🌅
"Masada konuşabileceğimiz bir konu değil." Her şeye rağmen sakin olmaya çalıştım. Masada, oğlumun yanında onunla tartışmaya dahi girmeyecektim. "Kahvaltıdan sonra bahçeye çıkarız."
Ağzını açtı ama bir şey söylemeden geri kapattı. Parmaklarımın arasında duran çatalı tabağımın kenarına bırakıp zorlukla yutkundum. Daha yeni gelmişti, niye böyle bir istekte bulunuyordu ki?
Aslında çok nornaldi. Oğluyla vakit geçirmek istemesi, onu evine götürmek istemesi o kadar normaldi ki onu bunlardan mahrum etmek benim de canımı yakıyordu. Normal isteklerin bile boynunu bükmüştü Tugay. Asla güvenim yoktu. Dönüp de oğlumu bulamama ihtimalimi çok yüksek görüyordum.
"Nasıl gidiyor Cenker?" dedi Tugay konuyu değiştirerek. "Görüşmeyeli epey oluyor. Hâlâ Kocaeli'de misin? En son kendi kliniğini açtın diye biliyordum."
Biliyor muydu? Ne yani Cenker'in neler yaptığını araştırmış mıydı?
"Evet, hâlâ devam ediyorum ama buradaki büyük bir hastaneden teklif aldım. Değerlendirme aşamasındayım." Bakışları bana döndü ve gülümsedi. Farkında olmadan ben de karşılık verdim. "Ece'yle de konuşmak için geldim aslında buraya... Biraz uzun bir süre ayrı kaldık, fikirlerini almak-"
"Ece seni geride bırakmıştı yalnız... Hani tercih edilmemiştin."
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Gözlerim kocaman bir şekilde açılırken aylardır ilk defa öfkeyle "Tugay!" diye seslendim.
"Emin misin beni tercih etmediğine?"
Benim yüzümdeki dehşet ifade Cenker'in sözleriyle Tugay'a yansıdı. Masanın üstündeki eli yumruk oldu. Eklem kısımları bembeyaz kesildi. Cenker ise onun aksine çok sakindi. Zaten hep öyle olmamış mıydı?
Tugay her kıskançlık krizinin ardından delirirken Cenker sadece "Onun nasıl algıladığı değil, senin nasıl hissettiğin önemli benim için..." der, umursamazdı.
"Bittiyse atışmanız masayı toplayalım... Tugay sen Ediz'le ilgilenebilirsin... Zaten zaman kısıtlı."
"Olur..."
Cenker'le birlikte kahvaltılıkları mutfağa götürdük. Hava bugün biraz ılık olduğu için üstümde beyaz düz bir elbise vardı. Beyazı seviyordum. Saçlarıma çok yakışıyordu bence. Koyu renkler biraz değişik duruyordu. Belki de bana öyle geliyordu, bilmiyorum.
"Köpek gibi kıskanıyor." dedi Cenker kirlileri bulaşık makinesine yerleştirirken. "Kendisini tutmayı öğrenmiş fakat o gözler aynı... Aynı nefretle bakıyor yüzüme."
"Siktir et..." Omuzlarımı kaldırıp indirdim umursamazca. Kavradığı bardağı elinden alırken parmaklarımız birbirine geçti. "Sen içeri git." dedim az önceki dalgınlığıma içten içe söverken. Yalnız kalmamaları gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)
RomanceBirbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin her seferinde kırılan kalbi sonucunda bu iki genci uzun bir ayrılık karşılamıştır. Yarı textingtir. Bölümler kısadır. Zaman geçirebileceğini...