Merhaba. Cumartesiye dolu dolu bir bölüm ile geldim. Ve ayrıca finale yaklaştık diyebilirim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. 🍒🍒
'Ben nasıl söyleyebilirim bilmiyorum. Hata yaptım. Evet ama herkes ikinci bir şansı hak etmez mi?... Jungkook ben seni deli gibi seviyorum. Ne olur beni affet, ne olur bana geri dön'...
Duyduklarım ile aniden aşırı sinir dolmuştum. Ama Jungkook'un cevabını biliyordum ve ona güveniyordum. Dinlemeye devam etsem de içten içe kendimi yiyordum. Dudağımı istemsiz ısırmamdan dolayı kanamaya başlamıştı ama tüm dikkatim orda olduğu için bunu bile fark edemiyordum.
'Hyungsik...biliyorsu-'
Jungkook'un cümlesini yarıda kesen Hyungsik bir anda Jungkook'un yüzüne yapıştı. Gördüğüm açıdan dudaklarını öpüyor gibiydi ama umuyorum ki yanılıyorumdur.
Yaptığı şey ile tüm kanım beynime sıçramış gibi hissediyordum. Yerimde durabiliyor olmam bile bir mucizeydi ama bu fazla uzun sürmemiş olacak ki gözlerimi açtığımda hastanedeydim.
Başımda duran Namjoon ayılmamı bekliyor gibi, endişe ile bana bakıyordu.
'T-taehyung... iyi misin?'
Konuşmak için ağzımı aralasam da bir şey diyemedim. İyi değildim. Ama buna kimsenin yapacak bir şeyi yoktu. Namjoon cevap vermeyişime karşı yanıma çömelip sol gözümden akan göz yaşımı sildi, elimi avcunun içine aldı ve buruk bir gülümseme sergiledi bana.
'Özür dilerim. B-ben özür dilerim Taehyung. Sana iyi bakamadım. Seni yeterince mutlu edemedim. B-ben çok üzgünüm...'
Söyledikleri ile kaldırdığım elimi yüzüne yerleştirdim. Ve onunda yavaşça süzülen göz yaşlarını sildim. Tekrar konuşmak için ağzımı aralasam da kapının açılmasıyla sustum.
Gelen Jungkooktu. Bana ne diyecekti? Nasıl îza edecekti bilmiyorum ama bu seferki diğerlerinden çok farklıydı. Bu seferki ilişkimize derin bir hasar bırakmıştı...
'Taehyung...'
Adımı söylerken sesi titremişti. Gözleri ağlamaktan kızarmış, perişan bir halde duruyordu. Bense ona boş gözlerle bakıyordum. Bakışlarımda hiçbir anlam olmadan, duygularımı gizleyerek, yalnızca bakıyordum.
Yaklaştı. Bana, gözlerini hiç kaçırmadan bakıyordu. Süzülen göz yaşlarını hiç umursamadan yüzümün her bir noktasıda gezdiriyordu gözlerini.
Dudaklarını araladı. Konuşmak istedi, anlatmak istedi, ama cesaret edemedi. Tekrar kapattı dudaklarını. Yanıma oturdu, elimi tutup bakmaya devam etti. Tek yaptığı dolu gözleriyle beni izlemekti.
Namjoon odadan çıkınca elimi daha sıkı tuttu. Ne diyeceğini bilmiyor gibiydi. Daha sonra eğildi ve belime sarıldı. Ağlaması hızlanmıştı. Hıçkırıkları beni kötü hissettirmişti. O kucağımda ağlarken yapabildiğim bir şey yoktu. İkimizinde canı çok yanıyordu ama bu ilişkide doğru gitmeyen bir şeyler vardı.
'Taehyung...seni çok seviyorum. Özür dilerim. Seni sevdiğim için özür dilerim.'
Bu ne demekti şimdi. Beni sevmesi bana kötü mü geliyordu. Oysa ben onsuz yaşayamazdım. Onun sevgisi olmadan nasıl daha iyi olabilirdim? Ona deli gibi bağlanmıştım ve onsuz bir hayat düşünemiyordum ben.
Jungkook üzerimden doğrulup dudaklarıma sesiz bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı.
Anlam veremiyordum. Delirmiş gibiydim. Ya da hepsi bir rüyaymış gibi. Herkes neden benden özür diliyordu. Herkes neden ağlıyordu. Neden her şey bana yanlış gibi geliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent Love | ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ
Roman d'amourUmarım yurttan kaçtığım gibi geri de dönebilirim. Mesela tanımadığım bir adamın kollarında bayılmış halde falan değil...