Merhaba arkadaşlar.
Buralardaysanız ve okuyorsanız lütfen oy verelim. Yorumlarınızı benimle paylaşın.
Tek kişi çıktığım bu yolda kocaman bir aile olma ümidi ile.🕰️
İnsan kendi yolunu çizebilir miydi? Yoksa zaten o yol çoktan yazılmış mıydı?
Buna hiç bir zaman tam olarak anlam veremedim. Yazılmış farklı yollar vardı belki.
Benim için varsa bile hiç seçim yapma şansım olmamıştı. Atlas'ın teklifine kadar...Arabanın içinde birbirimize bakıyorduk.
Kurduğu son cümle beni karmakarışık hale getirmişti. Muhtemelen oda karmakarışıktı.
En yakın arkadaşı kaçırılmıştı. O ise hala bana laf anlatmaya çalışıyordu.Yüzüm nazik ellerinin içindeydi. Yağmur damlaları ön cama değiyor ve yavaşça aşağı doğru süzülüyordu. Ellerini yavaşça çekti ve kapısını açıp indi. Bense elini çektiği anda boşluğa düştüm. Önüme gelen bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hızla çarpan kalbim henüz yavaşlamamıştı. Arabadan inip eve doğru yürüdüm. Atlas ise dudaklarına bir dal sigara yerleştirmiş ormana doğru ilerliyordu.
Eve girmeden durup omzumun üstünden ona doğru baktım. Soğuk rüzgar tüm bedenime değerek beni titretti. Kollarımı göğsüme sardım. Hava çok soğuktu. Umarım Atlas hasta olmazdı.
İçeriye girip kendimi sıcak bir duşa attım.
Banyodan sonra hızla giyinip aşağı mutfağa indim. Aslında amacım su içmek değildi. Atlas'ı merak ediyordum. Gelmiş miydi? Onu düşünen benliğimin yanlış yolda olduğunu biliyor ama engel olamıyordum.Ne salonun nede mutfağın ışığı yanıyordu. Davlumbazın sarı ışığını yaktım. Bir bardak suyu doldurup içtim. Salona ilerledim.Salonda yoktu. Ceketinin kenarda olduğunu görünce evde olduğunu anladım. Düşünmeye ihtiyacı vardı.
Bense zihnimdeki düşünceleri susturamıyordum. Odamda uyuyamacağımı bildiğim için televizyonu açtım ve salonun büyük koltuğuna uzandım. Ecem ne halde diye düşünmeden edemiyordum. Dövülmüş olabilir miydi? Yada daha kötü bir şey...
Sağa sola dönüp durdum. Televizyon açıktı, gözlerim baksada zihnim başka yerlerdeydi.
Kapı çalınca şaşırdım. Bu saatte kim olabilirdi ki? Uzandığım koltukta doğruldum. Atlas duymamış mıydı sesi? Kapı ısrarla çalınınca kalkıp açmaya karar verdim. Kapıyı aralayınca karşılaştığım yüz hiç beklemediğim birisiydi.Dudaklarım şaşkınlıktan bir parça açıldı.
" Ecem.." ismi dudaklarımdan fısıltı şeklinde döküldü.Saçları dağılmış, göz altları morarmıştı. Gözyaşları hala tazeydi. Çok kötü görünüyordu. " Ecem" dedim bir kez daha. O ise beni göğsümden geriye doğru ittirdi. " Senin suçun!" Dedi yüksek bir sesle.
" Tüm bu olanlar senin suçun! Mutlu musun ha mutlu musun?""Ecem...ben..." Beni ittirmesi ile ayaklarım ger geri gidiyordu. Beni dinlemiyor sadece " senin suçun" diye bağırıyordu. Neredeyse salonun ortasına kadar gelmiştik. Ecem bağırıyor, ağlıyor ve sürekli bir şeyler söylüyordu.
Atlas neredeydi? Bu sesleri duymuyor muydu?Ecem'in söylediği sözler beynimde bir fısıltı şeklinde dolaşıyor bir köşeden diğerine çarpıyordu.
" sen bir çöpsün. Bu yüzden yerin kapının önü." Dayımın sesi Ecem'in sesi arasına karıştı.
" senin yüzünden herşey!"
" çöpümü bile kimseyle paylaşmam!"
"Kardeşim sen bu kıza.." diyen Okan'ın sesi de zihnime süzüldü.
" üzülüyorum." Dedi Atlas zihnimde. " Başka ne olabilir ki?"
Ellerim ile kulaklarımı kapattım. Duymak istemiyordum bunları. " YETERR!" Diye bağırdım. "YETER!" Kaçmak istiyordum. Gitmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH İZLER+18
Romansa" Bu odada olan herşeyi sana unutturmak isterdim demeyeceğim." dedi bir fısıltı şeklinde. " keşke bu odada olan şeyleri sen yaşamadan önce bulabilseydim seni." Sanki büyük bir pişmanlığını dile getiriyor gibiydi. Bu Sözü bana yetmişti. Geç bile...