İyi okumalar💗
Kayıt işlemlerini tamamlamak için sınıflar sıraya girip konferans salonuna çıkmaya başlamıştı. Oflaya puflaya merdivenleri çıkıp taaa dağın tepesi uzaklığındaki konferans salonuna çıktım. Konferans salonu dediğin aşağıda olurdu onun yukarıda ne işi var? Son basamağı da çıktıktan sonra nefeslenmek için ellerimi dizlerime koydum.
"Sara!"
Adımın seslenmesiyle sinirle başımı kaldırdım şuan yorgunluktan ölüyordum. Seonghwa'yı gördüğüm an yüzüme yerleşen gülümsemeyle ona koştum. Bana sıkıca sarıldığında tüm yorgunluğum gitmişti. Uzun zamandır görüşmüyorduk -bir önceki teneffüste görüştük- .
"Kayıt için mi burdasın?"
Hafiften terlediğim için yüzüme yapışan saçlarımı geriye ittim.
"Evet voleybola kayıtlı olmak zorundayım hoca kararını değiştirmedi ya sen ne yaptın?"
Elindeki poşeti havaya kaldırıp mükemmel gülüşünü ortaya sermişti.
"İsmimize özel formaları bile ayarlamışlar kayıt yapmamıza gerek kalmadı"
"Tabi sizin gibi üç cevheri bulmuşlar bırakırlar mı?"
İkimizde gülümsediğimizde sınıf başkanın çağırmasıyla gitmek için hazırlandım. Yanağına hızlıca bir öpücük kondurup salona girdim. Sıraya girip kağıda imza atıp yan binadaki spor salonuna geçiyorduk. O kadar çıktığım merdivenleri tıpış tıpış inmeye başladığımda anladım öğrencilerin ne kadarda enayi olduğunu bir yürüyen merdiven yapmak bu kadar zor muydu!?
Hava hafiffen soğuk olduğu için sınıftan hırkamı ve suyumu alıp spor salonuna ilerledim. Ben girdiğimde çoktan basketbolcular oyuna başlamıştı. Tüm öğrenciler geldiğinde oynayışlara göre sınıflara ayırılacaktık. Bir koltuğa oturup Seonghwa'yı izlemeye başladım. Şortu ve ismi yazılı formasıyla aşırı yakışıklı duruyordu. Heyecanla ellerimi çırptım o benim sevgilimdi..
Saçlarının önüne gelmemesi için taktığı bandanayı çıkartması bile aşırı karizmatikti. Terlemiş saçlarını geriye ittiğinde ufak çığlıklar atıyordum. Ara verdiklerinde tüm oyuncular su içmek için tribünlere ilerlemeye başladılar. Seonghwa'ya su getirmek için ayağa kalktığımda bir kızın elinde suyla Seonghwa'ya yaklaştığını görmüştüm. Cilveli cilveli Seonghwa'nın önünde durduğunda içimi yiyip bitiren kıskançlıkla yavaşça aşağıya inmeye başladım. Seonghwa onunla gülerek konuştuğunda diğer takım arkadaşlarının olduğu alanda onu izliyordum. Elimde ki su şişesini sinirden fark etmeden sıkmıştım. Seonghwa kafasını kaldırıp salonda birini arıyor gibi gözlerini gezdirdi. Beni görünce aradığını bulmuş gibi sevinip kızı arkada bırakıp yanıma geldi. Sandalyenin üzerindeki yeni su şişesine uzanacağım sırada benim su şişemi alıp kafasına diktiğinde onu durduramamıştım bile.
"Ya o benim suyumdu içmiştim daha önce!"
Şişeyi yarısına getirdiğinde sonunda konuşabilmişti.
"Demek o yüzden tadı çok daha iyiydi!"
Utandığım için hafifçe omzuna vurdum. Gülümsediğinde ben de güldüm. Şişelerin yanındaki peçeteye uzanıp Seonghwa'nın yüzünü hafifçe silmeye başladım.
"Çok terlemişsin"
Beni izlerken dediğime cevap vermişti.
"Kötü mü görünüyorum?"
Kafamı iki yana salladım.
"Tam tersi çok.."
"Çok ne?"
"Çok şeysin..çekici"
Dudaklarımda hissettiğim öpücükle elim havada kalmıştı. Geri çekildiğinde gülümseyip bir şeyler söyleyip takıma geri dönmüştü. Şoku atlattıktan sonra ilk gördüğüm ona su getiren kızın kıskançlıktan kızaran yüzüydü. Elimi dudağıma koyup aptal aptal sırıtmaya başladığımda hocanın çağırmasıyla diğer tarafa geçtim.
Basketbolcu Seonghwa'yı da aşağıya bırakıyorum 🤭🤭🤭 umarım bölümü sevmişsinizdir sınav öğrencisi olduğum için buraya sık gelemiyorum biriktirdiğim bölümde kalmadığı için yazmak için zaman ayırmam zor oluyor ama daha dikkatli olacağımı söylemek istiyorum anlayışınız için teşekkür ederim 💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PABOO / Park Seonghwa
FanfictionYanımda oturan bedene dönüp sorumu yönelttim. "Ben aptal mıyım?" Yanımda oluşan sessizlikten yola çıkarak sorumu yeniledim. "Aptal mıyım!? Cevap versene!" Sonunda aradığı kelimeyi bulmuş gibi bağırdı. "Çok!" Dudaklarımı büzüp başka soru sordum. ...