17. Bölüm

4.9K 407 157
                                    

Bölüm 17: "Bir Yapbozun İki Parçası"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 17: "Bir Yapbozun İki Parçası"

"Burası neresi bilmiyorum. Ama senin yanında güvende hissediyorum."

*** 

Nefesimi ne zaman tuttuğumu bilmiyordum. Onunla göz göze geleli tam on beş saniye oluyordu ve gözlerimiz bir türlü birbirinden kopmak bilmiyordu. Ne oluyordu? O saçma aşk dizilerindeki gibi ilk görüşte kalbimde hissettiklerim de neydi? O dizileri amacına mı ulaştırıyordum? Hani hep yalanlardım ilk görüşte kimseye karşı bir şey hissedemezsin diye?

Seninki aşk değil salak.

Daha önce onu hiç görmediğim halde rüyalarımdaki haline o kadar çok benziyordu ki bir an geleceği görebildiğimi düşünecektim. Kömür karası gözleri, uzun ve kıvrak kirpikleri, gülmese bile sol yanağında hafif belirginleşmiş gamzesi... Kalın dudaklarına gözlerim kaydığında aklıma rüyamda gördüğüm ve en ince ayrıntısına kadar hatırladığım detaylar geldiğinde gözlerimi kaçırdım. Sahi her şey bir rüyadan mı ibaretti?

Kalbinin hızını hissediyorum. Gülme. 

Tekrar onunla göz göze geldiğimde kömür gözleri daha bir parlaklaşmıştı. "Hint dizilerindeki ana karakterlere döndük iyice," dedim istemsizce. Cümlemi algıladıktan sonra dişlerini göstererek gülümsedi. "Sadece bir dakika on sekiz saniye olmuştu." 

Saymış mıydı cidden? Tamam biz şimdiden seni kaybettik.

Beni süzmeyi bir türlü bitirememişken rahatsızca yerimde kıpırdandım. "O çocuğun ismi ne," diye sordum istemeye istemeye. Aramızda bir hayli mesafe olsa da arabanın kaputuna yaslanmış sigara içen çocuğu hatırlıyordum. O beni takip eden kişiydi. Hani şu boynu yanık olan? Hı hı.

Cihangir başımla gösterdiğim yere bir bakış attığında elini ensesine çıkardı. "Kaan." Hiçbir şey olmamış gibi konuşmamız garipti. "Gel şuraya geçelim," dedi eliyle bir bankı gösterirken. Sahil bu aylarda biraz esse de onun istediği yere gelmeyeceğimi net bir şekilde dile getirmiş insan içinde onunla görüşeceğimi söylemiştim.

Oturduğumuzda derin bir nefes aldı. Rüzgarın kokusunu burnuma getirmesi ellerimi yumruk yapmama sebep oldu. Bu koku... rüyamda işittiğim kokunun tıpa tıp aynısıydı. Genzi yakan ama bir o kadar da hep koklamak isteyeceğin bir koku. Seni onlarca bergamot ağacının ortasında kaybolmuş gibi hissettiriyordu. Boğazımı temizleyerek ona döndüm.

Müphem HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin