Baran koşarak çadırına girdi, telefonunu aldı ve babasını aradı. Yaklaşık yarım saat sonra babası ve iki üç arkadaşı ile birlikte geldiler.
" Baran, oğlum söyle bakalım hangi arkadaşın gördü dedin? "
" Ben gördüm efendim. İki kişi vardı. Siyah giyinmişlerdi. "
" Şimdi ifadeni alacağız. Funda Komiser, arkadaşı arabaya doğru alır mısın? Ben şimdi geliyorum. "
" Baba İpek karakolda mı? "
" Küçük kız mı? "
" Evet efendim. Ona sormamız gereken çok önemli sorular var, bu vaka ile ilgili. "
" Nedir bu önemli olan sorular? Siz neler biliyosunuz anlatın bakayım? "
" Baba yangında evin bahçesinde oyuncaklar vardı değil mi? Yani evde bir de çocuk olması lazım. Aradığımız çocuk ise İpek. Çünkü onu ormanda bulduk. "
" Evet, bunu biz de biliyoruz. Fakat kıza ne soracağınızı hala anlamadım. "
" Olay yerinde bulunan izleri hatırlıyor musun? Baba o şişe içeri atıldıktan sonra oradan kaçmak neredeyse imkansız. Kız kaçmayı başarmış olduğuna göre ya olay sırasında dışarıdaydı, ya da yangının çıkacağından haberdardı ve önceden kaçtı. "
" Onunla konuşmama izin verecek misiniz? "
" Bu durumda Sedef Hanım sizi yeniden karakola almamız gerekecek. Aferin çocuklar! "
Ben arabaya doğru gittikten sonra baba-oğul konuştular.
" Sana ne kadar teşekkür etsem az oğlum. Yardımın için sana çok minnettarım. Seninle çok gurur duyuyorum. "
" Annemin ölümünden sonra bu benim görevim baba. Ona yetişemedik hiç olmazsa başkalarına yetişelim. "
Geriye dönüp baktığımda ne konuştuklarını bilmiyordum ama birbirlerine sarılıp gözyaşı attıklarını gördüm.
Ben de arabaya bindim. Polislerden ikisi olay inceleme yerine gitmişti. Baran'ın babası da geldikten sonra yeniden karakol yollarına düştük. Kafamı Kartal'ın omzuna koydum.
" Sence neden yaktılar? Böyle birşeyi neden yaparlar ki? "
" İnsanların artık bir sebep aradıklarını düşünmüyorum. Bunu da birlikte öğreneceğiz. "
Daha içeri girer girmez "Sedef ablaaa " diye üstüme atlayan bu yumurcağa ben bu soruları nasıl soracağım bilemiyorum.
Neyse ki yanımda Kartal var, o yanında olunca kendimi oldukça iyi hissediyorum.
Kartal ifadesini verdi. Biraz zor da olsa İpek'e o gece neler olduğunu sordum. Kısa kısa cevaplar alsam da bunları birleştirmek zor olmadı.
Evet, yangını çıkaran Kartal'ın da gördüğü gibi o iki kişi. İpek o iki kişinin annesi ve babasının tanıdıkları olduğunu söyledi.
O gün eve bir konuyu konuşmak için geldiklerini söylemişler. İpek'i küçük olduğu bahanesiyle içeri almamışlar. İpek yan odada beklerken sesler duymuş. Ses gelen o iki kişinin sesi.
***
" Evet evin yan tarafında pencere var. Sanırım yatak odasına ait. Ama oldukça yüksek. Yani girecek başka yer yok. Evin etrafını yakarsak bütün orman alev alır, kaçmamız mümkün değil. "
" O halde girmeden yakmamız lazım. Yanan bir şeyi o pencereden atabilir miyiz? "
" Eğer atacağımız şey kısa bir sürede yanacaksa hayır, çünkü isabet ettirmek uzun sürecek. "
" Tamam, sanırım buldum. Neyse onlar farketmeden içeri girelim. "
Bunu duyan İpek, bunları ailesine anlatsa da yine küçük olduğu düşüncesiyle inanmamışlar. İpek olanlardan haberdar olunca yangına kurban gitmemek için evden kaçmış.
Bu durumda o iki kişinin yaktığına artık eminiz. Fakat neden yaktılar, o akşam neler konuştular bunları da birlikte öğreneceğiz.
Ormana geri döndük. Burada son gecemiz. Yarın evlerimize döneceğiz. Bu kamptan hiç zevk alamadım. Günler nasıl geçti farkedemedim bile.
Bu günlerini güzelleştiren tek şey Kartal'la geçirdiğimiz vakitti. Son günümüz de böyle oldu. Yine bir ateş fakat etrafında sadece beşimiz. Son günün hatırası bir sürü fotoğraf...
Gittiğimizde herkes uyumuştu. Biz de hâlâ yanan kamp ateşinin etrafına dizildik. Ben, Hazal, Arda, Baran ve Kartal. Üstelik Kartal da getirdiği gitarını çalmaya fırsat buldu.O çaldı, biz söyledik.
Kartal ile yan yana oturmuştuk. Şarkı söylerken birbirimize ne de güzel bakıyorduk. Fakat sevgili olduğumuzdan henüz Hazal'ın veya Arda'nın haberi yoktu.
Şarkı çok güzel devam ediyordu.
" Birden geldin aklıma, yakıverdin ışıkları... "
" Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan... "
" Dur bi dakika! Yoksa sizz... "
Birbirimize baktık ve gülümsedik.
" Evet, biz bu hikayeye birlikte devam ediyoruz. "
" Yiaaa. Peki bundan bizim niye haberimiz yok? "
" Aslında sadece senin haberin yok. "
" Nasıl yani? Sedef, herkesin haberi var bi benim yok ha öyle mi? Aşk olsun yani. Ben seni o kadar gaza getirdim, odun toplamak için birlikte gönderdim. Demek öyle ha! "
Bi taraftan ben de şaşkındım. Çünkü Kartal kimseye söylemek istememişti. Halbuki Arda ve Baran'a kendisi söylemiş olmalıydı.
" İnan onlara ben söylemedim. Kartal sağolsun kimseye söyleme dedi ama kendisi söylemiş. "
" Ne yapayım, dayanamadım. Bu güzel haberi vermeseydim olmazdı. "
" Tamam tamam sorun değil. Sizi gidi çifte kumrular. Bakışlarınızdan anladım bak. Benden kaçar mı hiç? "
" Kaçmasa şaşırırdım zaten. "
" Sen hiç konuşma Arda. Demek biliyordun ama bana söylemedin. "
" Ama bu hiç olmadı ya. Ben sap kaldım aranızda. "
" Seni beğenen çok da sen beğenmiyorsun ne yapalım. "
" Yine ben haksız oldum yani. "
" Ya onu bunu bırakın da şu İpek işini ne yapacağız? "
" Tatilde bir araya gelir araştırırız şimdi bu gecenin tadını çıkaralım. "
" Bence de en iyisi bu gecenin tadını çıkarmak. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamp Ateşi
Teen FictionBelimden tutuyordu. Ben ise bileğimle başını kavramıştım. Aşağıdan ona korkuyla bakarken bana çok garip bakıyordu. " İlk öpücüğümü burada alabilir miyim? " " Ne? " " Anlaşılan hazır değilsin " Tek hamlede beni tekrar yukarı kaldırdı. Dans ediyorduk...