Bir hafta geçmişti. Malik bir daha gelmemişti onu ikna etmek için. Bir yanı deli gibi onu görmek için delirse de, diğer yani gelmediği için mutluydu. İnternete yaptığı bir araştırma sonucu bir kadın doktoruna gidip kan vermişti. Eczaneden aldığı testin kesin sonuç olmadığını okuduğu için ve onun kesin sonuca ihtiyacı vardı.
Tek sorun, son iki gündür onu arayan doktorun telefonlarına çıkmamasaydı. Hangi sonuç ile daha mutlu olabileceğine karar veremiyordu Mihriban. Bir yanı o bebeği deli gibi istiyordu. Ailesi ise onu görünce ne yapacaklarını şaşırıyordular.
Mihriban odasında saatlerce ağlamıştı ilk gün. Ablası onunla konuşmak istesede sadece ağlamıştı. Sonra ağlamanın bir çare olmadığını yeni idrak etmiş gibi ilk önce araştırmaya başlamıştı. Üzülmenin bir bebeğe ne kadar zarar verebileceğini okuyunca ağlamayı kesmişti.
Şimdi ruh gibi evde dolanıyordu. Arada bir ailesinin yanına gidip, tek bir kelime dahi etmeden orada oturup kafasının içinde ki düşünceleri susturmaya çalışıyordu. Herkes bir kaç gün onunla konuşmaya çalışmıştı ama Mihriban bir kere bile ağzını açıp tek kelime etmedi. Edecek tüm kelimeler anlamsız kalmıştı.
En sonunda bir cesaret ile gelen aramayı açtı. "Alo." dedi kısılmış sesi ile. "Merhaba, Mihriban Çınar ile mi görüşüyorum." dedi tatlı bir ses. "Evet."
"Kan tahlili sonucu için aramıştım. Tebrikler, hamilesiniz." dedi kadın. "Kontrol için ne zaman gelmek istersiniz?" diye sordu. "Ben şu anda müsait değilim, sizi ararım." dedikten sonra hiç beklemeden kapattı telefonu.
Şimdi ne yapacaktı? Para hırsı için dünyaya bir bebek getirecek myidi? Malik için son bir iyilik gibi. Evli kaldı, babası ölmesin diye, şimdi bir tane de bebek, parasız kalmasın diye mi? Delirecek gibi hissediyordu.
Ailesinin hiçbir şeyden haberi yoktu ve o ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bebek giderse, Malik de gider miydi? Gerçi şimdiden gitmemişmiydi? Saten hiç gelmeyen birini, aciz bir kadın gibi bebek ile mi getirecekti? Sonra peki? Malik onun yanında bebek için mi kalacaktı sadece. Bebek varsa, vardı. Yoksa, ona ihtiyaç yoktu. Mihriban'nın yeri bu kadardı işte.
Kendi bu bebeği istiyor muydu ki? Bakabilir miydi? Bir işi bile yoktu. Eski işine de geri dönemezdi artık. Gerçi iş bulması zor olmazdı. İşten yeni ayrılmıştı ve fazlasıyla donanımlıydı. Ayrıca banka hesabında ki para onu uzun bir süre götürürdü. Gerçi ayrı eve çıkması gerekebilirdi, Kira, giderler, bebek masrafları hepsi için ne kadar yeterdi ki?
Kafası çatlamak üzereydi, karar veremiyordu bir türlü. İzlediği videolarda ki gibi olmadı bebek haberi almak. O kadınlar deli gibi sevinmişti, sevinçten ağlamıştı. Mihriban'da tek bir kıpırtı dahi yoktu. Sadece kocaman bir çaresizlik hisseti içinde.
Kendi kullanılmıştı, şimdi sırada onun dünyaya getireceği bir canlıda mıydı? Malik ve babası o zaman mutlu mu olacaktı? Mesele neydi tam olarak acaba? Para karşılığı bir can? Bir can, kaç para ediyordu? Malik'in hisseleri ne kadardı?
Bu bebek ne kadarlık bir bebekti? 1 Millyon var mıydı? Saatlerce düşündü. Ne karar vereceğini bilemedi. Çok fazla vakti yoktu, bu durum ne kadar gizli kalırdı bilmiyordu. Ama herşeyin üst üstte gelmek gibi bir huyu vardı ve kaç gündür sesi çıkmayan adam tamda şimdi onu arıyordu.
Mihriban tereddüt etti. Ona söylemelimiydi? Ödülünü artık alabilirsin mi deseydi ona? Telefon sustu ve saniyeler içinde adam onu bir kez daha aradı. İçinde ki özlem daha baskın geldi ve tek bir saniye bile düşünmeye izin vermeden açtı telefonu.
"Mihriban! Açtın sonunda." dedi nefes nefese adam. "Duyuyor musun beni?" diye sordu tereddütle. Mihriban sadece nefes almakla yetindi. "Ordasın, beni duyuyorsun biliyorum. Seni deli gibi özledim. Senden vazgeçmedim! Değil abilerin, tüm dünya üstüme gelse vazgeçmem." dedi adam tek seferde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlışlığın getirdiği mutluluk
RomanceDaha bir kaç adım atmıştı ki adam onu kolundan tutup çevirdi. Mihriban abisinin ona gösterdiği gibi çantasını alıp adamın kafasına vurmaya başladı. Sonra çantasının içinde olan biber gazını aramaya başladı, çıkarıp hiç düşünmeden adama doğru sıktı...