🌅Tugay'ı evde bıraktığım gibi bahçeye çıktım. Hava öyle güzel ısınmıştı ki hafif bir ılık rüzgar esiyordu sadece. Bahçedeki çiçekler pırıl pırıl parlıyor, birkaç kelebek de uçuşuyordu.
Yorgun yüzümü gizleme gereği düşünmeden kalabalık olan masaya doğru ilerledim. Ailem dışında tanımadığım insanlar vardı. Takım elbiseleri olduğu belli olsa da kim olduklarını göremedim.
Elimi pijamamın şort kısmına sürtüp Fatih'in kucağında tuttuğu oğluma diktim gözlerimi.
Bu çocuk daha yeni doğmuştu, sürekli böyle elden ele dolaştırılacak oyuncak değildi.
"Ver oğlumu." dedim öfkeli bir sesle Fatih'e. "Beni niye uyandırmıyorsunuz siz?"
"Annecik geldi küçük adam." dedi Fatih oğlumun boynundan derin bir nefes çekerek. "Yine öfkeli."
Küçücük bedeni kollarıma aldığımda dilini dışarı çıkarıp emmeye çalışır gibi dudaklarını büzdü. Açtı sanırım...
"Elif abla!" diye seslendim çalışan kadına bakarak. Sevimli bir gülümsemeyle bana döndü. "Benim kahvaltımı odama çıkar, bebek odasından da birkaç kıyafet getir lütfen."
"Tamam Ece hanım."
"Ece karnını burada doyursaydın anneciğim." diyen anneme çevirdim yeşil gözlerimi. İçimde yükselen öfkeli, endişeli büyük bir duygu yığını vardı. "Hem misafirlerimize..."
"Hoş geldiniz." dedim masanın etrafını saran erkek grubuna hitaben. Hepsi takım elbiseli, resmi görünüyorlardı. Diğerlerinden daha yetkili olan en baştaki kişi olmalı ki "Hoş bulduk Ece hanım." diye yanıtladı beni.
"Tugay abinin karısı mıymış bu?" dedi biri yanındaki adama. Fısıltılı bir sesle konuştuğunu düşünüyordu ama kesinlikle öyle değildi. "Oğlum kardeşi falan olmasın... Ne demek karısı?"
"Oğuz!" dedi öfkeyle az önce beni yanıtlayan adam. "Ağzını topla." İsminin Oğuz olduğunu öğrendiğim çocuk yerine sindi. "Sizinle konuşmak için buraya geldim Ece hanım."
"Ne konuda?"
"Tugay..."
"Benimle konuşabileceğiniz hiçbir şey yok!" dedim bir iki adım atıp adama yaklaşarak. Tugay'dan hallice geniş bir vücudu vardı ve masaya sığamıyor gibiydi. "Askerinizi alın gidin lütfen!"
Ağzını açıp bir şeyler daha diyeceği sırada yutkunup arkamı döndüm. Oğlumla beraber eve girip merdivenlere yöneldim. Tugay'ın uzandığı koltuktan harekete geçtiğini görsem de durmadım. Kendimi odama atıp oğlumu emzirmeye başladım. Öyle çok acıkmıştı ki yaklaşık yarım saat kadar yatakta öylece durmuştuk. O emmiş, ben de bitirmesini beklemiştim. Hatta birkaç defa uyur gibi olmuş, onu kendimden ayıracağım sırada kendine gelmiş ve tekrar açlıkla emmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)
RomanceBirbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin her seferinde kırılan kalbi sonucunda bu iki genci uzun bir ayrılık karşılamıştır. Yarı textingtir. Bölümler kısadır. Zaman geçirebileceğini...