/19/

147 27 34
                                    

Uzun bir aradan sonra yeni bölümm. Biraz kısa oldu gibi ama olsundu. Umarım finali bir şekilde yazarım kdxapşsa Bölümleri geç yazdığım için özür dilerimm 🙏🙏🙏

O gün Jungkookla konuşmamdan sonra birçok kere daha bu konuyu tartıştık. Ama her tartışmamız ilk günki gibi değildi. üzerinden zaman geçmesi ve hâlâ bir karara varamamamız konuşmalarımızı hararetlendiriyordu. Bazen sesi yükseliyordu ama bunun altında yatan çağresizliği anlayabiliyordum. Onun asla ayrılmak istemediğini de öyle. Ama beraber olmamız ikimize de iyi gelmiyordu. Ona olan bağlılığımı son birkaç günde ondan uzak kaldığım zamanlarda daha iyi anlamıştım. Aynı zamanda bunun üstesinden gelmeyi de öğreniyordum. 

Jungkook'un Kore'ye gittiği zaman ruh sağlığımın ne kadar kötü olduğunu hatırlıyordum. Onsuz geçirdiğim günler işkence gibi geliyordu. Şimdiyse yanımda olmasının iyi gelmediğinden bahsediyordum. Bu raddeye gelmek cidden acınası bir durumdu.

Okulu dondurduğum için günün tümünü boş uğraşlar ile geçiryordum. Son günlerde kütüphane den çıkmadığımı hatılıyorum. Sabah güneşin doğduğu saatlerde yurttan çıkıyor geceyi kütüphanede geçiriyordum.

Bu saatler arasında tek görüştüğüm kişi Namjoon'du. Ne yurda ne de okula uğramadığımdan dolayı Jungkook'u ya da adını ağzıma almaktan çekindiğim Hyungsik'i görmüyordum. O gün Jungkook'u, benim sevgilisi olduğumu bile bile öpmesinden sonra hayatımdan tümüyle silmiştim onu. Her sabah onun yüzünü görmemek için dua ediyordum. Şu an durumumu öğrenmiş olduğunu sansamda bir pişmanlık duyduğunu hiç sanmıyorum.

Aynı zamanda Kore'ye dönmek için bir bilet ayarladım dün akşam. Bu süreçte Jungkook ile Hyungsik'in arasının nasıl olacağını gerçekten umursamıyorum. Daha birkaç hafta öncesine kadar bu duruma deli olsam da şu an bunu takmıyordum cidden. Çünkü Jungkook'u yavaş yavaş unutmanın ikimiz içinde en iyisi olacağı kararına varmıştım. 

Güzeldi, onunla geçirdiğim günlerim güzeldi. Onun sevgisini hissetmek gerçekten değerliydi. Ama şu andan itibaren onun varlığı bana yalnızca acı çektiriyordu. 

-

Yurtta sıkıldığım için yine gece kütüphaneye uğradım. Ama Jungkook'un benim her zamanki köşemde uyukladığından habersizdim. Onu gördüğüm iyi olmuştu. Yarın gidiyordum ve bunun için konuşmak iyi olurdu. 

Yaklaştım ve ilk günkü gibi beni yanına davet ettiği yere oturdum. Ona baktıkça gözlerim doluyordu. Bunun gibi bir güzelliğe karşı bağlılık duymamak gerçekten imkansızdı. Ona kendimi tekrar kaptırmaktan çok korkuyordum ama karşımda böyle kusursuz uyurken izlememe engel olamıyordum. Ellerim saçlarında gezinmek istiyordu. Kokusunu içime çekmek onu doyasıya öpmek istiyordum ama buna bir son veremeyeceğimin de farkındaydım.

Onu ne kadar istesem de kendime engel olup sessizce dürterek uyanmasını sağladım.

Dokunduğum anda irkildi. Gözlerinin altı mos mordu ve bitkin duruyordu. Uyandığı gibi yüzündeki korkmuş ifadesi kabus gördüğünü belli ediyordu. Beni görünce elleriyle yüzünü ovuşturup yüzüme baktı ve 'T-taehyung?' dedi.

'Uyandırdığım için üzgünüm sadece şey demek için-'

Konuşmamı yarıda kesip bir anda üzerime atladı. Kollarını belime doladı ve sesinden anladığım üzere ağlamaya başladı.

'Jungkook lütfen- lütfen böyle yapma. Bunu ben istemedim.'

'Taehyung... seni seviyorum.'

O ağlayarak bana yalvarırken çok çağresizdim ama kararımı vermiştim. Olmazdı, bizden olmayacaktı. 

'Jungkook lütfen.'

Son söylediğimle bedenini benden ayırıp göz yaşlarını sildi.

'B-ben yarın Kore'ye gidiyorum.'

'N-ne yarın mı? Taehyung...bu kadar erken mi?'

'Gitmem gerek Jungkook. Üzgünüm..'

'Uyurken rüyamda senin gittiğini görmüştüm...Bunun gerçek olmasından korkuyordum. Taehyung ben senen vazgeçemiyorum. Sanki hayatım boyunca hep yanlış melodiyle dans ettim. Lütfen doğrusunu bulmuşken beni bırakma.'

'Jungkook biliyorsun, ikimiz içinde yanlış giden bir şeyler olduğunu biliyorsun.'

'Ama bu düzeltemeyeceğimiz anlamına gelmez ki sevgilim. Ne olur yapma, bunu bize yapma.'

'Jungkook...ben kararımı verdim. Ne kadar zor da olsa doğru olan ayrılmamız. Sende buna kendini alıştırsan iyi olur.'

Yüzünde süzülen göz yaşları ile bana bakıyordu ve bense onun bu haline bakamıyordum. Onun ağladığını görmek beni çok üzüyordu. Ama o da farkındaydı. 

'Taehyung ben seni her zaman çok sevdim ve sonra anladım ki hisler güzel değil hisleri güzel yapan sendin. Sen hayatımdaki en güzel olaysın Taehyung. Sana olan sevgimi asla unutma olur mu.'

Onun kurduğu her bir cümle benim de ağlamama neden olmuştu. Bu hikaye belkide burda bitmişti ama biliyorum ki ondan hissettiğim bu sevgiyi başka hiçbir kimse yaşatamazdı. Jungkook'un hayatımda kapladığı yer asla doldurulamazdı ve ondan ayrıldığım o gece kalbimde asla kapanmayacak bir boşluk açılmıştı. Hayatın ileride bize ne sunacağı bilinmese de bana yaşattığı sevginin ve aşkın karşılığını alıp onun her zaman mutlu olacağını biliyordum. 

Şimdiyse bu üç yılımı geçirdiğim Paris'e bakıyorum. Bu aşıklar şehri bana hayatımın aşkını sundu ama ben bunun değerini bilemedim. Hayatlarımız birlikte güzeldi ama aynı zamanda zarar veriyorduk. Kore'de geçireceğim bu belirsiz süre zarfında yeni bir sayfa açacaktım. Jungkook'un eksikliği ile beni neler bekliyor bilmiyorum ama bu yola girmiştim bile...


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İnnocent Love | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin