Gece yaklaşıyordu, hatta bazıları için çoktan gece idi. Kuliste dans kıyafetimi giymiş, makyajımı tamamlıyordum. Her zaman ki gibi uzuuun eyeliner'lar. Aynaya son kez baktım ve hazırdım. Şans getiren kırmızı mumu da üfledikten sonra aynanın karşısından kalktım. Masamın üzerinde duran kadehimdeki son yudumu da içtikten sonra kapıyı açtım ve sahneye doğru yola koyuldum. İsmim ve show'um anons ediliyordu. Diğer geceler olduğu gibi bu gece de mekanı eğlendirmek için gidiyordum. Seyircinin alkışı bitmeye yakın sahneye çıktım. Beni görmeleriyle sönmekte olan alkış sesleri tekrardan alevlenmişti. Herkes çok heyecanlı bir şekilde beni izliyordu. Çığlık sesleri benim en büyük enerji ve motivasyon kaynağımdı.
Müziğin girmesiyle dansıma başladım. Yavaş adımlarla girdiğim dansın ritmi, giderek hızlanıyor ve seyirciyi mest ediyordu. Bu gece de öyle olmasını bekliyordum. Fakat müzik tuhaftı. Anlam veremedim ama duramazdım. Bu daha önceki gibi değildi. Aslında hiç değil. Ritim hızlanmaya başladı. Bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum. Bozuntuya vermedim. Seyirciye dönük onların bana bakan gözlerini seyrediyordum ama onlar da bir farklıydı. Hiçbiri bana eşlik etmiyordu. Gözleri bile kırpılmıyordu desem yalan olmaz. Hepsi öylece durup beni seyrediyordu. Bağıran kimse yoktu. Çığlık atan da. Korkmalı mı dersin?
Müzik daha da hızlandı. Sonra daha... Ritme ayak uydurmak zorlaşıyordu. Yarıda bırakmak istemiyordum ama neden bunu yapıyorlardı bana? Ben içimden sorgulamaya devam ederken hiç olmadık bir şey oldu. Seyircilerin ellerine gül dağıtan bir adam gördüm. Bizimle çalışan birisi olup olmadığını göremiyordum. Kapşonu simsiyah ve yüzünü tamamen kapatıyordu. Neredeyse tüm seyirciye gülleri verdi ve salonu terk etti. Bu arada müzik hiç olmadığı kadar hızlanmıştı. Dansımı bitirmek için bekliyor, her zamanki işareti ve ışığı bekliyordum sahnede. Bu seferki uzun bir bekleyişti.
Beklemek çare getirmedi. Moderatör odasına doğru bakarak bitirmelerini işaret ettim. Hâlâ durmadı. Çok sinirlenmiştim. Derhal dans etmeyi bıraktım. O anda müzik de kesildi. Işıklar tam benim üzerimdeydi. Açısı yanlış olacak ki gözüme kadar giriyordu. Zar zor seyirciye bakıp konuşmama girdim.
- "Sevgili konuklar, küçük aksilik için hepinizden özür dilerim. Umarım bu gece benimle eğlenmişsi...."Konuşmam henüz bitmeden seyirciler birden ellerindeki gülleri sahneye doğru atmaya başladılar. O kadar çok gül havadaydı ki. Sahneye, hemen ucuma düştüler. Fakat, "Olamaz!". Sahneye düşen her bir gül alev alıp sahneyi yakıyordu. Korkmaya başlamıştım. Seyirciler ise bunu görüyor fakat durmuyordu. Her saniye daha fazlası geliyordu üzerime. Güllerin açtığı yangın büyüyordu. Kulise doğru koşmaya hazırlanıyordum ki çıkışın ateşler içinde kaldığını gördüm. Her yer aniden tutuşmaya başlamıştı. Seyirciler alevler arasından gülmeye başladı. Sonra gülüşmeler, kahkalara döndü. Herkes sahnedeki bana bakıp ateşler arasından gülüyordu. Korkum doruklara ulaştı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ne aşağı inebiliyordum, ne de dışarı çıkabiliyor. Korku içinde çığlıklar atmaya başladım. Güllerden biri o anda elbisemin ucuna düştü ve yanmaya başladı. Elbisemi söndürmeye çalışırken ağlıyordum. Söndürdükten sonra bir ses duydum.
Devamı bir sonraki sayfada...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çok Normal (!)
Teen FictionBir sabah batıyor, bir gece doğuyor... En normalinden Hayat (!) Bölümler birbirinden bağımsız, kısa hikayelerdir.