Bu külüstür arabanın böyle hızlı gitmesine şaşırmıştım.Kavşakları dönerken sağa-sola hareket ediyordum. Korkmuyordum. Korkmamı gerektirecek hiç birşey yoktu. Benimle ve annemle sorunu olan bu adamı yakalamaya gidiyorduk. Hepsi bu. Şey, en kötü ne olabilir ki?
Uzun toprak bir yola girdik. Etrafta çiçek olmaması için özelllikle çimler biçilmiş gibiydi. Yolun sonunun bir ormana çıktığı belliydi. Biz ilerledikçe etraftaki ağaç sayısı çoğalıyordu. Umay bizimle hiç ilgilenmeden elindeki ekrandan birşeyler hesaplıyordu. Ormana tam olarak girmeden Maruf abi arabayı durdurdu. Umay hızla konuşmaya başladı.
-200 km kuzeye ve 40 m doğuya sonra 'bang' evi bulmuş oluyoruz,dedi. Bunları anlatırken elleriyle yolu tarif ediyor ve heyecanını belli eden kesik nefesler veriyordu.
-Duru'yla birlikte arabada bekleyeceğim! dedi Pars bana bakmadan.
-Sana ihtiyacımız var, diye itiraz etti Maruf abi.
-Tehlikede olduğunun farkında değil! derken sesi beni korkutacak derecede kızgın ve yüksek çıkıyordu.
-Zaman kaybediyoruz, diye araya Umay girmişti. Bu beni ikinci kez kurtarılışıydı.
Maruf abi hiç birşey demeden ormana doğru ilerlemeye başladı. Pars sinirli bir homurtudan sonra soluna döndü. Ben orada yokmuşum gibi davranıyordu. Kendimi gerilime ve çatışmaya hazırlamam gerekiyordu. Bu nedenle çantamdan lastiğimi çıkarıp saçımı tepemden bağladım. Üzerimdeki asker yeşili ceketi (bu renge bayılırım) tamamen kapattım ve kollarını dirseğime kadar sıyırdım. Ayakkabımın bağcıklarını tazeleyip ipleri içine soktum. Koşmak zorunda kalabilirdim ve düşmek istemiyordum. Artık hazırdım. Yani sanırım.
Ormanın içinde farımız olmadığı için şanslımı şansızmı olduğumuzu anlamaya çalışıyordum. Hava hafif kararmaya başlamıştı. Güneş yerini çoktan ay'a bırakmıştı. Dikkatle etrafı incelerken ileride bir ev gördüm. Arabanın hızla durmasıyla yanlızca benim görmediğimi de anladım. Nasıl bir insan ormanın içine ev yaptırır ki?
Maruf abi hepimizi görecek açıya gelene kadar arabanın içinde döndü. Hepimizle teker teker göz teması kurduktan sonra konuşmaya başladı.
-Umay, sen alıcıyı en hakın yere yerleştirip enerji sistemini çökmeye hazır hale getireceksin, deyip Umay'dan onay almak istercesine hızla ona döndü. İşaret parmağıyla Umayı gösteriyordu. Umay'sa yanlızca başını salladı.
"Pars ve ben eve garajdan sızmaya çalışacağız. Eve girdiğimizde büyük bir koruma topluluğu ile karşılaşmadan odasını keşfe çıkacağız. Odayı bulursak Umay'a sinyal göndereceğiz ve o da elektriği kesecek. Bizde notumuzu bırakacağız. Olası bir tehlikede sinyal yollayıp karanlıktan faydalanıp kaçacağız" dedi ve nefesini arabaya boşalttı.
-Ben? dedim işin içine katılırım diye umuyordum.
-Sen arabadasın! dedi Pars. "Ve hiç bir yere gitmeyeceksin" diye ekledi.
Hayal kırıklığı ile hızla kendimi arka koltuğa bıraktım. Hava iyice kararmıştı. Arabadan inip yollarına ayrıldılar. Bunların hepsi bir not bırakmak için miydi?
Yaklaşık 5 dakika geçmişti. 10 dakika... 15 dakika... Daha fazla dayanamayacaktım. Meraktan ölüyordum. Bende arabadan indim.
Sabah ki yağmur burda daha çoketkili olmuş olmalıydı. Yere ayak basar basmaz çamuru hissettim. Yavaş adımlarla Umay'ın gittiği yola doğru yürüdüm. İleride ağaca bir şey bağlamış, tam önünde duruyordu. Ekrandan çıkan ışık yüzüne düşüyor ve bu da karanlıkta oldukça sırıtıyordu. Hızla ona doğru koştum. Ayak seslerimi duyunca irkildi ve kavgaya hazır şekilde arkasını döndü.
![](https://img.wattpad.com/cover/33196448-288-k736985.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denemeye Değer
Lãng mạnBazı aşklar korkularını yenmeye değer, hayallerinin peşinden koşmaya, onunla hayal kurmaya, hiç olmadığın olmaya değer... Bazen imkansız sandığın şeyi denemeye değer.