3. BÖLÜM

21.1K 976 225
                                    

Herkese Merhaba

Üçüncü bölüm ile karşınızdayım 

Bölüm ithafı Jutenya_ ablama iyi ki varsın ablam. Çok yardımcı oldun.

Beğenmeniz dileğiyle iyi okumalar.

Herkesin yarım kalmış bir hikayesi var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkesin yarım kalmış bir hikayesi var.
Kendi kalemiyle, Kaderini başkasının yazdığı...
Ne bitirmeye gücümüz yeter,
Ne en baştan yazmaya ömrümüz,
Ne de yırtıp atmaya yüreğimiz.
İşte bu yüzden, biraz eksiğiz.

Karanlığın büyüleyici görüntüsüne ışık tutan güneşin parıltıları ile yeni bir gün başlamıştı. Bazıları için güneşin ışıkları değil gecenin zifiri karanlığı ebedi kalacaktı. Onun kaderini başkaları yazacaktı.

Gözlerimi avludan gelen bağırış sesleri ile açmıştım. Kafamı kaldırdığımda güneş daha yeni Diyarbakır semalarında yükseliyordu. Belki de bundan sonra göreceği son aydınlıktı. 

Saate baktığımda daha yedi bile olmamıştı bu saatte konakta kimse uyanmazdı ama bu sesler neyin nesiydi. Acaba birine mi bişey oldu diye düşünmeden edemedim.Zihnindeki kötü düşüncelerden sıyrılıp hemen kalkıp odamdan çıktım üç kat merdiven indiğimde nihayet sesin geldiği yere ulaşmıştım.

Karşımda gördüğüm kişiler ile şoka girmiştim bunlar bizim toprak yüzünden husumetli olduğumuz Beritan aşiretinin Ağası ve oğullarıydı. Ben daha dokuz yaşındayken toprak yüzünden babamla kavga etmişler o yüzden küslük başlamıştı. Babam zaten önceden de  Devrim ağayı hiç sevmez onunla hiç anlaşamazlarmış nedenini kimse bilmiyordu.

Kavgadan sonra da bu iki aşiret birbirini gördüğü zaman bile konuşmaz zor bir durumda kalmadıkça aynı ortamda bile bulunmazlardı.

Beritan aşireti de bizim gibi güçlü ve köklü bir aşirettir.

Peki bunların bizim konakta ne işi vardı hem de bu saatte?

Devrim ağanın yanındaki uzun boylu sert çehreli adam zifiri kara harelerini babama çevirdi. Sinirli olduğu her halinden belliydi.

" Nerde lan senin o şerefsiz oğlun. " Diye kükremişti resmen.

Bu adam neyine güvenipte Arnazların ağasıyla bu şekilde konuşuyordu ayriyeten abimlerle ne alakası vardı bu durumun.

Miraç abim bize bakarak kafasıyla içeri girmemizi işaret etti ama benim içeri girmeye niyetim yoktu.

" Devrim Ağa oğluna sahip çık yoksa biraz sonra olacaklardan ben mesul olmam. " dedikten sonra sakinleşmek için birkaç saniye bekledi derin bir nefes aldıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.

" Sen nasıl bir ağayla bu şekilde konuşursun Berdan ağa. Üslubuna dikkat et yoksa sonun kötü olacak. "
Abime baktığımda gözlerindeki alev herkesi yakabilecek güçteydi.Sinirden kaşlarını çatmış, omuzlarını dikleştirmiş,sinirden dişlerini sıktığı  çok belliydi.

LOTUS ÇİÇEĞİ ( TÖRE )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin