SORUN

350 27 2
                                    

Telefonu kapatmıştık. Odanın içinde bir sağa bir sola gidiyordum.

Yasak olan bendim. Yani sanırım. Şuan en mantıklı gelen buydu. Ama neden? Aklımda binlerce soru ama tek cevap vardı ve bu cevaptan da emin değildim.

Sabah erkenden kalktım. Mısra gelmeden hazırlanıp odama oturdum. Zil çalar çalmaz merdivenlerin başında belirdim. Ceketimi giyerken aşağı iniyordum. Mısra da tam içeri giriyordu.

-Girme bugün erken çıkalım, dedim. Anneme hiç bakmıyordum.

-Tamam, deyip geri çekildi. Tam kapıdan çıkıyordum ki annem :

-Duru! deyip kolumu yakaladı.

-Akşam konuşalım, dedim. Hala yüzüne bakmıyordum. Hızla karşı sokağa doğru yürüdüm. Mısra da hemen yanımda yürüyordu. Annem hakkında hiç yorum yapmadan:

-Şu yasak meselesi ne? dedi.

-Çok karışık, deyip başımı sağa sola salladım.

-Başla bir yerden o zaman, dedi merakından tırnaklarını kemiriyordu.

Anlatacaklarımı mantıklı bir sıraya dizdikten sonra konuşmaya başladım. Söylediklerimi dikkatle dinledikten sonra

-Neden sen yasak olasın ki? dedi. Düşündüğünü belli eden bir şekilde alnı kırışmıştı.

-Bilmiyorum! dedim. Gerçekten bilmiyordum ama gözden geçirdiğimde bunu mantıklı bulmuştum.

-Anlattıkların bariz seni göstermiyor ama.

-Ne o zaman, ne olabilir ki?

-Bilmem.

Bir süre yolda sessizce yürüdükten sonra:

-Eee ne yapacaksın? diye sordu.

-Konuşacağım.

Beni açık açık tehdit etmediği kalmıştı ama konuşacaktım.

-Belki de en güzeli hiç bulaşmamaktır, dedi. Ama hiç oralı olmadım.

Sıramıza geçtiğimizde Pars hala yoktu. Bade de tabii. Pars'ı düşününce Bade'yi de düşünmek sinir bozucuydu. Penceremde olmasa ben ne yapardım diye düşündüm. Her canım sıkıldığında dışarıyı izlerdim. Sıramın hemen önünde ki kolon nedeniyle bazen gözükmüyordu ama...

Sınıf dolarken Parslar da geldi. Bana bakmalarını istemiyordum . Ona bakmak istemiyordum. Başımı çevirsem de Bade'nin cızırtılı gülüşleri yetiyordu. Bir an önce dersin başlaması için dua ediyordum.

Bade derste Pars'ın yanına geçti. Nihayet ders bittiğinde sınıftan çıkacaktım ki Bade sıra yerine masaya oturup Pars'a yüksek sesle iğrenç sıkıcı kahvaltısını anlatmaya başladı. Sınıftan bir an önce çıkmazsam delirebilirdim.

Teneffüs boyunca Mısra'yla kantinde oturduk. Ne o ne de ben konuyu açıyorduk. Susmak en kolay ve en güzel yoldu. Ders başlayacağı zaman sınıfa doğru yürüyorduk ki kapının önün de Burak'ı gördüm.

-Coğrafya kitabı? deyip gülümsedi.

-Bakıyorum, deyip sınıfa girdim. Ben çantada kitabı ararken arkamdan girmiş ve yanımda bekliyordu. Kitabı bulduğumda "İşte" deyip kitabı havaya kaldıracakken Burak'ın kafasına hafifçe vurdum. İstemeden tabii. Mısra gülmesini tutamamıştı.

-Pardon, deyip öylece baktım.

Başını ovuştururken oda gülüyordu. Kafasına bakmak için hafif başımı kaldırmıştım ki Pars'ın bize baktığını gördüm. Sinirli, öfkeli, patlamaya hazır bir şekilde bakıyordu. Burak'ın kafası hafif kızarmıştı. Kitabı ona verip onunla birlikte kapıya doğru yürüdüm. Telaşlı telaşlı özür diliyordum.

Denemeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin