"O soru bana geldiğinde;
Ben kimseyi öldürmedim, onlar intihar etti...
diyeceğim."
Şimdi ne diyebilirim ki ya da ne yapabilirim? İki garip bir başka dünyanın insanı ile aptal bir yere sıkışmıştım.
Gece öylesine anlamsız öylesine uzun geçmişti ki kendi kafama sıkıp kurtulasım gelmişti. Baha ve Selim ise son kavgalarından sonra ölüm sessizliğine gömülmüşlerdi. Gün aydınlanmaya başlamıştı ama hala bagaj karanlıktı. Kuş sesleri içeriyi dolduruyordu çünkü.
"Eğer..." diye mırıldanan Selim ile gözlerim onu buldu. Uyumuyor muydu? "...ergenlik yapıp ortalığı karıştırmasaydın bu duruma düşmezdik." dediğinde kaşlarım çatıldı.
Suçu bana mı atıyordu şimdi? Ben yanlış mı anlıyordum Gözlerimi ayakkabılarımda gezindi. Göremesem bile öylece baktım. Sinirden baş parmaklarımı sıkıyordum çünkü. Dalga geçiyor olmalıydı. Dalga geçiyor olmak zorundaydı?
"Neden?" dedim sinirden gülerek. "Neden benim hatam olsun ki?" uyuşmuş parmaklarımı oynattım. "Ya da neden bunu yapmak zorundaymışım gibi konuşuyorsun ki?" dediğimde Baha de yerinde kıpırdanmış ve uyumadığını belli etmişti. "Hiçbirinize borçlu değilim, hiçbirinizi sevmiyorum ve hiçbirinize karşı insanı bir duygu beslemiyorum."
Ortamı geren konuşmam ile titreyen dizlerimi birbirine bastırdım.
"Hatta çok daha fazlasını yaptım ve sizin ile konuşmak gibi bir aptallık daha yaptım. Aptal emelleri için bir başkasının canının yanmasını dört gözle bekleyen biri için fazla yukarıdan konuşuyorsun." dedim gülerek. "Ben kahraman olmak istemediğimi, burada hiç kimse için kılımı kıpırdatmayacağımı bilin istedim. Eğer o süper kahraman olmayı o kadar çok istiyor olsaydın silahlardan birini çatıdan aşağı atardın. O zaman birileri görür ve durum şimdikinden çok daha farklı olurdu."
Ağlamak istemiyorum. Sadece gözlerim yanıyordu. Çenemi de sıkıyordum titrememesi için. Ama içim titriyordu sanki.
"Ben size iyi bile davrandım..."
Kafamı geriye yasladığımda MiMi konuşmaya başladı.
"Söylemiştim, iyiler her zaman kaybeder. Sırf diğerleri yaşasın diye ölenlerdir iyiler." dediğinde sessizce akan bir damla yaş yanağımdan aşağıya süzüldü. "Kahramanlar, dünyayı kurtarmak için sevdiğini feda ederler. Kötüler ise sevdiği için dünyayı feda ederler..."
Birkaç damla yaş diğerleri ile birlikte intihar ettiğinde Eliz iyiliğe karşı olan her şeyini kaybetmişti. MiMi , bu çılgınca saat kazanmıştı her şeyi. Dünyanın en akıllı saatinin yanılmasını beklemek benim gibi birinin işiydi zaten. Öylece durdum ve iyiliğe dair her şeyin gözlerimden akıp gidişine şahitlik ettim. O günün sabahında sessizce gömmüştük Eliz'i. İki tane de şahidim vardı.
Kötülükten yaratılmış iki insanın arasında yeni bir dünyaya kapak açan Eliz. Yeni dünyana hoş geldin.
"Şimdi, talimatları iyice dinlemelisin." diyen MiMi ile derince bir nefes alıp gözlerimi açtım. "Baha ile kavga et ve onu sinirlendir. Selim'e karşı. İkisi kavga ettikleri sırada benimle rahatça konuşabilirsin. Otobüse yerleştirilmiş sinyal bozucular var, silahların arasında kesici bir şeyler bulunma olasılığı %84.8." dediğinde burnumu çekip yavaşça doğruldum. "Saat 7:35. Yokluğunu fark eden Büşra çoktan Oğuz ile birlikte bir ekip kurmuştur. Ekip okulu aramaya gelmeden önce Baha'yı sinirlendirdiğinde işine yarayacak bir şeyler yapacaktır." dediğinde alt dudağımı yalayıp doğruldum. Tabii, insanları çıldırtmak benim işim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MiMi "İyi Kızlar Ölür"
Science FictionSessizlik #1. 06.03.02022 MiMi, dünya üzerindeki en akıllı yapay zekâ. Kendine bir yönetim kurmuş ve bu yönetim ile bir şeylerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise bir önceki sahibidir. Eliz, aşırı sakar ve aptal olduğu i...