"Eğer sonumun böyle olacağını bilseydim, en başında saçlarımı keserdim..."
Gözlerimin içine içine bakıyor oluşu hiçbir şeyi değiştiremezdi, değiştirmedi de."Hayır!" dedim sinirle. "Onlar ben düştüğümde görmemiş gibi yaptılar, ağladığımda da duymamış gibi yapmışlardı." diyerek kaşlarımı çattığımda önüme gelmiş ve göz göze gelmeye çalışmıştı.
"Şimdi onlar gibi mi olacaksın?" dediğinde sinirle nefes alıp Selim'e döndüm.
"Bana onları savunma Selim. Özellikle de sen." dedim öfkeyle.
"Neden özellikle ben(!)?" diyerek tek kaşını kaldırınca inatla gözlerinin içine baktım.
"Çünkü sen de onlardan birisin."
Ortama çöken garip bir hava vardı. Özellikle son sözlerimden sonra Selim'in bakışlarındaki o ifade en çok değişen şeydi. Ama yine de içimdeki öfke dinmedi. Ergenlik yapmıyorum, aptallık da yapmıyorum. Okuldaki herkesi tehlikeye falan da atmıyorum. Eğer bunu biri yapacaksa yapan kişinin ben olmasını istemiyorum sadece. Gitsin Selim yapsın, Baha yapsın. Benim gibi aptal ve sakar bir kız anca şimdi mi iş görür olmuştu?
"Git polisi falan ara ya da barbar arkadaşlarına anlat olup biteni." diyerek bir iki adım geri çekildiğim sıra gözlerim yeniden Baha'ya takıldı. Neden öylece dikiliyordu bilmiyorum ama nedensizce bu durum hiç normal gelmemişti gözüme. Gözlerimi kısarak ona baktığımda Selim önüme geçmiş ve yüzüme dik dik bakmıştı."Barbar?" dedi sinirle.
"Sen sinirlenebiliyor muydun?" dediğimde bir iki adım atmıştı ki Baha elini silahlardan birine attı.
"Bunları..."dediğinde sesindeki garip tını Selim'in bile dikkatini çekti.
Hoşuma gitmeyen şeyler vardı. Özellikle Baha'nın bu tavrı için.
"...müdür mü burada saklamış?" dedikten sonra ifadesiz bir yüz ile eğilip silahı eline aldı. Kaşlarımı çatıp yanına gitmek istediğim sıra Selim araya girdi.
"Evet, birileri ile gizlice konuşuyordu. Silahları otobüse yükleyeceklermiş." dediğinde anlamsızca solukladım. Bu iki delinin yanında kala kala benim de delirmeme ramak kalmıştı. Ellerimi ovuşturup geri çekildim.
Baha'nın garipliği Selim'in deliliğine karışınca iyice işin içinden çıkılmaz olmuştu.
"Ben gidiyorum, siz ne yaparsanız yapın." diyerek sinirle arkamı dönmüş ve demir kapıyı tutup çekmiştim ki nefesim içime kaçtı.
Kapkara gözleri olan adam, merdivenin karanlığına gömülmüştü. O kadar korkmuştum ki çığlık bile atamamıştım. Üstelik bakışlarındaki o tehditkâr ifade öylesine ürkütmüştü ki beni geriye adım atmak zorunda kalmıştım.
"Fazla merak kediyi öldürür." dedi tane tane. O sırada arkasından bir iki adam daha çıktı.
"Kedileri..." diye düzeltti öndeki adamı.
Korkuyla birkaç adım geri çekildiğim sıra Selim yanıma geldi.
"Siz kimsiniz?" dediğinde adamın ona attığı bakış az öncekinden çok daha korkutucuydu. Titreyen ellerimi arkaya sakladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MiMi "İyi Kızlar Ölür"
Ciencia FicciónSessizlik #1. 06.03.02022 MiMi, dünya üzerindeki en akıllı yapay zekâ. Kendine bir yönetim kurmuş ve bu yönetim ile bir şeylerin önüne geçmeye çalışmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise bir önceki sahibidir. Eliz, aşırı sakar ve aptal olduğu i...