× 7 × "TREN"

10K 919 63
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



     Tren rayları, eşitliği ve belli düzeni bozulmaksızın görüş alanlarının keşfedebildiği uzaklığa kadar sonsuzluğa ulaşıyor gibi duruyordu. Gecenin ortaya sunduğu karanlık, etrafta kusur olarak görünebilecek nesneleri yutmuş, en fazla 20 metre ötesi çıplak gözle görülür şekilde zorlukla seçiliyordu. Sokak lambası aralıklarının fazla seyrekliği sisli ve bulanık görüntü oluşturuyor, etraftaki bütün nesneler silüet görüntüsündeydi.

     Adal, bakışlarını dışarıdan içinde bulunduğu arabaya çevirdi. Kirli krem deri koltukları, arabanın koyu renginin aksine kışkırtıcı tonda açıktı. Sol taraflarında bulunan sürgülü kapı sonuna kadar açık ve büyük arabanın arka koltuğunda oturanlar için tek çıkıştı.

     Sol hizasına düşen tren raylarına göz gezdirdi ve sıkıntı içinde kolundaki siyah saate baktı. 11.30'du. Yük trenin gelmesi için son dakikalardı. Bakışlarını karşısında oturan kardeşi Demirkan'a oradan şoför koltuğunda olan Selim'e çevirdi.

     Selim, telefonu eline alarak birkaç tuşa dokundu ve ardından hoparlöre almasıyla Ulvi'yi aradığı anlaşılıyordu. Arama sesi kesildi ve Ulvi'nin titreşimle karışık rahatsız edici sesi arabayı doldurdu.

     "Alo."

     "Vagonun bir kapısını açık bırakmayı başardın mı?"

     "Evet, son vagon. Dikkat çekmemesi için çok aralık bırakamadım o nedenle ilk atlayan kişi kapıyı açacak. Öncen Adal gitmese iyi olur. "

     "Trenin yakınımıza varmasına ne kadar var?"

     "Bilgisayardan bakıyorum."

     Arabanın içinde sessizlik oluştuğunda, bir süre sonra Ulvi'nin sesi tekrar geldi.

     "Trenin size varmasına 3 dakikalık yolu var. Tetikte olun. Arabayı birkaç saniye geç hareket ettirmeniz işi zorlaştırır. Unutmayın, arabayı sürebileceğiniz yol en fazla 2-3 dakikalık bir zaman dilimi. Oda hızına göre. Oldukça seri hareket etmeniz lazım. Önden gidecek kişiyi seçin ve planlayın."

     Ulvi'nin sesi kesilerek, meyve suyunun dibinin görüldüğü ses arabayı doldururken, Demirkan karşı tarafından çıkıştı.

     "Lan şuanda bile yemek mi yiyorsun sen orada?"

     "Stres yaptım oğlum. Bir şeyler içmek iyi geliyor."

      Demirkan, yüzünü öne eğerek, elini alnına götürdü.

     "Zıkkımı ye."

     Selim'in dikiz aynasından sırıttığını görebiliyordu. Telefondan son bir ses geldi.

NAKLİYAT | AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin