Medya: Who-Lauv/bts
*fuat aslanım sümük gibi yapıştın*Gözlerine baktığımda sanki zaman su gibi akıyordu,anlam veremediğim bakışlarına takılı kalmıştım. Gözlerine odaklandığımı anlamış olduğundan dikkatimi başka yere çekmek için çabalamıştı. Dudaklarını yaladığında dibimde olan dudakları odak noktamı değiştirmemi sağlamıştı. Dudakları kıvrıldığında bileğimi ondan çekip geriye yaslandım.
"Katılmak istemiyorum" hızla söylediğim cümleden sonra ayağa kalktım. Benimle birlikte rowoon da ayağa kalktmıştı. Arkamı dönüp ilerleyeceğim sırada görmediğim yazı benim sonum olmuştu.
"Kaygan zemin! Dikkat!"
etmemiştim.. zaten dünden kaymaya meraklı ayakkabımın kaymasıyla kendimi yerde buldum. Tüm kantinin gülme sesiyle acıyla bağırdım. Sırtımı ve kolumu sert çarpmıştım. Gözlerimi açıp baktığımda seonghwa ve diğerlerinin eğilerek bana baktığını gördüm. Düştüğümde gülen sesler kesilmişti. Rowoon bir yandan bana seslenirken ben sadece hislerime odaklanmıştım. Neden bir şey akıyor gibi hissediyordum?
Kafamı yavaşça kaldırıp üzerime baktım. Üzerimde bir şey yoktu,kafamı geri yere koydum. Karşımda ki seonghwa'nın üzerindeki ceketi çıkarması ve endişeli yüz hali neler olduğunu daha merak etmemi sağlamıştı. Hepsinin baktığı yöne bakmak için kafamı yana çevirdim. Yanım tamamen kan olmuştu. Kolumu zar zor hareket ettirip havaya kaldırmayı çalıştım. O sırada tanıdık sesin "hareket ettirme" demesi durmamı sağlamıştı.
Ne olduğunu şu an aşırı merak etsemde seonghwa'nın dediği gibi hareketsiz kaldım ondan sonra da çöken yorgunlukla gözlerimi kapattım.****
Gözlerimi açtığımda tanıdık olmayan oda gerilmemi sağladı. Ayağa kalkacağım sırada vücudumun sızlamasıyla geri yattım."Çok sabırsızsın"
Duyduğum itici sesle kaşlarımı çattım. Yavaş yavaş uzandığım yatakta dikelmeye çalıştım. Etrafı incelediğimde nerde olduğunu anladım. Revire gelmiştim ama neden?
"Bir insan düşerken nasıl bileğini keser?"
Sorduğu soruyla korkuyla gözlerimi bileğime çevirdim. Nasıl yapmıştım bunu kendime böyle?
"Korkma çok derin değildi"
Bir anda kafamda canlanan düşme anımla bileğimden gelen kanı hatırladım. Karşımdaki sandalyede oturan beyaz gömlekli ve siyah saçlı Seonghwa hareketlenmeye başladığında ona odaklandım.
"Başın hiç dertten kurtulmaz mı senin?"
Cebinden çıkarttığı sigara paketinin içinden kaç sigarası kaldığına sayarken bir yandanda benimle konuşuyordu.
"O zaman benden uzaklaş ve bu şekilde sen de derde bulaşmamış olursun"
Bacağının üzerine attığı ayağını indirip cebine paketi koydu. Öne doğru eğilip her zamanki ezikleyici yüz ifadesini takındı.
"Borcumu ödemelisin"
Dediğimi görmezden mi gelmişti o? Sinirden yavaş yavaş kasılan vücudumla ağrılarım çoğalmıştı. Sanki dayak yemiştim bu nasıl ağrı!?
"Parayla mı?"
Hayır anlamında kafasını sallayıp geriye yaslandı. Odanın içine vuran ışıkların yüzüne gelmesini sağlamıştı bu hareketi.
Çok yakışıklı duruyordu şu an ve ben ona bakmaya engel olamıyordum. Ayağa kalkmasıyla dikkatim dağıldı. Elleriyle bazı eşyaları karıştırırken bir yandan da konuşuyordu.
"benimle yarışmaya katılırsan ödenmiş olacak"
Neden bu kadar yarışmaya katılmaya meraklıydı ki.. arkasını dönüp tezgaha kendini yasladı. Hala onu takip eden güneş ışıklarıyla uzaktan bile muhteşem gözüküyordu.
Güneş bile bana oynuyor anasını satayım!Yavaş adımlarla bana yaklaşmasından sonra önümde durdu. Kulağıma yaklaştığında kaskatı kesilmiştim.
"Biliyorum dayanılmazım ama böyle bakmaya devam edersen bana aşık olduğunu düşünmeye başlayacağım"
Kulağıma fısıltıyla söylediği cümlelerle yüzümün kızardığını anlamam çok geç olmamıştı. Dediklerine o kadar odaklanmıştım ki gittiğini fark edemeyecek kadar aptaldım
Ne oluyor bana böyle?
Kendime gelmek için kafama vurdum. Kolumun yanında olduğunu yeni gördüğüm ceketi elime aldım. Üzerindeki isim etiketini okumak için yaklaştırdığım da burnuma dolan erkeksi koku ile kokunun esiri olmuştum.
Park seonghwa..
Etrafı incelediğimde yanımda duran telefonun bildirim sesi tüm odayı doldurmuştu.
+82*********
Sevgilin kapıda ve panikten duramıyor iyiysen içeri gönderiyorumSara
O benim sevgilim değil|
O benim sevgilim de|
O benim |
gönder
(Görüldü)İçeri gürültü bir şekilde giren Rowoonun üzerime doğru gelmesi bir olmuştu. Ağladığının habercisi olan kırmızı gözlerini gördüğümde gülümsedim.
"Sen ağladın mı?"
Bebek gibi başını sallayıp sanki dokunsa kırılıcakmışım gibi yavaşça bana sarıldı. Boynumdaki rowoonun saçını bir yandan okşarken diğer yandanda bizi baştan beri izleyen Seonghwa'nın sertçe kapıyı kapatması bir olmuştu.
100 okuyucu olmuşuz wuhuuu hepinize çok teşekkür ederim 🥺🥺🥺💗💗
Dudakları...
Bu arada okul kıyafetleri böyle düşünebilirsiniz🥺💗 umarım güzel bir bölüm olmuştur düşüncelerinizi bekliyorum💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PABOO / Park Seonghwa
FanfictionYanımda oturan bedene dönüp sorumu yönelttim. "Ben aptal mıyım?" Yanımda oluşan sessizlikten yola çıkarak sorumu yeniledim. "Aptal mıyım!? Cevap versene!" Sonunda aradığı kelimeyi bulmuş gibi bağırdı. "Çok!" Dudaklarımı büzüp başka soru sordum. ...