11. "Geçmişin Kanlı İzleri"

544 49 207
                                    

Herkese yeniden merhaba.

Bu bölüm benim için bu ficteki en kıymetli bölümlerden biri hatta belki en kıymetlisi.

Yorum yapıp oy verenler hayatta en çok sevdiği insanla ömür boyu beraber yaşlanıyormuş, ben öyle duydum!!!!

İyi Okumalarrr.

Aşkın gözü ağmadır, derler. Sevince kusurları da sineye çeker insanoğlu. Hatasız, saf, pürü pak gelir size o kişi. Bundandır ki bazen fark etmezsiniz karşınızdakini işte ihanetlerde burada baş gösterir. Konduramazsınız ve görmezsiniz zira ağmasınızdır. En büyük acıda burada başlar. Hem kusursuz bildiğinin kusurları hem de sana olan ihaneti. Gözünüzü açmalısınız çünkü göz açıkken hem daha bir güzel sevilir. Açın gözünüzü; görün o kusurları ve sevin o kusurları da. Lakin önce görün.

Albay Jeffrey Johannes Jeon'un Anlatımından...

Sene 1910... Birinci Dünya Savaşı kapıda. Kan gövdeyi götürecek, sular yerine topraktan kanlar fışkıracak. Masumlar harpın arasında ezilecek. İmparatorluklar son demlerini yaşayacak. Milletler özgürlük için savaş verecekler. Bunlar gerçekleşmeden Fransa'da köklü ve varlıklı bir ailenin tek kızı olan Madelyn Jolie Allard, gönlünü Alman asker Albay Gilbert Jamie Jeon'a kaptıracaktı.

Madelyn, Almanya da yaşayan anne tarafından bir kuzenin evlilik arifesinde düzenlediği baloya erkenden katılabilmek için biraz daha evvelden gelmişti ailesinden Almanya'ya. Madelyn Jolie, zarifliğin ve güzelliğin vücut bulmuş hâli... Asilzade oluşlarından mı bilinmez, bir kraliçe asaleti taşırdı bu güzel kadın üzerinde. Siyah kalın telli saçları omuzlarının hizasında, koyu kahve gözleri, uzun kıvrık kirpikleri, çehresi ile orantılı hokka burnu, dolgun olmayan ama biraz küçük pembemsi dudakları, inci gibi sıralı dişleri... Giyim tarzı ise hep özel dikim, ayrıca aile yadigarı olan ve kendi zevkine göre mücevher ile dolu olurdu gerdanı ve bilekleri. Gülüşü vardı ki etrafa neşe saçar ve sizi etkisi altına alırdı. Efsunlanırdınız onun yanında. Capcanlı ve hayat doluydu Jolie. Ona baktıkça huzur bulurdunuz öylece.

Üzerinde daha geçen diktirdiği ketenden olan siyah bir takım vardı. Ceketi tam ince belinin hizasında bitiyordu. Düğmelerinin üzerinde zümrüt taşları ile doğal taşlar bulunmaktaydı. Eteği dizinin bir karış üzerinde, sağ bacağında kalan kısmında ise hafif bir yırtmacı vardı. Saçları bigudi ile özenle sarıldıktan sonra kıvır kıvır olmuş, tüm kıvrıklar ahenkli ve aynı hizadaydı. Ellerinde dantel eldivenleri, parmaklarını ise düğmesinde bulunan zümrüt taşından bir yüzük ile elmastan bir yüzük süslüyordu. Yapılı olan saçında küçük şapkası ile gözlerine değin uzanan tülü vardı. Ayaklarında ise ucu sivri bantlı topukluları ile nefes kesiciydi.

Kuzeninin evinden çıkmış öylece biraz Berlin de turlamak istiyordu. Kitap okumayı çok sevdiğinden ötürü yol üzerinde gördüğü kitapçının içine adımladı. İçeride kitaplara bakınmaya başladı kaldı ki Almancası vardı. Küçüklüğünden beri dil derslerini severdi ve dört dil bilirdi; İspanyolca, Almanca, İngilizce ve Fransızca. O sıra da içeri iki askerde üniformaları ile girmişti. Albay Jeon ve dostu Binbaşı Min. Binbaşı kitapçı ile sohbete başlamış iken, Albay kitap almak üzere ilerlemişti raflara doğru. Rafın önünden Albay arından ise Madelyn almaya yeltenmişti, Savaş ve Barış'ı.

Ancak Albay önce davrandığından kitabı kendine çekerek aldı eline. Karşısına baktığında ise güzeller güzeli bir kadında eline uzatmış öylece şaşkın şaşkın bakınıyordu boşluğa. "Sanırım sizde istemiştiniz." dedi Albay kadına doğru."Eee, şey yani evet bende almaya tam yeltenmiştim ki birden alınınca şaşırdım sanırım." toparlanarak kendine gelmiş o şaşkınlığı üzerinden atarak hızlıca cevabını vermişti.

SINS OF WAR'S || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin