🌅
Soğuk bir el yüzümü karış karış gezdi. Karanlık öylesine derindi ki buradan hem korkuyor hem de çıkmak istemiyordum. Ruhumun yorgunluğunu aşmak için geldiğim bir noktayı sanki burası. Belki de yolun sonu...
Dinmeyen acım belki son bulurdu.
Sessizlik kayboldu, boğuklaşan tınılar, kulağıma doldu.
"Çıkar onu! Çıkar... Bakma o tarafa şerefsiz!"
"Ece..."
"Bırakın onu hastaneye götüreyim..."
"Adem..."
Telaşlı sesler gittikçe daha da arttı. Konuşmalar birbirine girdi. Bu karmaşayı istemiyordum, dinginliğe ihtiyacım vardı. Hem de uzun bir süre...
Zihnimdeki kalabalık daha da arttı ve bilincim yavaş yavaş gerçek hayatla bağdaşmaya başladı. Karanlığa karışan derin acım bir patlama olmuşçasına bedenime yayıldı ve dudaklarımdan fırlayan çığlık beni uyandırdı.
"Ah!" Acı haykırışım nefesimi kesti ve kontrolsüzce birkaç defa daha tekrar etti.
"Annem... Annem sakin ol."
Annem başımı göğsüne bastırdı.
"Anne öldü, öldü. Benim yüzümden... Anne!" Ellerimi saçlarımın arasına attığımda annem babama seslendi. Babamla Fatih yanıma gelip kollarıma engel olmaya çalışıyordu ama deli kuvveti gelmişti.
"Ölmedi. Ece duyuyor musun beni?" Fatih önüme gelip yüzünü avuçları arasına aldı. "Anne bir uzaklaşın lütfen." İkiletmediler, uzaklaştılar. "Güzelim bak duyuyor musun beni? Tugay ölmedi."
"Öldü... Gördüm."
"Ece..."
Duyduğum sesle ağlamalarım daha da şiddetlendi. Fatih öfkeyle "Yaklaşma!" diye bağırdı. "Senin layık olduğun yer orası... Kapının önü."
"Fatih..."
"Hastaneye gidelim mi güzelim? Hım? Bak böyle yaparsan çileğimiz daha çok üzülür."
Başımı istemeye istemeye yana çevirdiğimde o korktuğum, en son kana bulanmış olarak gördüğüm yüzü önümdeydi. Dış kapının önüne ona göre minicik bir tabure bırakmışlardı ve kolunu omzuna kadar sıvamıştı. Ellerinde eldiven vardı.
"Üstüne atladığımda kolunu vurdu." dedi Fatih beni kucağına çekerken. "Merak etme kolunu uyuşturacak hiçbir şey vermedim. Canlı canlı çıkarsın kurşunu."
Acır mı sanıyordu? Gerçekten Tugay'ın canı acır mı sanıyorlardı?
O kurşunu canlı canlı kalbinden çıkarırdı da sesi çıkmazdı. Ah, demezdi.
Bir zamanlar canım dediği kişinin canını alırken bile üzülmemişti, iki damla kan mı mahvedecekti?
"Hiçbir şey söylemedin." dedi. "Ece kendimi affetmeyeceğim..." Bakışları karnıma düştüğünde hızla karnımı sarıp görmesine engel oldum ama biliyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)
RomanceBirbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin her seferinde kırılan kalbi sonucunda bu iki genci uzun bir ayrılık karşılamıştır. Yarı textingtir. Bölümler kısadır. Zaman geçirebileceğini...