Evet evettttt ben geldim.
Nasılsınız canlarım.
Sınavdan dolayı bölüm gelmiyordu. Tekrar söyleyeyim dedim. Bundan sonra yine eski düzene dönecek. Bu bölüm de sınır koymayacağım. Diğerleri için bir şey diyemiyorum.🤷🤷
Ne oluyor dediğimiz bölümlere geliyoruz az kaldı en fazla 10 bölüm sonra final olacak kurgumuz. Duygulandım 🤧🤧🤧
Çok özledim sizi ve yorumları.
Neyse bölüme gidelim çok bekledik keyifli okumlar canlarım.
Gidenler masal olur,
Kalanlar ise hatıra...Bir uyanış bin bitişten daha ağırdır. Sonsuz uykunun huzursuz sabahı, bitmek bilmeyen bir hissin korkulu anı gibi. İçinden kopup giden parçalarla beraber yeniden doğmak ne kadar mümkündü?
Bazı anların tarifi olmaz, bazı acılar dille anlatılmazdı. O acının o anın ağırlığını bir tek gözler gösterirdi.
O gözlerde biriken her damla yaş geçmişte çektiği kederli günlerdi, kipriklerinden akıp giden şey göz yaşı değil geleceğe atılan adımların yıkılışıydı, belirginleşen her göz damarı kopup giden bir hayalin yok oluşuydu.
Berdan gözlerini açtığı gibi mahşer yerini andıran kalabalıkla karşılaşmıştı. Hastane koridorunun buz tutmuş köşesine sığınmıştı, tutunacak sığınacak başka dalı yoktu. İçindeki yangını söndürür diye kendini buz tutmuş yere bırakmıştı. Boşaydı içinden giden tek şey ruhuydu.
Gözlerinden süzülen yaşlarla ıslanan yüzü rüyasının ne kadar ağır olduğunu belirtiyordu.
Nefes almayı unutmuş gibi göğsünde büyük bir sızı vardı. Oturduğu yerden kımıldayamayacak kadar ağır bir yük vardı omuzlarında.
Beyninde dolaşan tek şey Ezraydı, karısı. İyi olduğunu duymak şifası olacaktı.
Zorlada olsa eliyle yerden destek alarak doğrulmuştu. Sanki tüm kemikleri kırılmış gibi acı veriyordu. Her kıpırdayışında farklı bir sızıyla karşılaşıp gözünü acıyla kapatıyordu. Ama bu acılar rüyasında çektiği acının yanında bile hiçti.
Bir insan gözü kapalıyken bile acıyı bedeninde hissedebilirmiydi? Berdan hissetmişti hem de iliklerine kadar. Saç uçları bile acımıştı.
Et tırnakatan ayrılmaz diyiyorlardı onun ruhu bedeninden ayrılmıştı.
Küçük adımlarla yoğun bakım yazan yere doğru ilerlemişti ne kadar hızlanmak istese de beyni yavaş hareket etmesi için emir veriyordu. Derin bir nefes alıp yerde olan başını kaldırmıştı.
Kara kızıl gözlerini herkesin üzerinde gezdirip tepkilerini yoklamıştı. Ardından umursamazca omuz silkip herkese sırtını dönmüştü.
Umrunda olan onlar değildi karısıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTUS ÇİÇEĞİ ( TÖRE )
Chick-LitSuskun şehir Amed. Yıkık kentin masalı. Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü. Acının çiçek olup büyüdüğü. Yeşilin en güzel tonunda ölüm olduğu karanlıklar şehri. Törenin kanun kabul edildiği. Her sur taşında...