17. "Şehvetin Kuyusunda İlk Boğuluş"

472 29 80
                                    

Bu bölüm diyoruz ki aşıklara kavuşma, bedenlere vuslat, gözlere birleşme, okura da şenlik

Böyle burada boş yapıp sohbet etmek aşırı hoşuma gidiyor. Nasıl seviyorum anlatamam. Zaten olabildiğince çok konuşan bir insanım gündelik hayatımda. Hani sus ne demek bilmeyenler olur ya he işte onlardan biri de benim. Tabii yeri geldiğinde de dur durak bilirim orası ayrı. Hem konuşmak güzeldir, konuşun bence. Ne demişler hayvanlar koklaşa koklaşa, insan konuşa konuşa.

Ben yine çok uzattım, boş yapma yazar kurguya geç dediğinizi duyar gibiyim. Hadi o zaman.

Yorum yapıp oy verenlerin yatağının yanında priz varmış, ben öyle duydum!!!!

İyi okumalarrr.

Kader denilen mefhuma inanır mısınız? Eğer bir dine mensupsanız bu kader algısı yaratıcınız tarafından size din gereği inanmaya emredilir. Peki hiç mi kendi ellerimizde tutamayız bu kaderi? Bildiğimiz hem akli hem de ruhani bilimlerin sonucu insanoğlunu hilkati gereği diğer varlıklardan ayıran en temel unsur kendi kararlarını verebileceği bir 'akla' sahip olmasıdır. Bundan mütevellit derler ya kaderim kendi ellerimde diye. İnsanoğluna hayat hep bir seçimler sunar lakin ne iyi ne kötü bilinmez, bu seçiminizin sonucu işte şekillenir kaderiniz. Bir akla sahipsiniz ve yaptıklarınızdan bizzat önce siz sorumlu tutulursunuz o vakit. Her kutsal kitapta da geçtiği gibi yaratıcının dediği biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık kelamıdır. O vakit düşerseniz hayatta ayağa kalkın bir an evvel çünkü önünüzde şekillendireceğiniz bir kader var daha.

Ocak ayını peşi sıramızda uğurlamıştık birkaç gün önce. Şubatın soğukluğu ise misafirdi bu insanoğlunun fakirhanesi olan fani dünyada şu vakitler. Biraz evvel şiddeti az olan rüzgar dahi sualimi işitip coşmuş olacak ki o da heyecanını şiddetini arttırarak belli ediyordu. İleri de akşam olacağından olsa gerek her tarafı ışıl ışıl olan şehir, bu ışıklar sizi yormuyor bilakis karanlığa gömülmüş ardınızda ki kasabadan farklı olarak sizde merak uyandırarak gözlerinizi alamadan manzarayı izleme hevesi bırakıyordu damağınızda. Çaprazımda ise kurulu yüzlerce askeri çadırların yüzüme tokat gibi çarpıttığı harpın hatırlatıcısı. Yaprakların rüzgarda dansı sonucu çıkardıkları hışırtı sesleri, rüzgarın heyecan dolu çığlıklarının sesleri, ikimizin arasında ise etrafımızda olan bu seslere inat oluşan sessizlik.

İki seçenek sunmuştum ona, o akşamda sual etmiştim bunu ona çadırında. Dilinden dökülecek kelamı ile seçeceği seçenek belirleyecekti kaderimi. O vakit kızdım birden kendime belki de tam zamanı değildi tekrarlamak için bu suali? Böyle suskun oluşu yine ona karşın kusur işlemişim hissiyatı veriyordu tüm azalarıma. Biz kelamları susarak mı aşacaktık böyle? Belki çehremde yanaklarımı esir alan allar olmasaydı zümrüt yeşillerimi değdirmeye cesaret edebilirdim o vakit kömür karalarına, işte anlardım gözlerinden ne diyeceğini ama haya içinde olmam bakışlarımı kucağımda oynadığım ellerimden çekmeme bir an dahi olsa izin vermiyordu özellikle. Beklemeye devam ettim ben de, bekledikçe de yanımda olsa dahi varlığı onu sürekli düşleye duruyordu zihnimin derinlikleri. Onun halleri, onun kokusu, onun bakışları, onun dik duruşu, onun acıları...

Ben avare ona hatta deli divane...

Aramızdaki bu sanki bir iddiaya dönüşen dillerimiz lâl oluşunu, bu sessizlik fırtınasını çomak sokarak yırtmıştım ortadan ikiye. Bir hışımla oturduğum kayalığın üzerinden kalkmıştım kaldı ki az önce gitmeyi palanlardık ben kasabaya o tabura tabii bize sual ile kal gelmeden düşünmüştük bunu. "O vakit ben gidiyorum kasabaya, siz de tabura gidersiniz. Kendinize iyi bakın. Geçmiş olsun dilekleriniz için müteşekkir ve böyle bir gün geçirdiğimiz içinse mesudum." Özellikle siz diye hitap etmiştim tekrardan ki kırıldığımı anlasın istedim, onu kırmak değildi katiyen amacım ama ben bu kadar üzülüyorken hissetsin istedim içimde ki kırıklığı. Hızlıca kalktığımdan hemen ardıma dönmüştüm bakışlarımı daha gözlerine çıkarmadan yol almayı arzu etmiştim ki öyle de oldu. Yürüyecektim ve yürüdükçe de ağlayacaktım yaptığım bu kusura.

SINS OF WAR'S || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin