Sorduğum soru üzerine bakışlarını telefondan kaldırdı ve gözlerime baktı. Gerçekten o bana bakarken eriyordum.
'Okul için.'
'Nasıl yani? Bu yurtta mı kalacaksın?'
Sorduğum soruyla yere baktı ve güldü. Tekrar bana bakıp,
'Ne o benden pek hoşlanmamış gibisin' dedi
'Hayır o yüzden sormadım şaşırdım sadece.'
Yüzündeki alaycı gülüşünü silmeden konuşmaya devam edecekti ki Namjoon'un geldiğini gördü. Ah Tanrı Namjoon'u tam zamanında yolluyor. Jungkook ile konuşurken ellerim bile terlemişti gerçekten stres olmuştum.
Namjoon yaklaştı ve ortamızdaki boş sandalyeye oturdu. Jungkook'a dönmeden önce bana baktı ve 'ilacını içtin mi?' diye sordu. Dedim ya tam zamanında yetişiyor lanet ilacımı içmemiştim. Tekrar bayılmam komik olurdu.
Ben ilacı içerken Jungkook merak etmiş olmalı 'ne hastalığı bu?'
'Senkop diye geçiyor, âni geçici baygınlık'
'Anladım. Bu zor olmalı'
-Yoo her gün bilinmez yerlerde bayılmak çok zevkli. ZOR TABİ-
Onun gözleri üzerimdeyken, baka bakarken benimle konuşurken üzerimde bir ağırlık hissediyordum. Hafiften başlayan bir baş ağrısı da kendini göstermeye başlamıştı.
'Özür dilerim, benim biraz başım ağrıyor odama çıkıyorum.' diyerek o stres dolu ortamdan kaçmış bulundum.
Şu an tek düşündüğüm uyumaktı, bu baş ağrısına başka bir şekilde katlanamazdım.
**
Ahğ yine fazla uyumaktan sersem hale gelmiştim. Uyku düzenim altüst olmuştu. Yatakta uzanırken telefonumu aldım ve saat sekize yaklaşıyordu. Kendimle gerçekten gurur duyuyorum bu kadar uyumayı başardığım için.
Telefona bir mesaj gelmişti ama kim olduğunu anlayamamıştım. Zaten ekranı zor görüyordum.
Gönderen Cookie
-Kütüphaneye ne dersin? Ama mümkünse ilacın ile... 19.43
Bu Jungkook olmalıydı.-cookie ne be- Yine de gece uyuyamayacağımı bildiğim için oraya gidecektim.
Gönderilen Cookie
-Orda olacağım ,İlacım ile birlikte, 20.18
Uyandığımda Namjoon'u görememiştim. Bende onu aradım, aradım ama açmadı. -Onunda gece hayatı belli olmuyor- Bölüm arkadaşlarıyladır diye fazla takmadım.
Sonunda bedenimin izinin çıktığı yataktan kalkıp üzerime rahat bir şeyler giydim. Yanıma ilacımdan depo edip odadan çıktım.
Alışık olduğum -ve ennn sevdiğim- sokağın sonunda bana gel diye bağıran kütüphane belirdi.
Havanın kararmasıyla içeriyi tekrar şöminenin de verdiği turuncu, loş ışık kaplamıştı. Her zamanki yerim için kapının soluna döndüm ama yerimi biri kapmıştı bile. Jungkook.
Yüzünü kitaba gömmüş sessizce okuyordu. Yaklaştım ve
'Benim yerim benim kitabım ııı buna ne deniyordu Özenti?'
Kafasını kitaptan kaldırdı ve yüzüme baktı. Yüzünden düşürmediği alaycı gülüşü ile gözlerimin içine bakıyordu.
'Burada hâlâ senin için yer var.' Dedi ve oturduğu yerin yanını gösterdi.
-Tamam tamam sakin kalmalıyım ama bu çocuğa fena düşüyorum-
'Pekala.' dedim ve yanına oturdum. Önce sessizlik oldu daha sonraysa ben konuştum:
'Cookie de nerden çıktı? Çok yaratıcısın'
'Neden, çok sevimli değil mi?' dedi ve güldü.
Bense hafif gülerek göz devirdim.
'Çektiğin resimleri atmadın?' diye söylendi. Tamamen aklımdan çıkmıştı.
'Ah doğru atıyorum hemen.' dedim ve cebimden çıkardığım telefonda fotoğraflara girdim.
Galerimde onu çektiğim fotoğrafların yanına kendi selfieleri eklenmişti. Bunu görünce gülümsedim. -Lanet olsun çok yakışıklı-
Fotoğraflarla uğraşırken beni çektiğini fark ettim.
'Karşılıklı olmalı öyle değil mi?' dedi. Haklıydı. -bende poz verdim n'yapayım-
**
Yaklaşık bir saattir birlikteydik. Daha dün karşılaşmamıza rağmen bana çok samimi davranıyordu. -Tamam bende ona birazcık-
Hatta kütüphane de fazla ses çıkarttığımız için atılmış bile olabiliriz. Ama gece, Paris'in sokakları daha cazip geliyordu. Yurda doğru yürüyorduk. Sustuğumuz sırada gerçekten ondan etkilendiğimi sorguluyordum. Jungkook bende kafa bırakmamıştı.
Yurda vardığımızda onunda artık burada olacağı gerçeği aklıma geldi. -Ah daha fazla karşılaşacağız demek- Odamın önünde durduk ve ona döndüm.
Ona gece için teşekkür ettim. Nasıl mı dönüt aldım? Hmm dudaktan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent Love | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ
RomanceUmarım yurttan kaçtığım gibi geri de dönebilirim. Mesela tanımadığım bir adamın kollarında bayılmış halde falan değil...