A Great Big World & Chiristina Aguilera-Say Something. Şarkıyla dinleyin. Daha güzel oluyor...
*********************
Hareketsizce Alex’e bakıyordum. Ölebilir miyim? Kafamı sağa sola sallayarak kendimi yatağa bıraktım. Sıkıntıyla bir nefes aldım. Kapı çalınca başımı oraya çevirdim. Jonh başını uzatmış masumca bize bakıyordu. Gülümsedim.
“Gelsene.”deyince gülümsedi ve kapıyı kapatıp yatağa oturdu.
“İyi misin?”diye sordu.
“Ben iyiyim. Ona sor.”deyip işaret parmağımla Alex’i gösterdim.
Başını Alex’e çevirince, Alex gözlerini kırpıştırıp;
“İyiyim. Ya sen başbelası?”deyip Jonh’un saçlarını karıştırdı.
Jonh dudaklarını buruşturup;
“Anladık ikinizde iyisiniz ama ben o anlamda sormadım ki.”dedi.
“Jonh…bak kötü bir şey olsa söyleyeceğim ilk kişisin. O yüzden…bir şeyim yok.”deyip oturdum.”Bak,sapa sağlamım.”deyip yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
“O zaman…gidiyorum. Size iyi geceler.”deyip kalktı.
“Sana da iyi geceler kardeşim.”deyip ellimi kaldırdım.
Kapıdan çıkarken yutkundum. Alex’e dönünce, gülümsemeye çalışıp konuştu.
“Bence gidip arkadaşlarınla konuş. Ne olacağını bilmiyoruz.”deyip gülümsedi ama buruk bir gülümsemeydi.
Başımı sallayıp, dudaklarımı birbirine bastırdım.”Tamam. O zaman ben kaçar.”deyip gülümsedim ve ayağa kalktım.
Birlikte aşağı indik. Annem koltukta uyuyordu. Derin bir nefes aldım ve koltuğun üzerindeki battaniyeyi gücümle üzerine örttüm. Kapıdan çıktık. Alex bana sarılınca bende ona sarıldım.
“Benim biricik şapşal kız kardeşim…seni çok seviyorum. Bunu sakın unutma.”deyip geri çekildi ve alnımı öptü.
Altın kolyemi çıkarıp ona verdim. “Bu sende kalsın. Seni çok seviyorum.”deyip geri birkaç adım attım ve ışınlanma büyüsünü kullanarak Stiles’ın evine geldim.
Aslında önüne. Alex bile öleceğimi biliyor. Ben nasıl mutlu oluyum? Derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım. Birkaç dakika sonra Lydia açtı. Beni görünce gözleri büyüdü ve sarılıp bağırdı.
“Sandyyy!”
“Lydia…beni boğuyosun.”dedim gülerek.
Geri çekilip konuşmaya başladı.”Gel içeri. Herkes burada. Vampirlerden Jeremy’de burada. Anlaşma yapıyoruz.”deyince gülümsedim.
İşte tam sırasıydı. İçeriye geçince herkesle selamlaştım. Jeremy’e gelince daha sıkı sarıldım. O da aynı şekilde belimdeki kollarını sıkılaştırdı.
“Jerry…seni çok özlüyeceğim.”dedim gözlerim dolarken.
Geri çekilip çatılmış kaşlarla bana baktı.”Niye elveda ediyormuşsun gibi hissediyorum?”deyince gözümden bir damla aşağı süzüldü.
“Çünkü yakında gidiyorum.”dedim.
“Nasıl?”dedi Scott.
Koltuklara oturunca konuştum. “Hastanede…biri odama girmiş ve kanıma vampir kanı enjekte etmiş.”deyince Jeremy konuştu.
“Ama doktor ve sizinkilerden başka kimse gelmedi.”
“Aynen. Zaten doktor bir tek senin yakınlarını içeri aldı. Jeremy’de yanında kaldı.”dedi Derek.
“Biliyorum ama…doktor yapmış.”deyip yutkundum. “Eğer lanet kalktıysa melez olacağım. Ama kalkmadıysa…”dedim ama gerisini getiremedim ve başımı eğdim.
“Sorun değil Sandy. Biz her şeyin üstesinden geldik. Bunun da üstesinden geliriz.”dedi Scott omzumu sıvazlayarak.
Yüzümde buruk bir gülümseme olurken konuştum. “Stiles nerede?”dedim.
“Eee, şey…”dedi Scott.
“Ney?”dedim kaşlarımı çatarak.
“Senin güçlerin sayesinde Deaton’un yanında. Güçlerini kontrol edemiyor.”dedi Lydia.
“Oraya gidebilir miyiz? Son kez Stiles’ı görmek istityorum.”dedim.
“Son kez olmayacak Sandy. Öyle konuşma.”dedi Kira gülümsemeye çalışarak.
“Hadi gidelim.”dedi Scott.
“Ben bir şey denemek istiyorum. El elle tutuşun ve çember olun.”dedim gülümseyerek.
“Umarım sonu iyi biter prenses.”dedi Jeremy gülerek.
“Merak etme. Şimdi gözlerinizi kapatın.”deyip büyünün sözlerini fısıldadım.
Gözlerimi açınca Deaton’un kliniğinin önündeydik. Gülümseyerek konuştum.
“Şimdi açabilirsiniz.”dedim.
Hepsi açınca şok içindeydiler. Gülümsedim ve kliniğin kapısına yürüdüm. Onlarda şoku atınca peşimden geldiler.
“Deaton!”diye bağırdım.
“Hey!Sandy…burada ne işin var?”dedi Stiles.
Onu biraz süzdüm. Sonuçta ölecektim ve onu…bir daha göremeyecektim. İlk aşkımı. Biraz düşününce ilklerimi hep onunla yaşadığımı fark ettim. Çok iyi bir ilişki olmasa da beni korumuştu ve kollamıştı. Üstelik insan olduğu zamanlarda bile. Gözlerim dolarken ona sarıldım.
“Sandy…n’oldu?”dedi geri çekilerek. Ağladığımı fark edince;
“Sandy. Niye ağlıyorsun? Yoksa kötü bir şey mi yaptın?”dedi kaşlarını çatarak.
“Keşke…ama-“derken Deaton kesti.
“Çocuklar. Burada ne işiniz var?”dedi şaşkınca.
“Bir konu var Deaton. Sandy’le ilgili.”deyince konuştum.
“Hastanede biri odama girmiş ve…kanıma vampir kanı enjekte etmiş.”dedim.
“Bu durumda lanet kalktı.”dedi Deaton.
“Hayır. Eğer kaktıysa melez olacağım.”dedim hemen.
“Kalktıysa da ne demek? Seni düşünmediler mi?”dedi Stiles.
“Hayır! Eğer lanet kalkmadıysa ölebirim!”dedim sinirle.
Stiles sarılınca göz yaşlarımı daha fazla tutamadım ve bıraktım. Ölecektim işte. Ne annem beni düşünmüştü ne de hiç olmamış babam. Bacaklarım titremeye başlamıştı bile. Daha fazla kendimi tutamadım ve yere çöktüm. Stiles bağırdı.
“Sandy! Kendini bırakma!”
“Sandy!”diye Scott başıma geldi.
“Herkese gerçekten çok teşekkür ederim…beni koruduğunuz ve ne olursa olsun bırakmadığınız için teşekkür ederim. Özellikle Stiles…ilklerim olduğun için teşekkür ederim. Seni severek öldüğüm için mutluyum.”dedim zorla.
“Sandy kendini bırakma. N’olur…sensiz yapamam. Seni seviyorum. Lütfen…”dedi sonlara doğru sesi kısılmıştı ve gözünden bir damla yaş düşmüştü.
“Seni seviyorum…”
Yazar'ın Notu
Cidden hikayemi okuyan herkese çok teşekkürler. 2.3K olmuşuz:) Çok teşekkürler. Büyük bir aradan sonra böyle başlamak bende istemezdim ama Sandy'i öldürmeyeceğim. Sadece çok büyük bir değişimle geri dönecek. Biraz değil baya bi kötüleşecek. Ama Teen Wolf dizisinden alıntı yapacağım. Belki hoşunuza gider veya gitmez. Bilmiyorum ama benim hoşuma gitti ve Sandy'i değiştirsem mi değiştirmesem mi diye büyük bir çelişkideyim. Eğer önerileriniz varsa yoruma yazın. İstekleriniz benim en değerlilerim. Şimdiden Teşk... <3 :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|BAŞLANGIÇ|•DÜZENLENİYOR•
De TodoBu bir başlangıçtı. Her şeyin başlangıcı. Savaşın başlangıcı. Yeni aşkların başlangıcı. Yeni arkadaşlıkların başlangıçları. Yeni her şeyin başlangıcı. Ve geri dönüş yok. Tek kurtuluş, ölüm.