TAKİP

546 26 3
                                    

Kapıdan girdiğimde harika yemek kokularını içime çektim. Sarmanın kokusunu bir kilometre uzaktan alabilirdim zaten. Bizde böyle hazırlık olduğunda gelen tek aile vardı. Mutfağa koştum. Annem turp rendeliyordu.

-Lütfen Badelerin geleceğini söyleme!!

Turpları tabağa dökerken :

-Badeler gelecek, dedi.

-Neden geliyorlarki sanki.

-Mızmızlanmayı bırakıp yardım edecek misin?

-Tabii ki etmeyeceğim.

-Duruu!

-Uykum var.

-Ne zaman yok ki?

Koşar adımlarla odama çıktım. Yatağa oturup ceketimi sandalyeme doğru attım. Üzerimi değiştirdim. Biricik kitabımı okumaya başladım. Hava kararmıştı. Zil çaldı. Annem aşşağı inerken kapımı sonuna kadar açtı. Peşinden koşturdum. Kapıyı açtığımızda, benim dışımda herkeste bir sevgi seli vardı. Bade bütün sevimsizliğiyle karşımdaydı.

Hemen yemeğe oturduk. Yemek bittikten sonra hep birlikte salona geçtik. Bade anlamsız bir şekilde çocuğun konusunu açtı.

-Duru da yeni bir sıra arkadaşına sahip oldu, dedi saçma sapan sırıtarak.

-Mısrayı bırakmazsın sanıyordum, dedi annem.

-Bırakmadım zaten! Badeye sinirli sinirli bakıyordum. Sohbet devam ederken kapı çaldı. Badenin verdiği mutsuzlukla yavaş yavaş kapıya gidip memnuniyetsiz bir suratla açtım.

-SÜRPRİZZZZ!!!

Mısra kapıdaydı. Biz birbirimize sarılıp bağrıştıktan sonra ancak içeri davet edebildim.

-İyiki geldin. Tatil nasıldı?

-Bekle, tatili anlatacağım annen nerde?

-Salonda.

Hızlı hızlı salona gitti peşinden gittiğimde kapının girişinde dikiliyordu. Yanına geçtim. Sessizce "Sürpriiz!"  dedim. Fısıltıyla "Hiç gelmemiş gibi gidemiyor muyduk?" dedi zoraki gülümseyerek. O sırada annem Mısraya doğru gelip sarıldı.

-Hoş geldin .

-Hoş buldum.

-Badelerde buradaydı, ne güzel tesadüf.

-Dimi dimi

-Gel,otur.

-"Şey... Ben Duru'yu birkaç saatliğine kaçıracaktım aslında."Annem tepkisiz durunca "Birkaç saatliğine, yani hasret gidermek için. " Deyip anneme masum masum baktı. Annem biraz düşündükten sonra:

-Bade'de sizinle gelirse neden olmasın.

-"Berna teyze." Dedi kısık sesle. Annem kaşlarını havaya kaldırıp gözlerini yavaşca kırpıştırdı.

Mısra bana dönüp baktı. "Tamam, çıkalım o zaman" dedim. Badenin itiraz etmesini beklerdim ama etmedi.

Bade yanımızda olunca bizde konuşamıyorduk. Sessiz sessiz İstanbul'da olacağına inanılmayacak kadar tuhaf bir cafeye oturduk. Suskunluğu bozmak istediğimden bir kaç konu açtım ama kendim konuşup konuyu kendim kapatım. Gergin ortam sonunda alev aldı. Bade ; Mısra ya bakarak "Bu kadar rahatsız olduysan en başından gelme diyebilirdin."

-Böyle bir şey deseydim bizde gelemiyorduk. Bilmem farkında mısın?

-Bu şekilde birlikte olmanızın bir anlamı yok bence.

-Dediğin gibi sence.

-Ben bu saçmalıkları duymak için gelmedim.

-Seni burada zorla tutmuyoruz.

-Kızlar sakin!. Dedim ama beni umursayan yoktu.İnsanlar bize bakıyordu. Bade ayağa kalktı.

-İstenmediğim yerde duracak değilim, dedi. Kızarmış ve hafiften elleri titriyordu.

-İstendiğini düşünüp geldin yani.

-Kızlar!! dedim sinirle. Bende kalkmıştım. Bade çantasını almış çıkıyordu. Mısrayı zorla kaldırıp Badeye de beklemesini söylerken boğazım patlayacaktı. Hesabı benimde şaşırdığım bir hızla hesabı ödeyip peşlerinden sokağa koştum. Karanlıkta ıssız bir sokağa girdiler.

-Taksi çağıracağım, beklermisiniz! diye bağırdım. Ama tartışarak ilerliyorlardı.

-Mısraa... deyip koşarken dengemi bir an kaybedip düştüm. Yanıma geldiler

-İyimisin?

Üstümü silkeleyerek "Birşeyim yok" dedim.

Bade "Kolun yüzülmüş." dedi.

Mısra "Duyarlılık pozu verme istersen yemiyoruz."

Kavga devam ederken oflayarak başımı kaldırıyordum ki çöp kutusunun arkasında bir adam bize bakıyordu. Ütülü siyah kumaş pantolon, üzerine siyah gömlek ve siyah ceketi vardı. Sokakta yaşadığını düşünmem için fazla zengin duruyordu. 25-30 yaşlarındaydı.

Göz göze gelince adam yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı. Kızlar ilerliyorlardı. Onlara doğru hızla yürüdüm. Tekrar dönüp adama baktığımda yüzünü daha net gördüm. Fazlasıyla sert siyah gözleri tehlike saçıyordu. İfadesiz bir duruşu vardı. Adam bize doğru hızlanan adımlarla yaklaşırken kızlara:

-Hızlı yürüyün ve sakın arkanıza bakmayın! dedim ama bugün söz dinlememe günlerindelerdi. İkisi de dönüp bakınca adam hızlanmış olmalı ki koşmaya başladılar. Bende onlarla koşuyordum. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki güm güm seslerini beynimde hissediyordum. Nihayet bir caddeye geldiğimizde adam artık yoktu. Nefes nefese bir okulun duvarına yaslandım. Mısra kaldırıma oturmuştu.  Bade de yanımda adama lanet okuyordu.

-Polisi arayacağım, dedim.

-Saçmalama, yanlızca sokakta yaşayan bir adam. Para istediği belli, diyerek bana doğru geldi Mısra.

-Nereden biliyorsun belkide adam bizi öldürmek için koşuyordu, dedi Bade.

-Öldürmek isteseydi şimdi de peşimizde olurdu.

-İki dakika susun artık! Yeter! Taksi çağırıyorum,dedim ve ikisinden de uzakta bir köşeye doğru yürüdüm.

Mısra haklıydı. Çünkü adam öldürmek isteseydi ya da niyeti kötü olsaydı peşmizi bırakmazdı. Ve Mısra haksızdı. Çünkü adam hiçte sokakta yaşıyor gibi durmuyordu. 5 dakika sonra taksi geldi.

Bizdiğimizde kızlar kimseye söyleyip söylememenin kavgasını ediyorlardı. Koşarak geliğimiz korkunç ve karanlık sokağa bakıyordum. Aniden bir çift gözün parladığını gördüm. Dikkatlice bakmak için gözlerimi hafifçe kıstığımda yine o sert gözler olduğunu farkettim. Gözlerimin içine bakıyordu. Adam ordaydı. Sokağın başında.


Denemeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin