🌅
"Bırak şu telefonu artık... Rahat olsana."
Ekranda olan bakışlarımı titrek bir şekilde Utku'ya doğru kaldırdım. İçimdeki tereddüt, korku durmuyordu. Cenker yarım saat kadar önce aramış, iyi olduklarını söylemişti ama yine de kendimi bu paranoyaklıktan alıkoyamıyordum.
"Ece, yemeğini de yemedin. Hadi atıştır bir şeyler..." Önümdeki tabakta duran kocaman et, bir anda iştahımı kabarttı.
"Tugay babası ama yine de ilk defa yalnız kalıyorlar." dedim halimi anlaması için. "Ben de ilk defa ayrı kalıyorum sayılabilir. Tugay'la da çok iyi(!) anlaştığımızı bilirsin." İmalı sesimle erkeksi bir kahkaha atıp sarı saçlarını elleriyle geriye doğru taradı.
"Yine de oğluna kötü davranacak biri değil Ece... Ayrıca yanlarında Cenker ve Fatih'in olduğunu söyledin... Ne yapabilir ki?"
"İşte sorun da bu..." Büyükçe kestiğim et parçasını dilimin üstüne koyup çiğnemeye başladım. Aldığım lezzetle dudaklarımı beğeniyle büktüm. "Karşındaki kişinin zekası üst düzeylerde ise, senin aldığın tedbir, kendine doğrulttuğun silah olabilir Utku..."
"Seni anlamaya çalışıyorum aslında ama sanırım erkek aklı... Bir noktada tıkanıyorum." dediğinde sadece gülümsedim.
"Neyse, bu konuyu kapatalım... Biraz da senden konuşalım... Sanırım bu sefer Fransa'ya gidiyormuşsun?"
Ben o evden ayrıldıktan sonra ne kadar işlerim ters gittiyse Utku'nun da o kadar iyi gitmişti. Yine bir sergi açmaya hazırlanmaları bir tarafa dursun çizdiği resimler, verdiği eğitimler büyük ilgi görüyordu.
"Düşünme aşamasındayım." İçkisinden bir yudum aldı. "Daha tam karar veremedim."
"Bu fırsatları kaçırmamalısın. Bizim mesleği biliyorsun, parayı bol bulacağın bir nokta değil... Kendini geliştireceksin ki ilerleyebilesin."
"Peki sen?" dedi büyük bir ilgiyle.
"Ben?"
"Sen ne yapacaksın Ece? Hep ayrı mı kalacaksın boyalarından, kaleminden, zihninden? Nefret mi edeceksin?"
"Nefret etmiyorum." dedim güç bela yutkunarak. Dudaklarım, ellerim titredi. Çatal parmaklarımın arasından masaya geri düştü.
"Çizmiyorsun Ece... Ben seni ilk tanıdığımda," Masanın üstündeki mendili alıp havaya kaldırdı. Boştaki eliyle de cebinden tükenmez kalem çıkarttı. "bu mendile bile çizerdin. Bulduğun her boşluğa, dağa taşa... Kendini öyle gösterirdin, duygularını öyle anlatırdın."
Elimi havada gelişigüzel bir şekilde salladım. "En büyük sanatımı büyütüyorum. Ediz benim en güzel varlığım... Onu öyle güzel, temiz yetiştirmek istiyorum ki o da bir sanat olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)
RomansaBirbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin her seferinde kırılan kalbi sonucunda bu iki genci uzun bir ayrılık karşılamıştır. Yarı textingtir. Bölümler kısadır. Zaman geçirebileceğini...