Öncelikle herkese merhaba. Ben Lanabel.
Buraya da iki sene sonra bir not düşmek istiyorum ki o da şu; ben bu kurguyu ilk kaleme aldığımda 17 yaşımdaydım, yayınlamaya başladığımda da 18. Şu an ise 20 yaşındayım, bazı noktalarda eskiye dönsem asla böyle yazmadım dediğim çok ama çok şey var, hatta bir ara komple kaldırsam mı diye de düşünmedim değil fici çünkü yazdıkça dilimi de, kalemimi de geliştirdiğimi düşünüyorum, şu an daha yavan bir tat veriyor bana bu kurgunun başları. O yüzden belli bir süre hatta yb yazamamıştım, yabancı gibi hissettim satırlara kendimi ama ilk kurgunun hatası olmaz demek istiyorum, o yüzden bu anlayış ile okursanız daha da mutlu olurum. Kendimi de her daim geliştirmeye açık bir şekilde ilerletiyorum fic yazarken, o yüzden yeni kurgularımı da sabırla bekleyin derim. Hatta ilk buraya yazmış olayım; 1 Ocak 2024'te yeni kurgumu da yayınlayacağım. Şimdilik bu kısa açıklama yeter sanırım bnxbzmcxncmcvncmc. Herkese, teşekkür ederim. Öpüyorum çokça hepinizi.
Diğer bir değinmek istediğim bir şey var ki o da İLK KISIMDAKİ KİŞİLER BAŞ KARAKTERLER DEĞİL! Normalde bunu yazmayacaktım, siz bulun ve anlayın isteyecektim ama o kadar mesaj, yorum ve işte tepki alıyorum ki bununla ilgili şok oldum ya shjsgsmsjsmsbsmsbsjhsj. O yüzden bu bilgiyi bilerek başlayın derim artık.
Bu kurgum benim için çok mühim iki kurgumdan bir tanesi. -gelecekten not, o diğerini inş çok uzun yıllar sürmeden bir gün atabilirim amin 777- Umarım beğenirsiniz ve ilk kurgum oluşundan da ötürü arada yazım hatalarım olur ise affola ama olabildiğince dikkat etmeye çalışacağım zaten.
Yorum yapıp oy verenlere nude atıyormuşum, öyle duydum!!!!!!!! ~İki yıl sonra not ekleyeyim; yok öyle şey bebeklerim nereye, kime nude yav tch tch nzmsjskshkwhsjzbjzhskshs.
İyi Okumalarrr.
Hafıza, altı harf ve üç hece lakin bundan daha fazlası. Yıllanmış ve tozlanmış anılara ev sahipliği yapan bu altı harf. İnsanı yiyip bitirir, bu tozlanmış anılar. Hatırlamamak istersin, unutmak istersin ama sana unutturmaz bu üç hece. Bâki kalır orda bu anılar, aynı harpın üzerimde bıraktığı etki kadar bâki.
Pencereye bakan avangart kahverengi olan has meşeden yapılma tekli koltuğumun üzerinde oturup düşünüyordum. Dışarda Almanya'nın son üç yıl içerisinde görebileceği en şiddetli karı yağıyordu usulca tüten damların, sıcak hayallerin üzerine. Yel esiyordu, kar götürüyordu zihinlerin kirliliğini beraberinde. Almanya temizleniyordu yıllardır besleyip büyüttüğü hastalıklı zihinlerindeki düşüncelerden usulca, çünkü kar yavaş yavaş, katman katman örtüyordu pis çamaşırların renklerini gözler önünde.... Aniden gelen soğukluğun vermiş olduğu ürperti ile ellerimi birbirine ovuşturmuştum, genellikle yaptığım istemsizce olan bir hareketti bu. Üşüdüğümü iliklerime değin hissederdim; bir kere o harpın ayazında üşüyünce insanın zihni bedeni asla ısınamıyordu ki... Eşim ise mutfakta yılbaşı yemeği için son birkaç şeyleri masanın üstüne bırakıyordu, bu yemeğe geçen yıldan pek tabii daha fazla önem vermesi gerektiğini de düşleyeduruyordu içten içe; nedendir bilemiyordum orası muammaydı kısaca. Daha da bir telaşe içimdeydi, her bir hareketini dikkatle izlediğimden sevgi ve saygıyla dikkatimi muhakkak çekmişti tabii bu durum. Ben ise o an dalmış, karın yavaşça yere düşüşünü izleyip eşimin çatal ve bıçaklardan çıkardığı seslerin dışında dünyadan soyutlanmıştım, düşünmekle anımsamak arasında volta atıp durduğum sürecin içindeydim anlık olarak. Ta ki zilimizin ince ve hoş ritmi duyulana dek.
Yerimden aniden sıçramış, yaşlılığın verdiği romatizma ağrılarına rağmen hızlıca kapıya yönelmiştim, bekleyenlerim gelmişti çünkü. Kapı kolunu çevirdiğimde karşımda dünyaları onların için ayaklarına sereceğim iki ufaklık belirmişti. Torunlarım, canım torunlarımı yaklaşık iki aydır göremiyordum, ne de ayıp(!) Oğlumun eşi disiplinli biriydi zira bundan dolayı okul zamanları torunlarımın dışarı çıkmasına, yemek saatlerine, kaç saat oyun oynadıklarına kadar karışırdı. Böylesine despotluk, fena bir zulmün perdesi misaliydi torunlarımın sıcacık pencerelerine örtülen, tasvip etmemeyi geç bu şekilde büyümelerini de asla istemezken ben bir şekilde annelerinin kurallarına uymakla mükellef oluyordu küçük dünyalarım benim. Küçük dünyalarımdı onlar benim; uğruna savaştığım her şeyi en azından değdi dedirttirenlerdi gözlerinin ışıltısına baktığımda... Bundan ötürü torunlarımı okul zamanları sık göremezdim, hayıflanırdım da bu durumdan çokça. Şükürler olsun ki Tanrı İsa'yı yaratmış ve insanlarda bu günü bir bayrama çevirmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/299629836-288-k714501.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINS OF WAR'S || Taekook
Fanfiction❝Ölüm kokan biri, muhakkak ölümün kundağından düşmüştür de ondan...❞ Bu kurgu 'angst sonlu' olup tamamlanmış bir kurgudur.