× 5 × "EMBRİYO"

11.6K 1K 142
                                    





     Kulakları işittiği cevap karşısında, nutkunun tutulmasına sebep oldu. Kaşları bedeninde hissettiği acıdan yukarı kalkmazken, kulaklarındaki uğultu arttı. Gözlerinin içinde yollar çizen kılcal damarla gözle görülebilir hale geldi. Yaşlar göz uçlarında birikmiş, akmamak için büyük denli savaş veriyordu.

     Yüzünü refleks olarak yere eğdi. Kendi bedenine istem dışı hükmeden ve zorla dokunan ürpertici ellerin sahibi tam karşısında, yaptığından utanmaksızın pişkin kelimelerle ona ait olduğunu söylüyordu.

     İçinde mini minnacık tükenen ufacık kırıntıda yok olup gitti. Duyguya dair kalbinde hiçbir iz kalmamış, sadece nefret ve öfke doluydu.

     Haklıydı. Onun bedeni Doruk Tekand'a aitti.

     Ne kadar istemese ve iğrenti duysa da, zorla sahip olmuştu. Lakin zorla bile sahip olamayacağı tek bir yer vardı. Kalbine ve sevgisine sahip olamazdı. Onlar bedenine değil, ruhunun derinliklerine aitti.

      Ve Doruk Tekand asla kalbine sahip olamayacaktı.

      Siyaha andıran koyu kahverengi göz irislerini, kaldırdı ve kırılgan bakışla Doruk'un kahverengiliklerine dikti. Onunda kızaran gözlerindeki damarları seçebiliyordu. Gözlerinde sadece pişmanlık kırıntısı görmek istedi. Lakin bakışları o kadar düzdü ki; seçilemez ve anlam verilemezdi.

     Ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlayabilmek o kadar zordu ki. Umut etmesi saçmalıktı. Kapkaranlık görüntüsünün altında, acımasız görüntüye sahip olan kişilik tam karşısında duruyordu. Onun içi başkalarınınki kadar temiz değildi.

     O dışı kötü görünen çocuklardan değildi. Gerçekten de kötüydü. Gecenin karanlığında, dokunuşları vücudunda gezerken, çığlıkları gökyüzüne kadar delip geçerken, mazoşistçe işini yapmaya devam etmiş ve bir anlık durmamıştı.

     Sadece bir anlık, durup ne yaptığını düşünmemişti. Onun ne kadar incinebileceğini düşünmemişti. Onu seviyor olduğunu bile düşünmemişti.

     Zorla sahip olmuştu.

     Düşünceleri ve karşısında duran büyük cüsse, titreyerek küçücük kız çocuğu görünmesini sağlarken, bıçağı Doruk'un karnında tutarak, boşluktan yer kazandı ve kapı çıkışına doğru geri geri yürümeye başladı.

     Mutfak kapısına ulaştığında, sağ tarafında duran tezgâhın üzerine elindeki bıçağı bırakarak, kendisine bakan Doruk'un derin kahverengiliklerine son kez bakış attı.

     Derin kahverengiliklerin kendisine ne söylemek istediğini ilk kez anlayabildi. Gitmesini istemiyordu.

     "Konuşmalıyız Adal."

     "Sen konuşabileceğimiz, bütün konuları yok ettin Tekand."

     Arkasını döndü ve adımları ürkek kedi misali merdivenlere ulaştı. Kulaklarına ilişen sesle anlık duraksadı.

     "Beni bıçakla defalarca deşmen gerekse bile; bir gün konuşacağız."

     Adımları merdivenlerden, uygun ritimde çıktı ve sola döndü. Odasının tam önünde, dikilerek kapı kulpunu aşağı indirdi. Sakin adımları içeriyi buldu ve kapıyı kapatarak tedbir amaçlı kilitledi.

     Düşüncelerini ilk defa paniğinin dışında kontrol altında tuttu. Adımları yuvarlak yatağına ulaştığında boylu boyunla yayıldı ve üzerine pikeyi çekti. Sol tarafına yatarken, kollarını önünde topladı ve bacaklarını karnına doğru çekti.

NAKLİYAT | AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin