"Özlediğim hiçbir şey kalmadı..."
Soğuk...
Soğuk ve garip bir bel ağrısı ile yüzümü buruşturarak uyandım. Sıkıntılı bir şekilde nefes alıp doğruluğumda yattığım yer kaşlarımı çatmama sebep oldu. Odanın tekli koltuğunda uyuyordum. Selim ise öteki köşede, yerde yatıyordu.
Ellerimi koltuğun kollarına dayayıp yüzümü buruşturdum. Nasıl bu hâle gelmiştik? Çok daha doğrusu şimdi ne olacaktı?
Hayatımın, benim adıma, çok zor olduğuna inanıyorum ama onun için de öyle değil miydi?
Koltuktan kalkıp sessizce pencerenin önüne geldim. Dışarıya baktım bir müddet. Deniz vardı. Dalgalar sahile sessizce vurup geri dönüyordu. Güneş, bugün güzel gözüküyordu ama soğuktu.
Ellerimi montunun cebine sokup derin bir nefes aldım.
"Günaydın, Eliz. Yardım ekibi yolda. Size ulaşmadan önce konumunuzu kontrol edecekler."
Gözlerimi bu sefer ayaklarıma çevirdim.
"Neden?" diye mırıldandım.
"Bu konum Rus işçiler tarafından ele geçirilmiş. Devlet tarafından birçok asker köyün çevresinde." dediğinde kaşlarımı çatarak doğruldum.
"Ne? Ne yapacağız?" dedim telaşla. "Eğer köy çevrelenmişse içeride bizle birlikte Ruslar da vardır."
"Evet, bu yüzden size ulaşmaları biraz uzun sürebilir. Sadece hayatta kal."
Son sözü ile gözlerimi kırpıştırdığım sıra arkamdan gelen ses ile dönüp arkama baktım. Selim yattığı yerde inliyordu. Koşarak yanına gittim ve omuzlarını tutup kendime çevirdim.
"Selim, iyi misin?" dediğimde o aptal acı bileğimde baş gösterdi. "Bir şey mi oldu?"
Kaşlarını çatarak gözlerini sımsıkı yumup açtığında göz göze geldik. Uyku mahmuru gözleri ile bir müddet bakıştığım için benim de kaşlarım çatıldı.
"Günaydın." dedi gülümseyerek. Gözlerim kıvrılmış dudaklarına kaydı. Gülümsemek?
"Günaydın..." diye mırıldandım ben de. Ensesinde ve göğsünde duran ellerimi çekip geri çekildim. Nasıl yani? Selim artık böyle gülümseyecek mi? Peki ben buna karşılık verebilecek miyim?
"Diğerlerinin yanına gitsek iyi olacak." dedikten sonra doğrulduğunda ben de ayağa kalktım. Aklımdaki milyonlarca problem ve sorular ile içeri girdiğimde diğerleri hâlâ uyuyordu.
Baha dışında.
Onu görmeyince sorularıma bir başkası daha eklendi.
Nereye gitmişti?
Selim'e dönüp kısa bir bakış attım.
"Ben Baha'ya bakacağım, sen de diğerlerini uyandır." dediğimde kafasını salladı.
"Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MiMi "İyi Kızlar Ölür"
Science FictionSessizlik #1. 06.03.02022 MiMi, dünya üzerindeki en akıllı yapay zekâ. Kendine bir yönetim kurmuş ve bu yönetim ile bir şeylerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise bir önceki sahibidir. Eliz, aşırı sakar ve aptal olduğu i...