part 13-14

151 13 0
                                    

Kahvaltımızı yaptık. Sinema için hazırlanmaya başladık. Melis bütün kıyafetlerini hazırlamıştı bile.

Beyaz boğazlı kazağının üstüne benim siyah montumu giymişti. Altına da siyah bir kot ve beyaz botlarıyla çok şık görünüyordu. Uzun, turuncu saçlarını açık bıraktı ve benim varlığından bile haberim olmayan takılarımdan taktı.

" Bunları sana almıştım ama bugün bunlara ihtiyacım var. Sana daha güzellerini alırım merak etme. "

Bütün bu hazırlığının Baran için olduğunu adım gibi biliyordum. Doğruyu söylemek gerekirse ben bile onun bu hâline aşık olmuştum.

" Sorun değil zaten yeterince takı var da, sen bu kadar şıkken ben ne giyineceğim onu bilmiyorum bak. "

" Tek derdin bu olsun. Ben hemen sana bir kombin ayarlayayım. "

" Bak sana güveniyorum. Beni sırf daha şık görünmek için kötü giydirmezsin değil mi? "

" Aşk olsun ya. Ben öyle biri miyim? "

" Şaka yapıyorum ya saçmalama. "

" Sana neler giydirebiliriz bakalım. "

Eline pastel mavisi bir kazak aldı. Altına da açık mavi, kot bi palazzo pantolon aldı. Üzerine beyaz montu attı ve takılarıma doğru yöneldi.

" Melis, sence de sinema için fazla şık değil mi bunlar? "

" Canım tarzına uymaz biliyorum ama sana kalsa pijamalarınla gideceksin. "

" Peki, bugün senin dediğin olsun. Spor ayakkabılarıma da karışmazsın değil mi? "

" Yok yok karışmam. Topuklu giydirecek halim yok ya. "

Hazırlığımız bittiğinde aynaya son bir kez baktım. Pek de fena durmuyordu. Saçımı alttan topladım, önden de iki tutam bıraktım. Anneme de bi öpücük kondurup evden çıktık.

" Ohooo nerede kaldınız yaa? İki saattir sizi bekliyoruz. "

" Aman geldik işte. "

" Beklediğimize değmiş ama. Her gün daha da mı güzelleşiyorsun ne "

" Evet romantizminiz bittiyse artık içeri girebiliriz değil mi? "

" E Baran yok? "

" O içerde biletleri alıyor. "

" Tamam girelim o halde. "

" Bayanlar önden "

Sonunda girdik, dışarının soğuk havasını içerde daha iyi anlıyorum. Buranın sıcaklığı gerçekten hafif bir tüy gibi işlemişti tenime. En üst kata çıktık. Baran da orada bizi bekliyordu.

" Ooo hanımefendi ben size hergün böyle hayranlıkla bakacaksam işimiz zor ama. "

Melis'in yanakları kıpkırmızı olmuştu. Kalp atışını hissedebiliyorum, pıt pıt atıyor.

" Beyefendi ben de sizi hergün böyle görürsem dayanamam erir giderim. "

" Öhöm öhöm ben de siz böyle konuşmaya devam ederseniz suratınıza geçiririm bilginiz olsun. "

" Bir saat var daha. "

" O zaman şuradaki kafede oturalım. "

Arda'nın işaret ettiği kafeye doğru yürüdük. Ben Hazal ve Melis önde diğerleri arkamızdan geliyorlardı.

Kamp AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin