Bazen o anlar vardır, hayatta kalamayacağını düşündüğün anlar. Ancak birde bakmışsın ki, hayattasın.
-David Levithan-
♤♤♤
Newt karşılarında Atlanta'nın manzarasını gördüğünde uykulu bir sesle "Oraya vardığımızda dinlene bilecek miyiz?" diye sordu ancak Artemis sesinde eminsizlikle "Emin değilim Newt. Şehirde bir sürü ölü var. Belki uyuman için bir yer bulurum. Ancak söz veremeyeceğim." dediğinde kadın çocuğun kafasının daha doğrusu tüm bedeninin tamamen üzerine yığıldığını hissetti. Üç gündü dinlenmeden Atlanta'ya varmaya çalışıyordu. Yeterli benzin aldığı için durmadan ilerliyordu ve kendisi hiç yorgun değildi. Ancak yanındaki çocuğu unutmuştu. Daha doğrusu onun da yorulmayacağını sanmıştı çünkü küçükken böyle yol gitmek diğer antrenmanlarının arasında onun için dinlenme gibiydi. Çocuğun bedenine sardığı kollarının gevşediğini hissettiğinde yavaşça motorunu durdurdu. "Newt gel önümde otur. Düşersen kötü yaralana bilirsin." dedi ve yarı uykulu olan çocuğu az kalsın tek eliyle önüne oturttu. Çocuğun ne kadar küçük ve sıska olduğunu daha yeni farketmişti. Kendisi bu yaştayken yaşıtlarından fazla uzun ve cüsseliydi.
Çocuğun halada düşeceğinden endişelenip çantasından kalın bir ip çıkardı ve ipi çocuğun beline sararak kendi beline bağladı. "Tamamdır. Canın yanıyor mu?" diye sorduğunda çocuk halsizce kafasını hayır anlamında salladı. "Oraya varana kadar dinlenirsen kendine bir azda olsa gelirsin. Hadi uyu." dedi ve yine yola koyuldu.
~*~*~
Şehre yaklaşıyorlardı. Şimdiden etrafta bir sürü ölü vardı. Artemis şehrin içini düşünmek bile istemiyordu. Kadın bir anlığına bu fikrinin kötü olduğunu düşündü. Yalnız başına olsaydı kolayca aralarından sıza bilirdi ancak şu anda yanında küçük bir çocuk vardı. "Newt. Newt uyan! Hadi." dediğinde çocuk yavaşça uyandı. "Kendine gelmeye çalış. Etrafta bir sürü ölü var." dediğinde Newt korku dolu gözlerle etrafına baktı. "Gitmesek olmaz mı?" diye sorduğunda "Kardeşim içerlerde bir yerde olmalı. Onu bulmalıyım. Ölü ya da diri." dedi. Newt bu sefer sustu. Korkuyla geri yaslanarak Artemis'e dahada sindi. Bunu gören Artemis şehre girmek istemedi ancak sonra kardeşini hatırlayarak devam etti.
Motorunu bir tane binanın arkasına park ederek "Yürüye bilecek misin?" diye çocuğa sordu. Çocuk yorgun sesiyle "Bilmiyorum." dedi ve derin bir nefes verdi. İpi etraflarından açarak motordan indi. "Hiç olmazsa sırtıma çıkıp orada durabilir misin? İple seni bağlardım ancak o zaman rahat hareket edemeyip ölümümüze neden olan bir yanlış yapabilirim. Hem de bana bir şey olursa kaçabilesin diye bana bağlı olmaman daha mantıklı." dediğinde çocuk kafasını salladı. Hazel küçük silahını alarak çekmesinin içine sıkıştırdı. Diğerine de bir tane avcı bıçağı sıkıştırdı. İki tane silahını alarak sessizleştirici taktı ve kemerine sıkıştırdı. Çantasından saldırı tüfeğini de alarak ipinden sırtına taktı. Ancak çocuk rahat etsin diye saldırı tüfeğini döndürerek hafif önüne getirdi. "Dinlene, dinlene gidebiliriz." dedi ve küçük atma bıçaklarından çıkararak dört tanesini ceketini içinde sakladı. Newt durmadan korku içinde etrafına bakınıyordu. Artemis çocuğun yüzünü tek eliyle tutarak kendine bakmasını sağladı. "Seni koruyacağım. Korkmana gerek yok." dedi ve çantasından bir el bombası çıkararak "Eğer sıkıştığımı hissedersem senin kaçmanı sağlayacağım. Sen de olabildiğin kadar uzağa koş ve bu küçük çıkıntıyı kafasından çıkararak hızla bombayı fırlat ardından da zaman kaybetmeden hızla saklanıp kulaklarını sıkıca kapa. Böylece ölüler o tarafa doğru ilerleyecek. Üzerlerine atarsak bir kısmı ölecek ama daha fazlası üzerimize gelecek. O yüzden onları çekmek daha iyi olur. Anladın mı?" diye sorduğunda Newt "Bunu yapabileceğime gerçekten inanıyor musun?" diye sordu. Artemis çocukla göz hizasına gelerek "Ben değil. Buna sen inan. Kardeşimin nerede olduğunu bilmiyorum. O yüzden arayış bir az uzun süre bilir." diyerek arkasını döndü ve hafifçe eğildi. Çocuk hızla kadının sırtına çıkarak el bombasını dikkatlice yolda buldukları küçük çantaya attı. Böyle durumlar için Artemis bu çantayı ona getirmişti. Kendi çantası motordaydı ve çok büyüktü. Bu çantanın içinde iki tane bıçak, su, bir tane silah ve el feneri vardı. Şimdide bunların arasına el bombası da eklenmişti. Artemis "Paniklemene gerek yok hareket ettiğinde de patlamaz. Ama fazla zorlama." dedi ve telsizini de alarak ara sokaktan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✿ Two Broken Souls ✿ || The Walking Dead
FantasíaDünya yok olduğunda, bu büyük bir patlamayla yada etrafa güçlü bir yokedici işığın yayılmasıyla olmadı. Hiç kimse anlayamadan yavaşa yavaş ortaya çıktı. Bir mum ya da benzer bir şey gibi. Tabiki de, hiç kimse buna hazır değildi. Hiç kimse etrafda in...