3.Bölüm |Başlangıç|

223 9 0
                                    

Eve doğru deli gibi sürüyordum. Sokak lambalarının ışığı hızlı hızlı yüzüme vuruyordu. Eğer birine çarparsam hiç şaşırmam diyordum ki eve vardım.

Kapıyı açıp içeri girdim annem koltukta uykuya dalmıştı, John ise odasında mışıl mışıl uyuyordu. Hemen odama çıktım ve  üstümü çıkartıp, annemin uyuduğu koltuğun başına geldim. Yavaşça omzundan dürterek,

"Anne, hadi kalk. Uyuya kalmışsın."dedim.

Bir şeyler mırıldanıp gözlerini açtı. "Hoş geldin, sonun da gelebildin."diyerek yüzüme bakmadan kalktı ve yavaş adımlarla merdivenlere yöneldi. "Eğer açsan, mutfakta yemek var. Ben çok yorgunum yatıyorum, iyi geceler."diyerek gözden kayboldu.

Yüzüme bakmamakta haklıydı. Ne ona eve geç geleceğimi haber vermiştim, ne de erken gelmiştim. Saat çoktan gece yarısı olmuştu.

Kendimi asık bir suratla koltuğa bıraktım. Gözlerim salonu tararken, karnımın guruldamasıyla, gözlerim büyüdü.

Bugün çok yorucuydu, acayip derece de ve okulda öğle yemeğinde yediklerimle duruyordum. Hızlıca koltuktan kalkıp mutfağa ilerledim.

Masanın üzerine ekmek ve bir kaç atıştıracak şey bırakırken, bugün yaşadıklarımı düşündüm. Ellerimi kaldırıp bakarken sesli bir şekilde yutkundum.

Tuhaf. Hemde çok tuhaf.

*****

Bip! Bip! BİP! BİP!

"Ah… şu alarmdan nefret ediyorum!" diyerek çalar saatte yumruk atıp kırdım. Gözlerim büyüyerek yatakta toparlanırken çalar saate bir kez daha baktım. Olamaz. Olamaz! Annem beni parçalayacak.

"Kızım...o ses neydi? Çabuk kalkıp üstünü giy!"dediğini duydum nerdeyse otuz saniye sonra. Tuttuğum nefesi geri verirken, rahatlamıştım.

Kalkıp duş aldım,üstümü giyindim. 'Şort mu,etek mi?"'diye düşünerek şort ve üstüne salaş bir bluz giydim. Ayakkabı dolabımda göz gezdirirken aklım deri ceketimde kaldı. Hemen salaş bluzu çıkarıp askılı giydim. Deri bordo ceketimin altına askılı beyaz tişört giyip ,deri siyah dolgu topuklu ayakkabılarımı giyip aşağıya masaya indim. Annem bana şaşırmış gibi bakıyordu. Ne oldu gibisinden bakış attım.

"Hiç sadece mükemmel gözüküyorsun da."dedi yüzündeki buruk gülümsemeyle.

"Hım... aaa... şey. Anne sana bir şey diyeceğim." dedim gözlerimi kaçırarak ve boğazımı temizledim.

"Evet ne söyleyeceksen çabuk söyle yok-" Bippppp! Bibipppp!

"Araba kornası mı bu?"dedi annem kaşlarını çatıp, mutfak camından dışarıya bakmaya çalışırkeb. Bende hemen camdan dışarıya baktım. 'Ne? Stiles'ın arabası mı bu?'dedim içimden. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken, anneme öpücük verip dışarıya çıktım. Yoksa Stiles kornaya basıp duracaktı.

Siyah sırt çantamı tek koluma asıp dışarıya hızlıca çıktım. Mavi, şirin Jeep'ine bindiğimde dudaklarıma minik bir buse kondurdu.

"Hey. Ne yapıyosun?"dedim şaşırmış bakışlarımla.

"Hiç. Sadece sevgilimi evinden alıyorum. Çünkü bana borçlu bir öpücüğü var."dedi ve gülerek beni öptü. Ah, çok güzel öpüşüyor acaba bende onun kadar iyi öpüşüyor muyum? Diye düşünüyordum ki düşüncelerimi bozdu,

"Eee 'Süper Girl' kızımız nasıl bakalım?"dedi alaycı ses tonuyla.

"Eh işte. Dünyayı sevgilisinden öpücük aldıktan sonra okula giderek yok edecek. Peki bu durumu nasıl kaldıra biliyorsun?"dedim şaşırarak.

"Eeee....mmm...ııı..şey aslında ben daha önce bu tür durumlarla karşılaştım."dedi ağzında geveleyerek.

"Ne? Nasıl? Kim? Benim gibi biri daha mı var?"dedim heyecanla.

"Hayır sadece. Aslında... Benim kurt adam arkadaşım var."dedi ve her şeyi bana anlattı.

Nasıl başladığını falan filan. Scott, en yakın arkadaşı, dün gücümü kullandığım, yerde acı içinde kıvrandırdığım Derek'in amcası Peter Hale tarafından ısırılmış. Lydia bir ölüm perisiymiş. O da Peter onu geri dönmek için kullandığında güçlerini ortaya çıkmış. Kira bir kutsineymiş, tilki gibi bir şey ve Samuray kılıcı kullanıyor. Acayip harika. Malia bir çöl kurdunun kızıymış. Stiles ve Scott onu kurtarmış. Liam ise Scott'ın Betasıymış. Scott onu kurtarmış. Vay be ne hikaye ama değil mi?

Okul çıkışında, dün bayıldığım da Stiles'ın beni getirdiği yere gelmiştik. O adam veterinermiş ve kurtadam veya fantastik güçleri olan insanlar hakkında bilgisi varmış. Herkes Deaton'a bakarken,

"Deaton onun ne olduğunu biliyor musun?"dedi Stiles dün ki siyahi adama.

Başını iki yana sallayarak, "Hayır. Ne olduğunu bilmiyorum. Ama neyse çok güçlü biri ve sanırım dayanak noktası sensin." dedi Stiles'ı işaret ederek ve başını yere eğdi.

"Ne?"dedik Stiles'la aynı anda. Şaşırmıştık. Hemde sadece biz değil, burada olan herkes.

"Evet Sandy, Stiles senin dayanak noktan. Bu dayanak dediğimiz şey aslında... Imm nasıl desem?"diyerek bakışlarını tavana çevirdi ve bir kaç saniye sonra bize dönerek, "Stiles senin içindeki gücü çıkardı."derin bir nefes alarak gözlerini bana çevirdi. "Her şey ir yana... Sen ona,o da sana bağlandı."dedi ve ekledi, "Yani... sanırım."

|BAŞLANGIÇ|•DÜZENLENİYOR•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin