Sanırım Adal Kayar'ı yazmak ruhumun derinliklerinde yaralar açıyordu ve ben bu yaraların açılmasına cesaret edemedim. Tecavüz edilen bir karakteri yazmaya çalışmanın getirdiği empati duygusuyla birlikte savaşamazken, cümlelerimi ilk defa yarıda kesecek kadar kendimi güçsüz ve çaresiz hissettim... Ne yazarsam yazayım onun yaşadığını okuyucuya yansıtamazken hem vicdan azabı hemde empati duygusu beni büyük bir buhranın içine sürüklüyordu. Yazabilmek için çok savaştım lakin bu hikayenin duyguları beni darma dağın etti. Şimdi hazırım ve tekrar sizlerleyim...
Yeni bir başlangıç sayalım bunu... Umarım Adal Kayar'ı okumak isteyenler henüz ve hala vardır. Zamanında bu hikaye yayınlandığında Oyun Bitti'den bile fazla rağbet görmüştü. Muhtemelen kafamı toparlayıp devam edebilseydim, şuan milyon okunmalara ulaşırdı. Nakliyat'ın kitlesi fazlasıyla sağlamdı ve ben layıkıyla yazamayacağımı düşünerek bıraktım...
Nasip bu güneymiş diyelim, benimle birlikte olmaya devam eden herkese teşekkür ederim. Benim içimde öylesine güzel yerlere dokunuyorsunuz ki, sizin varlığınız bana daima güç verdi..
Tekrardan teşekkürler... Beni yönlendirerek yazmaya heveslendirecek nadide yorumlarınızı ve oylarını bekliyorum.
Şiirlerle beslenen, bestelerle yeşeren ufak kız çocuğunun ölüm anının çırpınışlarıydı. Sonsuzluğa doğru kulaç atarak kendisini çekildiği dipten kurtarmak adına debelenirken kaostan çıkmak için maharetlerini sergiliyordu. Mağlubiyetini kabullenemezken korkuyla inip kalkan göğüs kafesine, ciğerlerine oksijen sığamaz biçimdeydi. Bedeni harap olarak yıpranıyordu.Çocukluğunun katili olan ölümcül güzelliğe sahip olan kahverengi gözlerin harelerine göz gezdirdi. Doruk Tekand bedenini duvara yapıştırmış, öfkesini harmanlayarak ateşe veriyordu. Bahçede gerçektirdiği iddialı konuşmanın bedelini kendisine ödetmekten daha fazlasını yapacak görünüyordu. Bilinmezlik, korku ve kaos içinde gidip gelen zihni; durumun haraplığıyla birlikte durağanlaştı.
"Şimdi ne yapacaksın?" dedi Doruk Tekand. Sözleri insanı ürkütecek kadar ıssız ve nefret söylemiydi. Ses tonun tüm vurgularında intikam barınıyordu. Kadifemsi ses tonu havada adeta dans ederek ulaşması gereken yere iletilirken, cazibesi akıl dağıtıcıydı. Doruk Tekand tüm yaptıklarına rağmen çok çekici bir adamdı.
"Şimdi sen beni bırakacaksın." dedi Adal meydan okuyarak. Doruk'un tutuşları hafiflemişti. Adımları gerileyerek kenara çekiliyor, her adımları zeminde yankı bırakıyordu. Doruk Tekand; hiç kimsenin sözünü dinlemeyen adam Adal'ın sözünü dinleyerek geri çekiliyordu. Sebebinin bebek olduğunu biliyordu. Onu tehlikeye sokacak durumlarda bulunmak istemiyordu.
"O çocuğu bir yere kadar kullanırsın, ayağını denk al Bayan Tekand." dedi bastırarak. Bunu Bayan kelimesine olan takıklığından mı, yoksa yeni soyadına vurgu yapmak istediği için söylemişti kestiremedi. Her ikisi içinde olmalıydı, Tekand yaptıklarının sorumluluklarını alamasa da, ağzından çıkacak her kelimeye fazlasıyla dikkat ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAKLİYAT | Anka
AçãoSen benim tüm zerrelerime işleyen, kayıp yanım. Zindanın arasından sızan umut ışığım. Kavurucu sıcakta ki, gölgem. Hayallerin yok oluşunun ortasındaki diriliş. Kötülükten çıkabilecek tek iyilik. Senin masumluğun, kirli bedenimi ayakta tutacak. Varlı...