İnsan içgüdüleri çok kuvvetlidir. Korku anında vücudunuza adrenalini öyle hızla yayar ki siz olayı kavrayamadan vücudunuz çoktan tetiktedir derdi öğretmenim.Şimdi bunu yaşıyordum. Vücudum tehlike sezip vücuduma gerekli uyarıları göndermişti. Ellerim ayaklarım sanki tutmuyor gibiydi. Dayım kapımın önünde açmamı bekliyordu ve yerde ona ihanet etmem için verilen telefon vardı. İçimdeki Eliz bile titriyordu.
Hızla ayağımla telefonu yatağımın altına ittim. Kapıya yaklaşıp derin bir nefes aldım. Kilidi yavaşça çevirdim. Ellerimde titriyordu. Dayım kaşları çatık bir şekilde "telefonun" dedi.
"Ne"dedim sesim kekelemiş gibi çıktı. "Ne telefonu". Anlamış mıydı? Hayır o zaman bu benim sonum olurdu. Anlasaydı böyle sakin olur muydu?
Bilmiyordum. Yüzümdeki şaşkınlık ifadesini daha dikkatli inceledi. Tek kaşı hafifçe kalkmıştı.
Ceketinin cebinden telefonumu uzatıp
"Masada unutmuştun"dedi. Sesi hala sorgulayıcıydı."Evet"dedim daha yeni aklıma gelmişti telefonu unuttuğum.
Bende onu arıyordum diye yalan söyledim. Umarım bu yalanlardan ölmem.
Kaçtığım gece masada bırakmıştım."Yarın okula gideceksin. Her aradığımda açık olsun"diye uyardı beni. Ses tonu korkutucu tondaydı.
"Tamam"dedim umursamaz bir sesle.
Telefonu aldım.Bişey daha söyleyecek gibi dudakları aralandı sonra vazgeçti. Benim yerimde biri olsa,belki yüzüne bakmaya korkardı ama ben ona meydan okurcasına bakıyordum.
Sanki korkmuyor gibi.Arkasını dönüp çalışma odasına yöneldi. Tam 12 adım attı. Aklıma tekrar yapacağım şey geldi. Hızla kapıyı kapattım. Kapıyı kilitleyip yaslandım.
Derin bir nefes verdim. Kalbîm çok hızlı atıyordu.Yatağımın altına eğilip telefonu aldım. Kilit tuşuna bastım. Ekran açıldı. Neyseki bişey olmamıştı. Nereye saklamalıydım. Kıyafet dolabıma saklasam olmazdı. İnsanlar genelde bir şey sakladığı zaman dolabını tercih ediyordu. O yüzden oradan vaz geçtim.
Odamdaki çiçek aklıma geldi. Toprak ekilen saksının haricinde dışında hasır bir saksı vardı. İki saksı arasındaki boşluğa sıkıştırdım. Kalkıp üstten baktım. Görünmüyordu.Halledeceğim diğer işlerimi düşündüm. Yada halledemeyeceğin Eliz. Neyse bu ihtimal en son düşüneceğim şey olmalı diye kendime hatırlattım.
Öncelikle kendime bir plan yapmalıydım. Dayım kaçta uyur diye düşündüm. Odanın içinde bir sağa bir sola doğru sessiz adımlarla gidiyordum.Uykusu hafifti biliyordum. Çok dikkatli olmalıydım. Çarşamba geceleri dayım daha erken odasına çekilirdi. Hayatta şanslı olduğum nadir gecelerden birindeydim.
O zaman, dayım odasına geçtikten 1 saat sonra giricektim. Çalışma odasının kapısı genelde kilitli olurdu. Tabi bazı günlerde o kadar dalgın oluyordu ki , kapı bile tam kapanmadan odasına çekiliyordu. Yinede girmeye cesaret edemezdik. Bundan dolayı ,bu dalgınlığı bir açık olarak görmüyordu. Gözlem yeteneğim iyi olduğu için evrene teşekkürler gönderdim.
Bir kaç saat geçtikten sonra çalışma odanın kapısını duydum. Sessiz adımlarla kapıma kulağımı yasladım. Kendine aksiyon arıyorsun Eliz. Bence çok eğleneceğiz diyen iç sesim bir kahkaha atıp kalbimin duvarları üzerinde bacağını bacak üstüne atmıştı.
Dayımın ayak seslerini işittim. Sakin, ağır.
Sonra tekrar bir kapı açıldı ve kapandı. Tam 9 adım sonra odasına girmişti. Tekrar saate baktım. Kendime 12 dakika vakit verdim. Kesinlikle daha fazlası yakalanma riskini yüzde bir milyona çıkarırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH İZLER+18
Dragoste" Bu odada olan herşeyi sana unutturmak isterdim demeyeceğim." dedi bir fısıltı şeklinde. " keşke bu odada olan şeyleri sen yaşamadan önce bulabilseydim seni." Sanki büyük bir pişmanlığını dile getiriyor gibiydi. Bu Sözü bana yetmişti. Geç bile...