22.Bölüm|Başlangıç|

86 4 0
                                    

Hastaneden çıkmıştım ve hepimiz Deaton'un kiliniğindeydik. Herkes derin düşüncelerdeydi. Koltuktan kalkıp Stiles'ın yanına gittim.

"Bakın, lanet kalktıysa vampir olabilirim. Tabii o kadın gerçek annemse."dedim son cümleyi kendi kendime söylemiştim. Herkes bana anlamayan gözlerle bakınca açıkladım. "Yani o kadın gerçek annemde olmayabilir. Açıkçası ben değil diye biliyorum. Çünkü en son babamın -gerçek- cenazesinde görmüştüm."dedim iç geçirerek.

"Şimdi."diye başladı Scott ve devam etti. "Kasabada vampirlerde var. Ve buraya yeni geldiler. Bize bir anlaşmadan bahsettiler."dedi derin bir nefes aldı. "Onlar insanlardan beslenmeyecekler. Bizde mutlu mesut yaşayıp gideceğiz."dedi omuz silkerek.

"Tamam. Kabul edelim. Sayıca azlar. Anlaşmayı bozarlarsa onları öldürürüz."dedi Derek bize bakmayarak.

"Tamam. Ben Jerry'le konuşup anlaşırım. O da diğer vampirlere söyler. Sonra bana söyler ve bende size."dedim el hareketleriyle anlatarak.

"Jeremy'e güveniyor musun?"dedi Stiles kaşlarını çatarak.

"Evet. Sonuçta arkadaşım ve yalan söylerse zaten anlarım."dedim omuz silkerek. "Neyse, ben gideyim."deyip kilinikten çıktım ve eve doğru yol aldım.

Of ya! Bu saçlar ne ya?! Kız beni emo yaptı resmen. Ama şimdi güzel gözüküyor. Neyse, hemen yolun üstündeki kuaföre girip saçlarımdaki renkleri gerçek rengine boyattım. Şimdi daha iyi oldu. Kuaförden çıkıp telefonu elime aldım ve Jerry'i aradım. Daha ilk çalışta açıldı.

'Hah, Sandy. Buluşmamız lazım. Neredesin? Hemen oraya geliyim.'dedi tek nefeste.

'Sakin ol Jerry. Sahildeki kafede buluşalım. Yarım saat ha."dedim gülerek.

'Tamam majesteleri. Başka emriniz var mı?'dedi gülerek.

'Hayır lordum. Şimdilik bay.'dedim gülerek.

'Tamam yarım saat sonra sahildeki cafede. Bay!'dedi gülerek ve telefonu kapattı.

Gülümseyip sahile yürümeye başladım. Ah, kafamda bir sürü soru var. 'Acaba melez mi olacağım? Melez olursam ne olur? Ben melez miyim? Stiles... O beni seviyor mu?' Ne diyorum ya? Saçma saçma şeyler. OFffff! Hey! Benim boynumda bir dövme vardı. Ne oldu ona? Neyse ya. Umarım melez olmam. Lütfen. Lütfen. LÜTFEN! Ben bunları düşünürken çoktan kafeye gelmiştim. Dışarıdaki masalardan birine oturup denizi izlemeye başladım. 5-10 dakkika sonra Jerry geldi ve gülümseyerek oturdu.

"Ee, naber?"dedi denize bakarak.

Omuz silkerek konuştum. "Bilmiyorum. Sen?"dedim gözlerimi denizden ayırıp Jerry'e bakarak.

"İdare eder."dedi elini yatay bir şekilde sallayarak.

Gülümseyip sordum. "Senin ne sorunun var?"dedim.

"Ne? Bir sorunum yok benim."dedi gözlerini kaçırarak.

"Hadi. Hadi."dedim omzuna vurarak.

"Off! Tamam."dedi. Sonra iç çekerek konuştu. "Bi kız var. Oldu mu?"dedi omuzlarını kaldırarak.

"Vay. Kardeşim aşık mı olmuş?"dedim omzunu sıvazlayarak. O ise bana bakmadan omuz silkmekle yetindi. "Pekiii, bu kız kim miş?"dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Cidden mi?"dedi kaşlarını kaldırarak.

"Hadi Jerry. Gizlimiz saklımız yok."dedim gülümseyerek.

"Tamam."dedi ve derin bir nefes alıp konuştu. "Malia."dedi. Ben gözlerimi pörtletince hemen bana dönüp konuştu. "Ama bunu ona söyleme. Ne olur."dedi tatlı bakışlarını göndererek.

En sonunda "Tamam."dedim ve devam ettim. "Ama. Bak, siz ikiniz ezeli düşmanlarsınız. Yani...bu...-"derken sözümü kesti.

"İmkansız. Değil mi?"dedi yüzü düşerken.

"Hayır."dedim masadaki elini tutarak. "Tuhaf."dedim gülümseyerek.

"Tuhaf mı?"dedi kaşlarını çatarak.

"Evet. Tuhaf. Vampirler kurtlardan nefret eder. Onun neyini seviyorsun?"dedim omuz silkerek.

"Neyini mi? Her şeyini. Gülüşünü, kızışını, bakışını. Her şeyini."dedi gülümseyerek.

"Gerçekten ona aşıksın."dedim gülümseyerek. Sonra elini bırakıp derin bir nefes aldım ve konuştum. "Anlaşmayı kabul ediyoruz."dedim arkama yaslanarak.

"Ne? Ha. Ha."dedi. Ah! Jeton yeni düştü. "Tamam. Ben bizimkilere söylerim."dedi.

"Tamam. O zaman."dedim ve ayağa kalktım. "Bay. Bay."dedim.

"Bay. Ben biraz daha kalacağım."defi gülümseyerek.

"Tamam."dedim ve eve yürümeye başladım.

Hava kararmıştı ve soğuktu. Biri omzuma dokununca irkilerek arkamı döndüm. Bu Alex'ti.

"Ne var?"dedim umursamaz bir şekilde.

"Sadece yolda yürüdüğünü gördüm ve biraz konuşalım dedim."dedi gülümseyerek.

"Cidden mi!?"diye bağırarak ona döndüm. "Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun?"dedim öfkeden kısılmış sesimle.

"Umursamaz mı? Hah, asıl sen beni ne sanıyorsun ya?! Duygusuz herifin teki mi?! Hayır ben öyle değilim. Sadece bir hata yaptım. Ve çok pişmanım."dedi ağlamaklı bir ses tonuyla.

"Alex."dedim bıkmış bir şekilde. "Bak, sen beni bir kere komaya soktun. İkinci seferde beni öldürmeye çalıştın. Bu...bu affedilebilecek bir şey değil. Affetsem bile uzun sürer. Çünkü kalbimi kırdın."dedim ağlamaklı bir şekilde.

"Biliyorum ve özür dilerim."dedi başını yere eğerek.

"Görüşürüz."dedim ve eve yürümeye devam ettim.

Of! Ne yapacağım ben? Artık okula gitmeliyim. Çok devamsızlığım var. Hastaydım ama yine de devamsızlık. Yarın çarşamba. Ve benim neredeyse 2 aylık devamsızlığım var. Annem 1,5 aylık rapor verdi. Umarım atılmam. Ben bunları düşünürken yanımdan hızlıca bir şey geçti.

"Kimsin?"dedim etrafa bakarak.

"Tanımadın mı beni?"dedi bir kadın sesi.

"Hayır. Kimsin?"dedim gözlerimi kısıp etrafa bakarken.

Kadın önümde belirince ona baka kaldım. Sarı saçları her zaman ki gibi salaştı. Dolgun dudaklarında kırmızı bir ruj vardı. Gözleri ise gök yüzüne bakıyormuşsun gibi bir his veriyordu. Bu kişi;

Annemdi!?

|BAŞLANGIÇ|•DÜZENLENİYOR•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin