KISKANÇ

1K 30 1
                                    

Olanları şöyle bir gözden geçirdiğimde bir tehtit olduğu aşikardı. Ama kimi, neden? 19 yıl önceki bir fotoğraf... Adam annemlerin ortak arkadaşı olmalıydı. Acaba fotoğrafı daha da önemlisi notu fotoğraftaki adam mı göndermişti? Aklımı yitirmek üzereydim.

Birden kapının açılma sesini duydum. Albümü hızlıca yerine koydum. Yavaş ve sessiz adımlarla odama geçerken ayağım halıya takıldı ve düştüm. ( Şu sakarlığım en olmadık yerde ortaya çıkardı zaten) Annem:

-Duru? diye seslendi.

-Sorun yok yanlızca düştüm, iyiyim.

-Neden hala uyumadın? Derken merdivenlerden çıkıyordu.

-Uyku tutmadı.

-Tamam ben yatıyorum, dedi ve odasından içeri girdi. Peşinden gittim. Yatağına uzandım. Annemde takılarını çıkartıyordu.

-Yemek nasılı, derken avizeye bakıyordum.

-Güzeldi.

-Bu kadar mı yani, çok eğlendik falan yok mu?

-Var tabi ama çok yorgunum, hayatım, dedi ve bitkince yatağına uzandı.

-Peki, iyi geceler, dedim yanağından kocaman öptüm ve odadan çıktım. Fotoğrafı sormanın zamanı değildi. Annem hem yorgun hem de gergindi.

Mutfağa koştum dev bardağıma sütümü doldurup koşar adımlarla odama girip kapımı kapattım. Fotoğrafı çekmeceme koyduktan sonra yatağa girdim. Evde pijamayla dolaşmanın iyi bir yönü varsa oda uykun gelince direkt uyumandı.

Sabah annem uyurken kahvaltımı yaptım. Odama gidip gold jean imin üzerine gri tişörtümü geçirdim. Saçlarımı yandan ördüm ve aşşağı indim. Annem hala mışıl mışıl uyuyordu. Hol de duran not kağıdının üzerine 'Uyandırmak istemedim okuldan sonra görüşürüz' yazdım ve üzerinde kanadı kırılmış bir melek olan anahtarlığımı alıp evden çıktım.

Bahçeye girdiğimde birkaç kızı gördüm yanlarına gidip "Günaydın" dedim neşeli neşeli. Ortaya karışık bir "Günaydın" cevabından sonra sohbete devam ettiler. Bende arka taraftaki pis duvara yaslanıp biraz uzaktan onları dinliyordum.

Kızlar:

-Önceki okuldan atılmış diye duydum.

-Kiminle kalıyormuş?

-Belki de ıssız ve terk edilmiş bir evde.

-Yok artık.

-Ama çok yakışıklı.

-Kiminle ilgilendiği belli değil mi, hiç heveslenmeyin bence.

-Bencede Bade'den başka kimsenin hiç şansı yok.

Bade mi? Kaba olduğu kadar zevksizmişte demekki. Bozulmadım tabii ki, neden bozulacakmışım ki? O çocuk için üzülecek değilim heralde.

Dedikodularına hız kesmeden devam ederken Bade geldi. Kızlar resmen Bade'nin içine düşeceklerdi. Ben bu hayrancılığa daha fazla tahammül edemeyecektim. Oradan hemen ayrılıp demirleri pas tutmuş, üzerindeki yazı yerine başka yazıları daha net gördüğüm banka gidip oturdum. Okulun yan tarafında kavga eden sevgilileri görünce başımı o tarafa çevirip izlemeye koyuldum.

Yanıma hızla biri oturdu. O geldi sandım. O çocuk işte, o adını bilmediğim. Hışımla döndüm ki Burak'la karşı karşıya kaldım.

-Korkuttum mu?

-Hayır.

-Dalmış görünüyordun.

-Şunlara bakıyordum, dedim sevgilileri göstererek ama orada yoklardı artık.

-Çok kutusunu ve kaldırımı izlerken böyle dalman beni düşündürmedi diyemeyeceğim.

-Gitmişler, dedim gülümseyip.

-Biliyorum. Bende onlara bakıyordum. Bütün okul onlara bakıyordu, dedi ve o da güldü. İçeri giriliyordu. "Sınıfa kadar eşlik edebilir miyim?"

-Tabii. Yol boyunca tatilini anlatmaya çalıştı.

Sınıfa girdiğimde Burak gidiyordu. Çocuk yoktu. Sınıf yavaş yavaş doldu. Bade de gelip arkama oturdu. Derste başlamıştı ama o hala yoktu. Dışardan nasıl duruyorsam Bade;

-Bu gün gelmeyecek

-Ne?

-Sıra arkadaşın, hani yanında oturuyor, o işte gelmeyecek bugün.

Gözlerimi devirdim.

-Bugün tam olarak taşınıyormuş dün birlikteydikde.

Biraz daha yan dönüp arkaya baktım. Sessizce"Bade" dedim ve elimle yaklaşmasını ima ettim. Kafasını yaklaştırdı. Fısıltıyla:

-Banane, dedim.

Geri çekilerek "Merak edersin dedim sadece."

-Umrumda bile değil.

-Tamam be ne halim varsa gör.

Önüme döndüm. Neyin sinirini yaşadığımı bilmiyordum . Kalemimi elimde oynatıyordum. Bacağımın tekini masanın altında sallıyordum. Yoksa... Yok artık! Kesinlikle onu kıskanmıyordum.

Denemeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin