Suskun şehir Amed.
Yıkık kentin masalı.
Acıların feryat olup yürek yaktığı şehir. Güneşin kızıllığa kanla büründüğü.
Acının çiçek olup büyüdüğü.
Yeşilin en güzel tonunda ölüm olduğu karanlıklar şehri.
Törenin kanun kabul edildiği.
Her sur taşında...
Yanlızlık... Yanlızık; farklı farklı yazılarda, farklı duygularda, farklı dillerde anlatılmaya çalışıldı. Bazıları gülüp geçti bazıları kendini buldu satırlarda.
Herkesin yanlızlığı farklydı. Kimi sandı ki sevdiği, aşık olduğu yanında değilse yanlızdı. Kimi kalabalıklar arasında kendine yer bulmadı dedi ki yanlızım. Kimi derdini anlatacak birini bulmadı, kimi anlattıklarını anlayacak birini bulmadığından yanlızdı.
Herkes yalnızdı, her şey yanlızdı. Koskoca dünyada insan bir kendine kalmıştı. Peki kendinden kendine bile kalmayanlar? Yürüyecek yol bulmayanlar? Derdini kimselere değil, dağa taşa değil; kendine bile anlatamaynlar? Onlar neydi yanlız mı? Kayıp mı? Yitik mi?
Ezra bu yanlızlığın hepsiydi. Bu yanlızlığında yankılanan ses onun ümit kapısıydı.
Sanki dünyada duymak istediği tek ses ve o varmış gibiydi. Mutluluktan dudakları kıvrılmıştı bir yandan özlemden yüreği yanıyordu. Göz yaşları akmak için sıraya girmişti.
Hâlâ inanamak istemiyordu. Arkasını dönecek gücü kendinde bulamıyordu.
Ne yapacaktı, nasıl konuşacaktı, nasıl sarılacaktı. Ona bir yabancı gibi davranamazdı. Canıydı. Canını alan kafese koyan kanıydı. Onun için ölümü göze alacak biriydi.
Gözlerini gök yüzüne dikti. " Allah'ım onun sesini duyayım, göreyim öyle öleyim. Şimdi alma canımı. Ben razıyım bunca acıya sen bana dayanma gücü ver. Sen bana öyle bir güç ver ki ben dolu bir kalpte mahkumken bile şükür edeyim. Ben onun sesiyle bile ölüyorum. Gördüğümde durmak için can atam kalbimi sana emenet. "
İçindeki acıyı anlatacak kelimeleri yoktu. Yanlızlığına kelimeleri de eklenmişti. Onu terk etmemiştiler onunla beraber acıda kavrulup yok oluyorlardı. Kelimeleri bile acısıyla ağırlaşmıştı. O ise şükür sebebi arıyordu.
Yüreği ona koşarken ayakları yere çivilenmişti.
Ne kadar zordu gitmek istediğin yere, yüzünü görmek için can attığın kişiye yabancı gibi davranmak.
Derin nefes aldı yavaş hareketlerle arkasını döndü. Oydu burdaydı kalbinde oluşan hissin tarifi yoktu. Çölde susuz kalmış duduakları kana kana içine biriktiyordu yaşam kaynağını.