/8/

207 45 19
                                    


2 AY SONRA

Jungkook ile ilişkimiz geçirdiğimiz her saniyede daha da güçleniyor gibiydi. Onunla geçirdiğim zamanın değerini bu yaşıma kadar aşık olmadığım için çok iyi anlıyordum. O, bana sevgisini, aşkını öyle güzel hissettiriyordu ki bazen ona olan sevgimi sorguluyordum.

Namjoon ise Jin ile yeni çıkmaya başladılar. Onlar için gerçekten zor bir dönemdi. Jin, Namjoon ve ailesi arasında bir seçim yapmak zorunda kaldı ve kalbini dinledi. O kararını verene kadar Namjoon resmen aşk acısı çekmekten depresyonda gibiydi. 

Hem onunla ilgilenip hem Jungkook'a zaman ayırmak benim için de zordu. Bir taraftan üzerime gelen finalleri de unutmamak lazım. İki dersten büte kaldım, şaka gibi. Gerçekten son 2 ay zorlayıcı ve dolu dolu geçmişti.

Yine de zor bir günün sonunda geceyi sevgilimin kollarının altında geçiriyor olmak iyi hissettiriyordu. Onun huzuru tüm günün stresini alıyordu.

Ayrıca son zamanlarda Seongwoo'yu çok fazla görmeye başlamıştım. Okulda, yurtta, yemekhanede ve günümü en çok geçirdiğim kütüphanede.. çok fazla önüme  çıkıyor olması garipti. 3 yıldır Paris'te okuyorum ama onu bu kadar sık gördüğümü hatırlamıyordum.

Öğleden sonra olan derslerim için kalkmam gerektiği yatağımdan zorla da olsa ayrıldıktan sonra banyoya girip kısa bir duş aldım ve üzerimi değiştirdim. Bugün beni neler bekliyordu bilmiyordum ama hiç havamda olduğumu söyleyemem. Yemekhaneye inmeden önce Jungkook'un odasına çıktım. 

Kapıyı tıklayıp bekledim. Çok geçmeden yarı çıplak kapıyı açan sevgilim belirdi karşımda. Uzun süredir birlikteydik ama birbirimize hiç dokunmamıştık. Yüzü kadar vücudunun da kusursuz olduğuna hiç şüphem olmasa da bu kadar iyi olacağını beklemiyordum. 

Resmen para verip izlemelik bir manzaraya sahiptim ve daha fazlasına ihtiyacım vardı. 

'Sevgilim, ne cesaretle kapıya bu şekilde çıkarsın biri görürse üzerine atlar falan engel olamam'

Sırıttı ve bir elini belime atarak beni kendine çekti. Odaya girmem ile arkamdan kapıyı kapatarak beni duvara yaslayıp araya sıkıştırdı. 

'Sen atlamaya ne dersin?'

Alaycı gülüşümü sergiledikten sonra işaret parmağımı anlına bastırarak onu ittirdim.

'Çok isterdim ama girmem gereken derslerim var Jungkookcum. Hadi üzerine bir şey giy de yemekhaneye inelim.'

Bir şeyler atıştırdıktan sonra ilaçlarımı da içtim ve okula gitmek için kalkacağımız sırada Jin'in bize yaklaştığını gördüm.  Namjoon sabahki dersi için erken kalkmıştı ve şu an da derste olmalıydı. Jin de aynı bölümde olduğuna göre burda olmasında yanlış giden bir şeyler olmalıydı.

Yanıma gelip 'Taehyung seni gördüğüm iyi oldu. Biraz konuşabilir miyiz?'

Jungkook dışarda beklediğini söyledi ve yanımızdan ayrıldı bende Jin'e 'Seni dinliyorum' dedim.

'Okulda senin hakkında çıkan dedikoduyu duymamış olmalısın'

'N-ne dedikodusu? Benim hakkımda mı!'

'Seongwoo telefonunu anfide unutmuş. Sınıftakiler telefonu açık bulunca karıştırmışlar. Çocuğun galerisinde yüzlerce fotoğrafın varmış Taehyung.'

'Bu demek oluyor ki-'

'Seongwoo senden hoşlanıyor.'

Birkaç gündür Seongwoo'nun garip davranışları kuşkulanmamı sağlamıştı zaten. Ama yine de ihtimal vermemiştim. Olayın bu şekilde duyulmuş olması Seongwoo'yu rahatsız etmiş olmalıydı. Onunla konuşmam gerekirdi.

İnnocent Love | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin