Geceye Gündüz

2.6K 252 657
                                    

***Vote ve yorum bırakmayı unutmayın ❤*****

Büyük tüm fırtınalardan ve kopacak olan tüm tufanlardan önce minik bir rüzgar çıkardı.
Ve sonra ufak ufak yağmur taneleri süratle bastırır,şiddetini artırırdı.

Mete ve lâcivertlerinde kopan tufan da buna dahildi.
Alabora olmuş bir gemiydi mavileri ve hıçkırmadan duramıyordu.

Hayatı boyunca bir kerecik olsun bir şeyin peşinden koşmamıştı.
Ne aşk ne dostluk.
Ne iş ne bir hobi.
Ne bir idea ne bir ilke.
Bunların hepsi gelir geçer kavramlardı ona göre.
Sonsuza kadar yaşamıyordu insan ve hiç bir şey için efor sarf etmeye değmezdi.

Lakin bu sefer başkaydı.

Mete "sikik..."diye tısladı kendine tükürürcesine bir küfür savurup.

Yerlere yatıp sikik bir kaybeden gibi ağlamakla arkasını dönüp terk etmek arasında ince bir çizgi bile yoktu.
Şimdi görebiliyordu.
Durup mahvolmasını izlemek ile kaçmak ve yok saymak arasında bir fark yoktu.
Birini duygusal korkaklar yapıyordu.
Bir diğerini ise kalp yerine taş taşıyan korkaklar.

Bu nedenle yaş dolu gözlerine rağmen çıplak bacaklarına acı içerisinde eşofman geçirdi.
Umrunda değildi.
Zaten eşofmanı da ters giymişti.
Bacaklarından geçirdiği kumaşla birlikte yalpalayarak montuna uzanırken bir küfür daha savurdu.
"Sikik!"diye gürledi kendine.

Ağlamakla dakikalar ezip beklemeseydi muhtemelen her neredeyse ve ne yapıyorsa Dağhan'a yetişmesi mümkün olurdu.
Yüzleşecekti.
Terk edilecekse de bunu yüz yüze yapacaktı.
Kendisi için değil.
Dağhan kendisi olamayacak kadar özel bir adamdı ve...

Mete bu sefer elleri cebinde bir vedaya ısmarlama hoşçakallara sığdıramayacağı kadar teslimiyet içerisindeydi.
Seviyordu.
Kaçmanın bir manası yoktu.
Sevilmeyecekse de seviyordu.
Sevilecekse de seviyordu.
Terk edilecekse de uğruna yıllar verilebilecekse de seviyordu.

Sadece bu ağır sorumluluğun altına girebilecek ruhu henüz daha yeni kabullenebilmişti içinde.

Nereye gitmişti ?
Gece mi gitmişti?

Sabah gün doğarken mi?
Yoksa Mete uyanmadan kısa bir bir önce mi?

Yatağın soğuk yanını anımsayınca cevap bulmak zorlayıcı değildi.

Mete yarım yamalak giyili botlarıyla hıçkırarak bahçeye adımladı.

Kızmazdı.
Kızamazdı.
Kızmaya da hakkı yoktu.

Lakin kırılırdı.
Bir zamanlar kırdığı gibi...

Yalnızca sitemdi.

Ama yine de bağırsın istiyordu Mete.
Eğer biteceklerse de Dağhan gelsin yüzüne tükürsün öyle bitirsin istiyordu.
Seni hiç sevmedim ben de dese olurdu.
Bağırsa hatta...
Hatta bir tane indirse bile kabul edebilirdi Mete.
Hak ederdi.

Ama son bir çift söze hasret kalmayı istemiyordu sadece.
İki cümlelik bir vedaya bile razıydı.

Mete hıçkırarak semtlerini bile tarihin tozlu sayfalarına gömdüğü şehirde Dağhan aramak için adımlarken burnuna gelen yanık odun kokusuyla duraksadı.
Bir yer mi alev alıyordu?
Bir şey mi yanıyordu!

Umrunda da değildi.
Mete çıplak ayakla giydiği botlar ayak bileklerini vura vura kanatırken acıya rağmen durmayıp soğukta yaka bağır açık montuyla ilerledi mahalleye açılan bahçe kapısına.
Savrulan demirin sesiyle birlikte çınladı bir ses.

"KEŞANLI!"

Mete aceleyle bahçenin arkasından gelen sese adımlarken ökçeleri kanatan botla birlikte parmakları vura vura adımladı hızla büyük adımlarla bahçeyi karışlayarak.

İntizarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin