Merhaba nasılsınız?
Yine up uzun bir bölüm ile geldim. Beğenmeniz dileğiyle.
Umarım bu sefer geç geldi demezsiniz elimden geldiğince hızlı yazdım.
Düşünceleriniz benim için çok önemli lütfen yazın merak ediyorum.
Ve zaman,
Söndürür yüreğimde başlattığın bu yangınları.
Canımı yakma boşa.
Yürek yangın yeri olsa da,
Can dediğin yanmayla bitmiyor...Bazen insan ne hissedeceğini bilmez kendini bir çıkmazda hisseder sanki nefesi kesilir yapması gereken bir şey var da içi el vermez sanki başkasına ihanet ediyor gibi hisseder ama içindeki alev onu esir alır. Duyguları karışır. Berdanın hissettiği şey tam olarak buydu.
Hissettiği şeyleri bile çözemiyordu. Ya da bir şey hissetmelimiydi onu da bilmiyordu. Tek bildiği şey damarlarında kıskançlık dolaşıyordu. Bazı hisler açıklanmaz içinde büyür, ya seni hayata bağlar ya da hayattan koparır.
Kıskanıyordu ama bu aşık olduğun birini kıskanırmış gibi değildi senin olan bir şeyi elinden almanın verdiği bir kıskançlıktı hatta biraz da korkuydu. Kalbi hâlâ başkasına aitken bedel olduğun birini kıskanmak kaldırılacak yük değildi bu yükleri kaldırmak herkesin harcı da değildi. Ne yapacaktı şimdi damarlarında dolaşan kıskançlık tüm bedenini esir almıştı. Hatta Diyarbakır'ın surları gibi kalbine ördüğü duvarlar bile bu kıskançlıkla titremişti.
Ezra onundu ve onun kalacaktı. Tek istediği şey buydu. Onu asla kimseye vermeyecekti. O kız daha hiç bir bedel ödemiş. Dik durduğu her gün yıkımına daha da yaklaşacaktı.
Devran şoka girmiş bir şekilde bakıyordu. Ne yengesinden bahsediyordu. Hem bu kızın elinde yüzük bile yoktu.
" Ne yengesinden bahsediyorsun Awir. " Sesinde bile şaşırdığı beli oluyordu.
Awir hâlâ kuzeninin anlamamasına şaşıyordu. Gözlerini devirerek. " Devarn ciddi olmazsın. Benim iki yengem var burda bahsi geçen benim en best çiftimin besti yani güzelliği olan Rojda yengem olmayacağına göre. Berdan abimin eşi. " Az önceki ciddiyetsiz tavrını bir kenara bırakıp sesini biraz alçaltı. " Seni tanımak güzeldi Devrancım ama galiba sana olan sürenin sonuna geldik. Biraz sonra Berdan abim esameni bile okutmayacak bu dünyadan genç yaşta göçüp gitmene üzüldüm ama hak ettin benim güzeller güzeli yenge göz diktin lan bana bile yenge dedirtiler artık gerisini sen düşün Allah taksiratını affetsin. "
Ne yani bu güzeller güzeli kız Berdanın eline mi düşmüştü. İçi acımıştı hayatın adaletsizliği buradan belli oluyordu. Kimsesiz yapayanlız çaresiz ama bir o kadar da güçlü görünüyordu asilği dik başlığı kendini belli ediyordu. Bu kızda onu çeken farklı bir şey vardı. Berdan bu kızı hak etmiyordu. Bakanın bir daha baktığı kız onun elinde solacaktı. Hâlâ gözleri Ezraday'dı buruk bir tebessüm kondu dudaklarına nasıl fark etmemişti bu kızın acısı gözlerinden beli oluyordu. Şimdiden açmamış bir gülü solmaya mahkum etmişti törenin adalet olduğunu sana bu toprak birisinin daha ölmeden mezara koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTUS ÇİÇEĞİ ( TÖRE )
ChickLitSuskun şehir Amed. Yıkık kentin masalı. Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü. Acının çiçek olup büyüdüğü. Yeşilin en güzel tonunda ölüm olduğu karanlıklar şehri. Törenin kanun kabul edildiği. Her sur taşında...