Shane ve Rick grupta kaybettikleri insanları gömmek için mezar kazıyorlardı. İkili arasında gergin bir hava vardı ve bu Rick'in sinirlerine dokunmaya başlamıştı. Shane'nin adama bir şey söylemek istediği ve sinirli olduğu çok belliydi. Bu kadar fazla kişinin ölmesinin onun suçu olduğunu düşünüyordu. Rick durup Shane'e döndü. "Söyle hadi." Shane yaptığı işi kenara bırakarak elindeki küreği yere saplayarak ona yaslandı. "Bak.... gitmek yerine keşke burada kalsaydın yanında insan gücümüzün yarısını götürmeseydin, belki de o zaman... kaybımız bu kadar büyük olmazdı." dedi ve küreği bir daha yerinden çıkarıp, aynı şekilde yere sapladı. Adama sinirliydi, ancak, ona bağırıp çağırmak, aralarını bozmak istemiyordu. Sonuç olarak en iyi arkadaşıydı. Birlikte büyüdüğü arkadaşıydı. Rick "Gidip o silahları getirmeseydik, bence kaybımız daha fazla olurdu. Belki de, tüm kampı kaybederdik." diye adamın üzerine bağırdı. Shane pes ettiğini belli edecek bir şekilde yere bakarak kazmaya devam etti. Kısa bir sessizliğin ardından Daryl, grup üyelerinin cesetlerini kamyonetinin arkasında getirmişti. Arabayı kenarda durdurup ikilinin yanına gelerek "Bu cesetleri yakmalıyız diyorum. Hâlâ! Öyle konuşmuştuk değil mi? Hepsini yakacaktık. Planımız bu değil miydi?" Shane, adama bakmadan "Başta öyleydi." dedi. Diğer grup üyeleri yavaş yavaş mezarların kazıldığı yere geliyorlardı. Daryl onu aldırmayan adamları ve grup üyelerini göz ardı ederek "Çinli adam duygusallaşıyor, böyle olmaz diyor, biz de onun sözlerine mi uyuyoruz? Buradaki insanlar yetkilinin kim olduğunu ve kuralları öğrenmeli." Rick ukala adama sinirlenmeden duramıyordu. Tek düşündüğü kendisiydi ve başına buyruk davranıyordu. Onu bu kampa bağlı tutan bir şey kalmamıştı. Neden gitmiyordu, diye düşündü. Kararlı bir sesle "Ortada bir kural yok." dedi. Lori "Bence bu bir sorun. Eskiye dair bir şeye tutunacak zamanımız olmadı. Yas tutacak zamanımız da. Ölülerimizi gömmemiz gerekiyor. İnsanlar böyle yapar." dediğinde Luna "Bu söylediğinin onun söyledikleriyle ne alakası var?" diye sordu. Lori kıza sinir olarak kenara geçtiğinde Luna "Kimi yakıp, kimi gömdüğümüz, seni ilgilendirmiyor Daryl. Hoşuna gitmiyorsa kampı terk edebilirsin. Seni durduracak biri yok. Seni bu kampa bağlayan hiç kimse veya bir şey yok!" dedi.
Jim kampta karavanın içinde uzanmıştı. Ancak, durumu iyi değildi. Kendi kendine sayıklıyor ve halüsinasyonlar görüyordu. Ateşi zaten yukarıydı ve ter içinde kalmıştı. Eliyle gözlerini ovuşturarak etrafına bakındı. Kafasını arkaya yaslayarak gözlerini kapatıp kendini toparlamaya çalıştı. Pek işe yaradığı söylenemezdi. "Hayır... hayır olamaz." diye sayıklamaya devam ettiği sırada Newt karavana sessizce girdi. Yerinde debelenen adamı gördüğünde "İyi misin?" diye sordu. Ancak adam onu duymamış gibiydi. "Efendim. Bir şeye ihtiyacınız var mı?" diye sorduğunda yine cevap alamadı. Adamın sayıklamaları ve hareketleri arttığında çocuk hızla karavandan çıktı. "Artemis!" diye bağırarak motoruyla ilgilenen kadının yanına koştu. Artemis çocuğun böyle bağırmasıyla bir şey olduğunu düşünüp elini silahına attı. Çocuk "Karavandaki adam. İyi değil. Bir şeyler yapmalısın." dediğinde kadın hızlı adımlarla karavana doğru ilerledi. "Jim?" diyerek içeri girdiğinde adam korkuyle geri atıldı. "Sakin ol... sakin ol. Ağrı kesici ister misin? Yada su?" diye sordu. Adam kafasını sallayarak "İkiside." dediğinde Artemis etrafı aramaya başladı. Sonunda dolaplardan birinde ilaçları gördüğünde aralarından ağrı kesici aramaya başladı.
Jim kadının ona uzattığı ağrı kesiciyi içip bir şişe suyun hepsini bitirdi. "İyi olacaksın demek isterdim---" diye kadın söze girdiğinde "Yapma. İkimiz de sonumun ne olduğunu biliyoruz." diye onun sözünü kesti. Araya sessizlik çöktü. Tek ses adamın derin nefesleriydi. Kadın ayaklarına bakarak içinde hissettiği huzursuzlukla savaşmaya çalıştı. Asker arkadaşlarıyla savaştığı zamanlar da yakınlarından birini kaybettiğinde her zaman duygusallaşıyordu. Onları terk etmek istemiyordu. Son nefeslerine kadar yanlarında duruyordu. Babası her zaman bunun için onu cezalandırırdı. Böyle duygusal olmanın her zaman onu hedefinden saptıracağını söylerdi. Geçmişe bağlı kalmakla hiçbir yere varamazsın. O ibne, kardeşin gibi olursan, onun gibi kendini sokakta bulursun. Benim gibi olacaksın, diyerek kadını sanki duygusuz acımasız bir makineye çevirmek istiyordu. Adamın kendisi karısı öldüğünde cenazesine bile gelmemişti. O kadar umursamaz biriydi. "Elimizden bir şey gelseydi sana yardım ederdim Jim." diye kadın konuştuğunda Jim acıyla gülümseyerek "Teşekkür ederim. Bana yardım etmek istiyorsan, diğerleri gelene kadar, beni lütfen yalnız bırakmamaya çalış, çünkü, halüsinasyonlar görmeye başlıyorum ve bu hissettiğim acıdan bile, rahatsız edici." dediğinde kadın küçük tabureyi alarak adamın yanında oturdu. Artemis kendi kendine "Zayıflık..." diye mırıldandığında adam "Zayıflık olan ne?" diye sordu. Artemis "Babam benim komutanımdı. Her ekip arkadaşım öldüğünde yas tutardım ve son nefeslerine kadar yanlarında durardım. Ancak o bunun ve diğerlerine acımanın, yardım etmenin ve duygusal olmanın zayıflık olduğunu, seni hedefinden saptıracağını söylerdi. Şu anda ne demek istediğini anlıyorum sanki. Kardeşimi hâlâ bulamadım. Neden Atlanta da yakalandım? Çünkü, Daryl'a acıyıp ona yardım etmek istedim. Çünkü acısını anlıyordum. Rick'i kurtardım. Neden mi? Onun orada ölüler tarafından canlı canlı yenilmesini istemedim." etrafına bakınıp Newt'un yakınında olup olmadığına göz attı. "Şu çocuğa acıdığım için yanıma aldım---" Jim kadının sözlerini keserek "Ne dediğini kendin duyuyor musun? Birine yardım etmenin, birisini korumanın--- nesi zayıflıktır? Baban, iyi askerin o saydığın kişiklte bir adam olduğunu mu sanıyor? Askerler cephede halkını korumak için.... savaşmaz mı? Orada savaştıkları sırada yanında olan ekip arkadaşın öldüğünde tabii ki üzülüp yas tutacaksın. Zor durumda olduklarında tabii ki onlara yardım edeceksin. Birlikte savaşıyorsunuz sonuçta. Öyle düşünüyorsa nasıl o adam bir komutan oldu?" diye zorla da olsa konuştu. Kadın adamın dediklerini düşündü "Biliyorum. Ancak--" söz bulamadığında susarak "Haklısın ancak--" Jim kadının omzuna elini koyup "O çocuk sana minnettar. Daryl'ı bilmiyorum ancak, Rick, o adam sana minnettar ve saygı duyuyor. Lori ve Carl kesinlikle sana minnettar. Glenn ve Luna... grupta yaptıklarını bilen herkes sana minnettar. Böyle bir dünyada yalnız kalmak bence hiç iyi bir fikir değil. Arkanı koruyacak insanlardan ne zarar görebilirsin?" diye sordu. "Arkamı koruyacaklarını nereden bileceğim. Her an bir birlerinin kafalarını koparacak bir gruplayım. Shane'nin, Rick'e garip bakışları. Daryl'ın kendisi ve diğer insanlar. Bu grup dağılıyor." diye açıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✿ Two Broken Souls ✿ || The Walking Dead
FantasíaDünya yok olduğunda, bu büyük bir patlamayla yada etrafa güçlü bir yokedici işığın yayılmasıyla olmadı. Hiç kimse anlayamadan yavaşa yavaş ortaya çıktı. Bir mum ya da benzer bir şey gibi. Tabiki de, hiç kimse buna hazır değildi. Hiç kimse etrafda in...