Mete bürokrasiden tiksiniyordu.Mete resmiyet gerektiren hemen hemen her şeyden etiyle kemiğiyle tiksiniyordu.Lisede zorunlu tutulan gömlek,üniforma ve kravat bile onun için boyna vurulmuş zincir adeta nereye giderse kendisini takip eden bir prangadan ibaretti.Resmi giyimli insanları görünce ruhu darlanıyordu.Tıpkı evli mutlu çocuklu ve sabah dokuz akşam sekiz çalışan,ev ve araba kaygısı dışında hiç kaygısı olmayan insanları görünce yaşadığı his gibi.
Tüm formaliteler adeta bir kapan gibiydi insanı bir gramcık peynir karşılığında kapana kıstırıyordu. Çarkta koşan fareler misali.
Şimdi ise daha da gergindi.
Buraya geliş nedeni olan iki çocuğa değil,tüm dünyaya sorsa aynı ağızda haykırırdı herkes zira.
"Mete hayatta çocuk falan bakamaz."
Eh,Mete kendine de bakamamıştı. Nerede akşam orada sabah prensipiyle daldan dala konan ve çoğu zaman kendi içindeki düşünceleri bile susturmak için müziğin sesini daha da gür açan birinden ibaretti. Öyle ki düşünceleri fazlaca yer kaplar gibi olduğunda zihnini çöpe atmak istiyor, onlardan kurtulmak istiyordu itinayla.
Buraya gelirken gideceğine o denli emindi ki teftiş için gelecek olan sosyal hizmetlere ne gibi palavralar uyduracağına dahi kendini hazırlamamıştı.
"Son çalıştığınız iş yeri haricinde..."demişti sarışın dalgalı saçları omzuna dökülen kadın gözlükleri üzerinden. "Bir iş geçmişiniz bulunmuyor,Mete Bey."
"Ben hayır kurumlarında sosyal sorumluluk projelerinde görev yaptım."dedi Mete lacivertlerini sevimlice kadının yeşillerine dikerken. "Böylesinin toplum için daha önemli olduğuna inandım."
Dağhan'ın badem gözleri usulca kırpaşırken şaşkınca havalanan kaşları istemsizce dikkat çekiyordu. Görevli gözlerini Dağhan'ın üzerine çevirirken Dağhan yüz ifadesini sabitleyip sessizce Mete'yi izlemeyi sürdürdü.
"Biraz daha açabilir misiniz?"
"Vallahi."dedi Mete derin bir nefesle sevimli bir yüz ifadesini sabit tutarken. "Önceliğim bu hayatta asla kendi keyfim olmadı. Sigortalı bir iş ve maaştan ziyade kendimi toplumun huzuruna adamak istedim."
Mete boğazını temizlerken buyurdu usulca. "Madde bağımlıları ile vakit geçirdim, onların rehabilatasyon gruplarına katıldım Hollanda'da."
Madde bağımlıları ile mantar atıp kafayı bulmuş,bulduğu envai çeşit uçucu ile patlayıvermişti. Yalan değildi. Rehabilatasyon grubu sayılırdı,dimi ?
"Alkoliklerin topluma karışmasına ve daha temiz gezmelerine yardımcı olmak benim için önemliydi."diye yanıtladı Mete çapkınca lacivertlerini gezdirip.
Alkoliklerle bar kavgalarına karışmış,masa sandalyelerde artta kalan şişeleri de kafaya dikmişti. Aman canım yani.
"Bu çok fedakarca."diye mırıldandı etkilenen sarışın kadın merakla.
"Yiğenlerimin de benim misyonum ve vizyonumla büyümesini çok isterdim rahmetli ağabeyim de böyle isterdi. Onlara en ufak faydam olsa ...ne mutlu bana."dedi Mete sevimli bir tebessümle. "Abim de alkolik insanlara yardımcı olmamı çok isterdi,eminim. Ailem Hollanda'da yüreğimdeydi adeta. Her bir adımda izleniyor gibi davrandım onlar için. Ama kendimi düşünmedim,önceliğim toplum huzuruydu."
"Anladım."diye mırıldandı sosyal hizmet görevlisi çayından bir yudum alırken. "Azra ve Atınç özel okula gittiklerini söylediler,eskisi gibi. Kazandığınız ücretin bir çoğu eğitime gidiyor olmalı."
Sahi...
Okul taksitlerini ödeyen Dağhan idi zira Mete kendi iş bulmuştu,üstelik Dağhan vasıtasıyla bulmuştu onu da. En son patronuna- Dağhan'ın kankasının nişanlısına- posta koyduğu için şuan muhtemelen işsiz de olabilirdi. Bilemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntizar
RomanceHayranlık ile nefret arasında ipten ince bir çizgi vardır Lakin... "Sana intizara kıyamıyorum..."