Bulutların üstündeydim bir an ama annemin bana bağırmasıyla rüyam birden kabusa döndü.
"Kızım kalk hadi ilk günden okula geç kalma!"dedi annem bağrarak.
"Neden okula gitmeliyim ki?"dedim mızmızlanarak.
Yattağımın başında güneş ışığını kapatan bir gölge yüzüme vurdu. Gözlerimi tam aralarken üstüme çıkan Jonh -kardeşim- beni uyandırmak için üstümde zıplıyodu bende ona bağrıyodum.
"Jonh kalk üstümden,aaaaa yeter artık. Anne Jonh üstümde zıp-lı-yorrrr." dedim zorla çünkü her zıplamasınsa daha zor nefes alıyordum.
Annem Jonh'a bağrınca oda inmek zorunda kalmıştı. Bende fırsat bulup üstümü giyindim ve aşağıya inip annemin o yorgunluktan çökmüş olan yanağına bir öpüçük kondurdum, ardından da masaya oturdum. Annem beni kahcerengi gözleriyle baştan aşağıya inceledikten sonra konuşmaya başladı.
"Sanırım birileri bugün okulda kalp çalacak." dedi ve üstüne bir imalı bakış attı. İnce dudakları hafifçe yukarı kıvrılmıştı.
O sırada bize bakarak gülmekte olan kardeşime tehlikeli bakışlarımdan yolladım ve gülmeyi kesti. Bende,
"Anne ben bulaşıkları tezgaha koyup okula gideceğim ve hangi arabayı alıyım?"dedim ama annem boşlarcasına,
"İsyediğin arabayı al." dedi ve masadan kalktı ama o anki durumdan pek hoşlanmamıştım.
Gözlerinde yorgun ve ifadesiz bir bakış vardı. Annem küçüklükten beri, Jhon'la bana hem arkadaş, hem kardeş, hem baba hem de anne olmuştu. Açıkçası bi anda neye bozulduğunu anlamamıştım. Benimde biraz yüzüm asılmıştı ama fazla oyalanmadan ve bir şey demeden evden çıkmıştım.
---
Evet, bu okulda ilk gümümdü o yüzden heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. Okulun kapısından içeriye bir adım attıktan sonra uzun boylu biraz kilolu bir kadın görmüştüm. Üzerinde ona dar olduğunu belli eden gri bir ceket ve dizinin biraz üzerinde biten etek giyiyordu. Ceketin içine ise beyaz bir gömlek.
"Merhaba, Bayan Montez ben müdüre Alice. Okulumuza hoşgeldiniz."dedi ve elinde ki kağıtla kitapları bana verdi. "Bunlar ders kitapların ve ders programın. Okulumuza sonradan geldiğiniz için, hangi seçmeli ders boşsa sizi oraya koyduk."diyerek gülümsedi. Bende zoraki bir gülümsemeyle bakınca kırmızı çerçeveli gözlüklerini düzelterek yanımdan ayrıldı.
"Tamam bunuda haletik, şimdi sadece sınıfı bulmam gerek."dedim. Bunu malesef sesli söylemiştim ve arkamdan omzuma dokunan eli hiseddince irkildim. Kimin dokunduğuna bakmak için döndüm ki gözlerim istemsizce büyümüştü.
Kahverengi gözlü ve saçlıydı. Şebek bir görünümü vardı ve bu yüzümde aptal bir gülümsemeye sebep olmuştu. Sol yanağına dikkat edince bir kaç fazla dikkat çekmeyen beni olduğunu fark etmiştim. Aşırı tatlı ve sempatik duruyordu. Ben onu böyle izlerken dudaklarını araladı ve baya güzel sesini duydum.
"Hey... Merhaba ben Stiles. Senin adın ne? Yeni kız olmalısın adın... adın?" Dedi düşünürken ve orada kestim.
"Benim adım S-sandy. Sandy Montez.Evet ben yeni kızım."dedim heyecanla ve çoşkuyla. Sanırım biraz abartmıştım ki sesiz kalıp bana bakıp gülümsedi. Bende ona bakıp aptalca gülümsedim ve,
"Hangi derse gideceksin?" diye sordum yüzümde ki aptal sırıtmayı silmeye çalışırken.
"Tarih." dedi ve gine o biçimli dudaklarıyla bana sırıttı.
Bende kağıdı çıkarıp ilk dersin tarih olduğunu görünce sevindim. Ve gülümseyerek ona döndüm.
"Aaa... şey sanırım benim dersimde aynı." dedim ve kağıdı ellimden nazikçe almasını izledim. Kısa bir süre kağıdı inceleyip sırıtmaya başladı.
"Ne oldu niye sırıtıyosun?" diye sordum kaşlarım çatılırken.
"Hiç sadece bütün derslerimiz aynı."dedi ve sınıfa girerken, "Bayanlar önden"dedi. Sonra da güldü onun gülüşüne bende gülmüştüm.
Arkalarda ki sıralardan birine oturunca bende yanındaki sıraya oturdum. Bir dakkika geçmeden bir kız geldi ve Stiles'la konuşmaya başladılar ki hemen arkasından bir çocuk ve bir kız daha içeri girdi. Stiles'ın çevresine oturdular.
Sürekli Stiles'a bakıyordum sanırım oda bunun farkına varmıştı. Hemen kendimi düzeltim öğretmene döndüm. Bir kaç dakika sonra, biri "şittt" diyordu, kim olduğuna bakmak için sağa döndüm ve Stiles'ı gördüm.
Bana birşey demeye çalışıyodu tam başlayacaktı ki hoca ikimizi de fark etti.
"Siz ikiniz! Okul çıkışında odam da olacaksınız! Cezalısınız!"diyerek bağırdığında yerime sindim.
Harika, daha ilk gün ve ilk dersten ceza almıştım. Üstelik dünya tatlısı bir çocukla. Derin bir nefes alarak ofladım.
Okul saatleri hızlıca geçmişti ve biz Stiles'la birlikte, öğretmenin odasında oturuyorduk. Daha beş dakika falan geçmişken öğretmen geldi ve aceleyle eşyalarını toplarken, hızlıca konuşmaya başladı.
"Çocuklar benim işim çıktı o yüzden cezanız bitmiştir." dedi ama ne nafile? Hemen ardından,"Size ödev vermeyi düşündüm" diyerek bütün sevincimizi alt üst etti. Ben gözlerimi devirerek, öğretmenin bize vereceği ödevi beklerken, Stiles sağ bacağını sallayarak beni izliyordu.
***
Öğretmen bize ödevi verdikten sonra hemen odadan çıkmıştı. Ödev çok saçmaydı, Yunan Mitolojisini araştıracaktık.
Okulun bahçesine çıktığımızda Stiles konuştu. "İstersen arabamla gidelim, ödev bitince seni evine bırakırım."
Park yerine ilerlerken başımı yere eğip dudaklarımı araladım. "Benimde arabam var. Sen önden git ben arkadan takip edeyim."dediğimde başını salladı ve küçük mavi bir Jeep'e ilerlemeye başladı. Sanırım arabası oydu.
Bende fazla oyalanmadan arabama bindim ve o önde ben arkada da onu takip ederek kısa bir süre sonra evine geldik.
Tatlı, neredeyse boyutu bizim eve yakın olan, bir evin önünde Jeep'ini durdurunca arkasında bende arabamı durdurdum.
İkimiz de arabadan indik. Stiles önden evin kapısına ilerledi ve açarak benim gelmemi bekledi. Bende geldiğimde eve girdik ve kapıyı kapatarak merdivenlere yöneldi.
Aramızda bir sessizlik vardı ve Stiles düşünceli duruyordu. Bende onu sıkmamak için sessizce nereye giderse, küçük ördek yavrularının annelerini takip ettiği gibi peşinden ilerliyordum.
Merdivenlerden hızlıca yukarı çıktı ve bir kapı da beni beklemeye başladı. Hızlı adımlarla beni beklediği kapıdan geçtim ve girdiğim yere baktım.
Burası odasıydı. Çift kişilik yatak, koyu mavi duvarlar, duvarlarda ki resimler, darmadağınık bir çalışma masası ve bilgisayarı.
Stiles, yerde ki kıyafetlerini ve kağıtlarını toplarken, "Sen bilgisayarı aç, sonra başlayalım."dedi.
Başımı sallayarak dediğini yaptım. O da biraz sonra geldiğinde ödevimizin başına oturmuştuk.
Bir süre sonra yazıları yazarken, Stiles'ın beni izlediğini fark ettim. Yandan ona baktığımda yüzü yanağıma çok yakındı. Yavaşta yüzümü ona çevirirken sırıttı. Sıcak nefesini dudaklarımda hissediyordum.
Tanrım! Bu çok tuhaftı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|BAŞLANGIÇ|•DÜZENLENİYOR•
Ngẫu nhiênBu bir başlangıçtı. Her şeyin başlangıcı. Savaşın başlangıcı. Yeni aşkların başlangıcı. Yeni arkadaşlıkların başlangıçları. Yeni her şeyin başlangıcı. Ve geri dönüş yok. Tek kurtuluş, ölüm.