cptr.6

61 11 0
                                    

Sabahın erken saatlerinde yola çıkan Türkiye-Rusya uçağı, Moskova açıklarında görüldüğünde anında Rusya'ya haber gönderilmiş, kısa süreli bir bekeleyişin ardından pist uçağın inişi için hazır hale getirilmişti.

Uçak piste indiğinde onları soğuk hava ile birlikte askeri bir grup karşılamıştı. Uzun süren bir incelemenin ardından pasaport, kimlik ve buna benezer bir kaç belge ile gerekli işlemler yapılmış, elde edilen bilgiler doğrultusunda Başkanlık Sarayına bir rapor gönderilmişti.

Gerekli talimatlar gönderilene kadar terminalde beklemeleri önerirlse bile grup dışarda kalmayı seçmiş gibiydi. İngiltere, Polonya ve Türkiye üçlüsü bir köşede dururken onlardan geride kalmış İtalya zor da olsa uçaktan ayrılmayı başarmıştı. Kendisinin orda olmasının nedenini bilmese bile Amerika onu gerekli biri olarak görmüş olmalı ki üzerinde fazla düşünmeden uçağa bindirmişti.

Lâkin bu uçuş için kıyafetleri uygun değildi. Giydiği palto yeterince kalın değildi ve esen sert rüzgârlar çivilendiği yerden onu sökecek gibiydi.

Türkiye; Buraya gel İtalya..

Sonunda onun bu haline dayanamayan Türkiye, İtalya'yı yanına çağırdı. Kendisine yakın durduğu vakitlerde şapka ve atkısını çıkartıp ona verdi. Kendini bakılmaya muhtaç bir çocuk gibi hissettiği sırada Türkiye ona terminale gitmesi gerektiğini söyledi. Bu şekilde burda kaldığı taktirde hasta olabilirdi.

Öneriyi dinleyen İtalya, terminale geldiği vakit onu birkaç rus askeri de takip etmişti. Biraz uzakta olsalar bile rahatsız hissediyordu her şekilde.

Aradan geçen saatlerin ardından belki de güneş doğalı saatler olmuş lâkin Rusya'dan herhangi bir cevap gelmemişti. Elbette bu görünüşte böyle olsa da aradan geçen bunca saatin ardından nihayetinde Rusya, Başkanlık Sarayına gelmeleri için bir kaç araç göndermişti. Bir süre onlara camdan baktıktan sonra gidişleri ardından uçağın pilotu ve mürettebatı da peşinden terminale getirilmişti.

Aslında kendini şanslı sayıyordu. Rusya ile karşı karşıya kalmayacak ve onunla muhatap olmasına bile gerek kalmayacaktı ama üçlünün Rusya karşısında yapacağı en küçük hata sanki burada onları çevrelemiş askerlerin üzerlerine kurşun yağdıracakmış gibisinden bir hisse kapılmasına neden oluyordu.

Belki de Rusya'nın karşısına çıkmak kurşun yağmuruna tutulmaktan daha iyidir?

°•|~|∞|~|•°

Başkanlık Sarayına giden yoldaki altı saatin ardından nihayetinde pek görkemli gözükmese bile dillere destan sayılan bir yapı karşılamıştı onları. Bu, şuan Ukrayna ile savaşta olan Rusya'nın içinde bulunduğu Başkanlık Sarayı idi.

Üçlüyü derin bir telaş hakimi altına almıştı. Bir an için konuşma metnini unutup oldukları yere çivilenmiş gibi hissetseler bile buraya kadar gelmişken geri dönmek artık bir seçenek olmaktan çıkmıştı.

Kapıların açılması ile birlikte sırayla içeri girdiler. Kapıda onları karşılayan askerler hızlı bir üst taraması yaptıktan sonra üzerlerindeki fazlalık olarak görülen palto, atkı ve buna benzer eşyalar hizmetliler tarafından çıkışta geri verilmek suretiyle alındı.

Kendini rahatsız hisseden Polonya, Türkiye ile İngiltere'nin arasında ilerleme kararı aldı. Uzun ve gayet sade yapıdaki ana salondan yukarı katlara çıktıklarıda, onları yol boyunca bir çok tablo karşılamıştı. Şu an Rusya'nın yönettiği toprakların geçmişteki sahiplerine aitti bu tablolar. Eskidikçe tekrar restore edilen tablolar o kadar gerçekçiydi ki Polonya bir an için geçmişine koyu bir leke süren adamın geri geldiğini düşünmüştü.

♧︎︎︎| 𝐋𝐢𝐯𝐞 𝐀𝐧𝐨𝐭𝐡𝐞𝐫 𝐃𝐚𝐲 |♧︎︎︎ /ChHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin