Merhaba nasılsınız canlarım?
Sonunda geldim. Açıklama yapmıştım ama tekrar demek istiyorum rahatsızlığımdan dolayı tedavi görüyordum o yüzden bu kadar geç geldi.
Boş durmadım iki bölüm nerdeyse bitti. Eğer bu bölümün yorum ve oyları güzel gelirse Çarşamba günü tekrar bölüm atarım.
Sizden tek istediğim emek var lütfen görüşlerinizi yazın.
Unut dedi.
Kaç kışı, kaç baharı bir kelimeye sığdırdı.
Bu kadar basitti.
Bitti, gitti.
Önemli değildi.
Her giden terkedemzdi sevdiğini.
Kokusu kalırdı, yarası kalırdı.
Geride bıraktığı güzelliklerin anısı kalırdı.
Bilmezdi onu nasıl sevdiğimi.
Gitse de gücü yetmezdi.
Her şeyini alıp gitmeye, acısı ince sızısı kalırdı.O odaya girdiğimde ruhumun can çekiştiğini hissediyordum. Bir acı insanın canını ne kadar yakabilir ki. Benim canımı ölümü sevecek kadar, yok olmayı dileyecek kadar yakıyordu. Yüreğin dili olsaydı yandığı ateşte yalvarırdı söndürün diye. Ama ne yürek dile geliyordu ne ateş sönüyordu.
O ateş ya kor olup yok edecekti. Ya da kül olup yeniden diriltecekti. Acıyı dindirecekti.
Ferda hanım bu acıyı nerde olsa tanırdı. İçinin yangını gözlerindeki alevden belli oluyordu. Çok çabalamıştı karşısında acıdan iki büklüm olan kız için ama başaramamıştı.
Bu kızın acısını yüreğinde hissediyordu. Her zerresi ona bakınca ayrı bir dille feryat ediyordu.Kendine kızıyordu anneliğini sorguluyordu. Böyle bir şey kendi kızının başına gelse onun bir damla göz yaşına dünyayı yakardı. Karşısında her bir zerresi ölüm diye haykıran masum kızı için de susmayacaktı. Bu dünyada en sağır edici ses acı çeken bir kadının susukunluğuydu.
Ferda hanım konuşacak bir şey bulamıyordu. Hafif acılar konuşulabilir ama derin acılar dilsizdir. Genelde sınanmadığı bir acı üzerine konuşmak her zaman kolaydı ama bu sefer öyle değildi acıları birbirine kentlenmişti.
" Kızım... " Diyip susmuştu kelimeleri onu terk etmişti. Nerden başlayacağını bilmiyordu. Tek yapabildiği şey susmaktı ama karşısında çığlık çığlığa bağıran yüreğin acısını dindirmesi lazımdı. Gerçi bu acıların yanında kelimeler kifayetsiz kalıyordu.
" Şimdi diyorsun ki bu kadın ne konuşacak. Acımı anlamıyor, hiçbir şeye sesini etmiyor, çektiğim her şeyi görmezden geliyor. Ailesi, geleceği için yapılması gerekeni anlatıp gidecek diyiyorsun. Ama ben bunları yapmayacağım. Ben bugün senin ayakta durmak için gösterdiğin çabaya bir erkeğin lafı altında kalmayışına hayranlıkla baktım. Babanın kızı olduğunu her tarafta gösteriyorsun. "
O babasını kızıydı güçlüydü her zaman kendi ayakları üzerinde durmayı başarmıştı. Yine boyun eğmeyecekti dik duracaktı ne olursa olsun savaşacaktı. Belki canı çok yanacaktı, üzülecekti, acıdan kıvranacktı ama yine de vazgeçmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOTUS ÇİÇEĞİ ( TÖRE )
Chick-LitSuskun şehir Amed. Yıkık kentin masalı. Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü. Acının çiçek olup büyüdüğü. Yeşilin en güzel tonunda ölüm olduğu karanlıklar şehri. Törenin kanun kabul edildiği. Her sur taşında...