14. Bölüm

4.9K 436 88
                                    

Bölüm 14: "Masal Kahramanı Kral"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 14: "Masal Kahramanı Kral"

"Yüreğinde kabuklaşmış yaraların kabukları kendi isteğiyle teninden söküldüğünde, en kolay zaman iyileşme sürecindir."

🍁

Sabahattin Ali'nin okuduğum şiir kitabında çok sevdiğim bir sözü vardı. İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum diyordu. Bu görüşün de göreceli olmasıyla beraber çoğu kişi bir dönem bunun gibi bir düşünceye kapılmıştır illaki. Ne zaman şiir kitabını açsam altını çizdiğim bu cümleyle karşılaştığımda hak verirdim, ta ki... şimdiye dek.

Sayfaya uzunca bir süre baktığımda eskiden üzerimde olan, yüreğime doluşan o karamsarlığın biraz olsun hafiflediğini hissettim.

Neden? Ne değişmişti o zamandan bu zamana? Neden şimdi dünyayı yaşanılır bir yer olarak görmeye meyilliydim? Bir kere sevdiğim insan burada değildi. Abim bu dünyada değildi ve bu dünyayı sevmek kadar saçma bir şey yoktu benim için. Yalnızdım çünkü. Kimsem yoktu. Kimsesizlik kelimesinin hakkını öyle bir veriyordum ki, yüreğim kendisi için göz yaşı döküyordu. 

Nefret ediyordum yalnız olmaktan.

Aklıma Zafer Bey'in yüzü geldiğinde tebessüm ettim. Karamsar düşüncelerimi ergenliğimin bir kenarında bırakmam gerektiğini biliyordum. Belki de yanılıyordum. Azad abi, Oğuz abi, Barın, Alperen... Bir bakıma yanımda olamayan abimin yerini doldurmaya başlamışlardı. Onun yerinin dolması mümkün değildi ancak artık hayatımda bir yer kapladıkları açıkça ortadaydı.

Bundan rahatsız değildim. Aksine mutlu oluyordum.

Şiir kitabını kapatıp rafa koydum. Yatağın üstündeki kapalı kutuya bir bakış attığımda sırıtmaya başladım. İlk defa kalbim bu kadar heyecanla çarpıyordu. Utanç duygusunu çok fazla tatmasam da birkaç dakika sonrası için şimdiden utanmaya başladığımı hissediyordum.

Aynanın önüne geçip şapşal halime bir kere daha baktım. Üzerimde Garfield baskılı sarı pijamalarımla oldukça tatlı gözüküyordum. Yan dönerek aynadan kendimi süzdüğümde gülümseyip popoma bir kere vurdum.

Eski ruh halimden yavaş yavaş sıyrıldığımı hissetmek daha da mutlu ediyordu beni. Gecenin bir vakti çok fazla ses yapmamaya dikkat ederek yatağın üzerindeki kutuyu ve telefonumu alıp odadan çıktım. Minik adımlarla merdivenlerden inerken loş ışığın etrafı aydınlatmasından dolayı kendimi korku filmlerinde gibi hissetmeden duramadım.

Korku, utancımdan daha üstün gelince hızlı hızlı bütün merdivenleri indim. Zafer Bey'in odasına geldiğimde dudağımı dişleyerek kapıyı tıklattım. Ne kadar erken olursa o kadar iyiydi.

Müphem HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin