"Aptal şarkılarla kandırdılar beni..."
Herkes bir koltuğa oturmuş, sessiz sessiz marketten aldığımız şeyleri yiyordu. Yağız derin bir nefes aldı en sonunda."Canım bir hayli sıkıldı. " dedikten sonra gözlerini bana çevirdiğinde yaktığımız muma baktım. Işık sürekli dalgalanıyordu.
"Hiç kendini yorma." dedi Nazlı. Su şişesini açıp. "Hiç kimsenin şu durum hakkında net bir bilgisi yok." dediğinde elimdeki çikolatayı çevirdim ve herkese kısa bir bakış attım.
"Sadece..." dedim sıkıntılı bir ses ile. "... yanlışlıkla bir konuşmaya kulak misafiri oldum. Bunun sonucu ise meraktan. Kediyi merak öldürürmüş." dediğimde gözlerim Baha'ya kaydı. Uzandığı yerde, sırtını duvara yaslamış, bir yandan kuruyemiş yiyor bir yandan sigarasını içiyordu. Keyfi bir hayli yerindeydi sanki.
"Henüz ölmedik." diyen Büşra ile Selim hafifçe güldü.
"Birkaç canımız daha var."
Selim'in esprisi ile Baha çirkin bir tavırla güldü.
"Mizah konusunda da kendini geliştirmeyi başlamışsın." dediğinde gözlerimi Selim'den çekip Baha'ya çevirdim.
"Duygusal açıdan bütün eksiklerimi tamamladım." diyerek arkasında kalan Baha'ya döndü ve hafifçe gülümsedi. "Sen kendi eksiklerine takıl." dediğinde Baha'nın gözleri beni buldu. Sonrasında ise sigarasına dönüp içmeye devam etti.
"Bir önemi kalmadı." dediğinde yüzümü çevirdim ve çikolatadan bir ısırık aldım. Kötüydü. Eskiden en azından anlamıyordum. Şimdi ise ettiği her lafının altında bir şeyler saklı olduğunu bilmek kafamı yoruyordu. O da bunu istiyordu. Belliydi. Gizlemiyordu.
Uzun uzun konuşsak da ulaşamayacağımız sonuçlar vardı. Selim asla babasını iyileştiremeyecekti. O, her şeyiyle onu unutmuş bir adamın oğlu olarak yaşamak zorundaydı. Onun yanında oturup Yağız ile gülerek muhabbet eden kız ise her şeyini kaybetmiş ama buna rağmen güçlü kalabilmiş, mükemmel kızdı. Güzeldi, akıllıydı, çevikti...ama eksikti. Ailesi eksikti. Annesi yoktu, babası yoktu, kardeşleri de öyle.
Elimdeki çikolata yavaşça erimeye başladığında gözlerimde kafasını iki yana sallayarak, Büşra'yı reddeden, Yağız'a kaydı. O da farklıydı. Hayatı hakkında hiçbir şey bilmesem de yakışıklılığı karakterine bozmamış nadir insanlardı. Genel olarak dış görünüşüne güvenip özgüveni aşırı derecede yüksek olan insanlardan biri olmamayı başarmıştı. O , saf ve temiz bir insandı.
Gözlerim bu sefer de Nazlı'ya döndü. Zekiydi. Oldukça zeki. Kendine güveni zekasından geliyordu. Bu yüzden ona duyduğum ön yargı anlatılamazdı. Kıskanmanın da ötesinde, onun gibi olmak çok büyük bir hırs yapmama sebep olmuştu. Bugüne kadar...
Biri bana, kendimi bu şekilde sevmezsem kimseden beni sevmesini beklemememi söylemişti.
Kara kaşları, garip kesilmiş saçları ve kulağında küpesi olan biri.
İyice eriyen çikolata ile telaşlanıp ağzıma attığım sıra Büşra ellerini ovuşturdu.
"Bugün akşama doğru bir ateş gördüm. Evin ilerisinde, sahilden uzak tarafta. Ya oradan uzak duralım ya da oraya gidelim." dediğinde Yağız kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MiMi "İyi Kızlar Ölür"
Science FictionSessizlik #1. 06.03.02022 MiMi, dünya üzerindeki en akıllı yapay zekâ. Kendine bir yönetim kurmuş ve bu yönetim ile bir şeylerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise bir önceki sahibidir. Eliz, aşırı sakar ve aptal olduğu i...