/6/

262 51 22
                                    


Burnuma gelen tanıdık koku, kolumda hissettiğim hafif acı, kulaklarıma dolan, yaşlı adamın akıcı Fransızcası bunların hepsi gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anlamak için yeterdi. Tabi başımın, delirmeme neden olacak, ağrısını da unutmamak gerek.

Solumda duran yaşlı doktora bi göz attım. Namjoon ile konuşuyordu. Hemen arkasında Jungkook öylece oturup yere bakıyordu. 

Sanırım kötü bir haber beni bekliyordu. Ama buna hiç hazır değildim. 

Namjoon ile doktorun ne konuştuğunu dinlemeye başladım.

'Taehyung'a Vazomotor senkobu teşhisini koymuştuk zaten. Bu süreçte su kaybından sakınmalı. Dirençli vakalar ilaçla tedavi edilebilir.  Tedavide beta-blokerler ve bazı antidepresan ilaçları da kullanması gerek. İlaçları aksatmadan düzenli kullanırsa bu hastalığı atlatacağına inanıyorum.'

Doktorun cümlesini bitirdikten sonra gülümseyerek gitmesi üzerine Namjoon bana döndü. Uyandığımı görünce de yattığım yerin yanına oturdu. 

'Sanırım daha fazla ilaç içmen gerekecek Taehyung-shi'

Ne diyebilirim yalnızca gülümsedim.

Arkadan Jungkook'un geldiğini görünce Namjoon oturduğu yerden kalktı ve elini Jungkook'un omzuna vurup odadan çıktı.

Gözleri dolmuştu ve boğuk sesiyle 'Beni korkuttun' dedi. 

'Seni daha yeni buldum hemen gitmek olur mu sevgilim? Korkma'

Yattığım yerin yanına kıvrıldı ve beni kollarının altına alarak sıkıca sarıldı.

 'Sanırım uzun zamandır kendimi bu kadar güvende hissetmemiştim.'

'Sen iste yeter ki ben her zaman sana doyasıya sarılırım.'

Yüzünü saçlarıma gömdü ve derin bir soluk aldı. Jungkook galiba pişman olmayacağım en güzel kararımdı. 

'Bugününü bana ayırmaya ne dersin?'

'Al beni senin olayım'

Söyledim şeyle tavşan dişlerini gösterecek kadar içten bir gülümseme sergiledi bana. Bu çocuk hem çekici hem sevimli olmayı nasıl başarıyor bilmiyordum ama iki türlüsüne de sahip olduğum için çok şanslıydım. 

'Cidden ne yapmayı planlıyorsun?'

'Lunaparka gitmeye ne dersin?'

'Aklımı okumuş olmalısın'

'Pekala bugün sevgilim ile mutlu olma günüm o zaman'

                                                            **

Akşam için üzerimi değiştirdikten sonra komidinin üzerinde duran Namjoon ile birbirimize aldığımız kurbağa taçlarımız gözüme çarptı. Neden onları da alıp Jungkook ile aşkımıza neşe katmayayım ki?

İlacımı da ah pardon ilaçlarımı da içtikten sonra Jungkook'un odasına çıktım ve yurttan çıktık.

  Birlikte Paris'in gece güzelliği ile süslenmiş sokaklarında el ele yürümek.. sanırım aşk böyle bir şey insana zevk veriyor.

Lunaparkın girişinde etrafa bi göz gezdirdik.

'İlk neye binmek istersin bebeğim?'

'Bebeğim? Bunu sevdim. Bence Şehri ayaklarımız altına alalım ve gondola binelim'

'Güzel seçim' dedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. 

                                                      **

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                      **

'Sevgilim- özür dilerim ilk gecemizi mahvettim resmen'

'Hayır asla böyle düşünme. Sen benim yanımda olduğun sürece nerde ne yaptığımız benim için önemli değil bebeğim.'

Bunları duymamla azda olsa sevinmiştim çünkü lunaparkta kusmam ile yurda geri dönmüştük. Gerçekten başlı başına bir sorunum. Yine de bu gece Jungkook'un odasında kalacaktım. 

'Bir an önce yatsak mı? Senin kokunla uyumak için sabırsızlanıyorum'

Bunu söyleyince yaklaştı ve anlıma bir öpücük kondurdu. 

'Bende öyle. Hadi yatalım.'

Bu geceyi mahvetmiş olsam da şu an beni mutsuz edecek bir şey olması mümkün değildi. 

Onun kollarının arasında, Paris'in manzarasının önünde uyumak mı? Daha ne isteyebilirim ki?

Onun kollarının arasında, Paris'in manzarasının önünde uyumak mı? Daha ne isteyebilirim ki?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İnnocent Love | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin