28.Bölüm|Başlangıç|{Sezon Finali}

49 3 0
                                    

"Stiles!"dedim bağırarak.

Şaşkınca bana döndü. "Sandy?" Sonra koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. "Sanırım ikimizinde bir kaybolma sevdası var."deyince güldük.

"Seni özledim."diye fısıldadı kulağıma doğru.

"Bende seni."diye fısıldadım.

"Sandy! Ah, sonunda sürü tamamlandı!"diye sevecen bir şekilde bağırarak yanıma geldi Lydia.

"Merhaba..."dedim bizimkilere doğru.

"Hoşgeldin!"diye bağırarak yanıma geldi Kira.

"Hoşgeldin yeniden."dedi Scott.

"Özledim seni."dedim Scott'la sarılırken.

"Benden seni. Özlettin kendi."dedi gülerek.

"Nerelerdeydin?"diye sordu Liam gülümseyerek.

"Bir kaç işim vardı. Ama geldim."dedim gülümsemeye çalışırken.

Telefonuma mesaj gelince pantolonumun arka cebinden çıkardım. Nash'tendi.

'Çabuk eve gel. Bir sorun var ve yanlız ol. Lütfen.'

Boğazımı temizleyip konuştum. "Şey... Benim bir işim var. Annem çağırıyor. John biraz hastalanmış."

"Sorun değil sonra konuşuruz. Bay bay."dedi Scott elini omzuma koyup sıvazladı.

"Görüşürüz."dedim ve hızlıca Stiles'a sarılıp eve doğru ilerlemeye başladım.

Eve gelince lambaların kapalı olduğunu fark ettim. Kapıyı açınca, küçük mumların havada uçtuğunu gördüm ve yerlerde komfeti parçaları vardı. Karanlığın içinden Nash çıktı.

"Doğum günün kutlu olsun, prenses."

Şaşkınca ona bakarken bugünün tarihi aklıma geldi. Şubat'ın 29'u. 4 yıldır kutlamıyordum ve bu... harikaydı!

"B-ben... b-ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok teşekkür ederim!"dedim ona sarılırken.

"Önemli değil. Kötülüğümün içindeki tek iyiliksin. Bu yüzden böyle bir şey düşündüm. Umarım beğenmişsindir." dedi gülümseyerek.

"Nash! Ah, Tanrım! İnanamıyorum! Ben bile unutmuştum. Nereden biliyorsun?"dedim şaşkınca. Elim ayağım birbirine dolanmıştı! Hala inanamıyordum!

"Ben bilirim, güzelim. 17. yaşın kutlu olsun." Önümde reverans yaptı. "Bu dansı bana lütf eder misiniz, genç bayan?"

"Tabii ki de, ihtiyar beyfendi."dedim elimi uzatıp kıkırdayarak.

"İhtiyar, ha? Bakalım dans ederken aynı şeyi söyleyebilecek misiniz?"dedi beni belimden kavrayıp kendine çekerken.

Beni hızlı hareketlerle döndürüp, yatırıyordu. Her yakınlaştığımız da o deniz kokusu beni baştan çıkarıyordu. En son beni koluna yatırdığında, ikimiz de nefes nefeseyidik ve gülümsüyorduk.

Gözleri, nefes alıp vermek için açılan dufaklarıma kaymıştı. Ani bir refleksle beni kaldırdı ve konuştu.

"Hediye zamanı."dedi kendini toparlamaya çalışırken.

"Ah, doğum günümü kutlaman bile bir hediye benim için." dedim gülümseyerek.

"Daha pasta var, güzelim."dedikten sonra etraf bir anda karardı ve yerde, ortada bir hediye paketinin etrafında yanan mumları gördüm.

Oraya ilerlerken, Nash'in sesini duyuyordum ama onu görmügordum. "Belki de haklısındır. Vücudum gençtir. İçim yaşlıdır. Aslında zaten 221 yaşındayım." Kıkırdadım. "Neyse, konumuz bu değil. Bugün ikimiz için. Bende bugün doğdum ama ben 10 yaşımdan beri doğum günü kutlaması yapmıyorum. Bari bu gün bir değişiklik olsun dedim. Sonuçta ikimiz de aynı gün doğmuşuz. Hediye olarak sana kalmış. Ben sana o kolyeyi vermek istedim. Umarım her taktığında beni hatırlarsın."

|BAŞLANGIÇ|•DÜZENLENİYOR•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin