6 KEFENSİZLER BALOSU

325 30 20
                                    

Two Feat - I Feel Like I'm Drowning.

Two Feat - I Feel Like I'm Drowning

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6 KEFENSİZLER BALOSU

Kıvırcık saçlarımın tutamlarında, düşüncelerimin döneklik hızı vardı. Bir o kadar döneklik, bir o kadar kıvırcıklık vardı ellerimde, sahi, şeytanlarım neden hala çillerime uğramamıştı? Onların efendilik ettiği zemin, tenimin altıydı, belki de şu an ifadesizliğe ihtiyacım vardı.

Elimde öylece duran silahın metali avucumun sıcaklığıyla şahlanmış, elimi yakmaya devam ediyordu. Düştüğüm kuyunun içinde çırpınacağımı düşünüyor olmalılar ki, yüzlerinde sahiden beni inceleyen bir ifade vardı. Bir soluk hala ensemde canlıydı, belki de onu av tabirinden çıkarmalı ve dişli bir rahip haline getirmeliydim ama bunu yapmayacaktım.

Onlar iki kişiydi.

O an içeride birinin soluklarını daha hissettim, yanılmış mıydım? Onlar üç kişiydi.

Bakışlarımı kaldırıp camın arkasından hala burayı izleyen Kuvars'a baktım, elinde ne ara aldığını bilmediğim bir kadeh vardı. Göz göze geldiğimizde kadehini kaldırdı ve birkaç adım geriye çekilip, kayboldu.

Ama hala, içeride solukları duyulan iki şeytan vardı.

Silahı elimde döndürüp belime koyduğumda, Karan'ın elini belimde hissettim lakin ses etmedim. İçten mi fethedilmesi gerekiyordu, o zaman içten fethederdim. Hafifçe dönüp az önce silah tutan elimle üst koluna tutundum. "Yarın sabah erkenden dersim var, beni eve bırakmalısın." Sözlerim, az önceki olayın hangi zelzelede bittiğini düşündürecek cinstendi lakin bunu umursamadım. Bakışlarımı çevirip karanlığın içinde soluklanan adama baktım. Bu, adının Öztürk olduğunu öğrendiğim adamdı. Düz bakışlarım tekrar Karan'a döndüğünde gülümsedim ve ellerimi ensesine sarıp, yüzünü kendime eğdim.

"Beni evine de götürebilirsin."

Kulağına fısıldadığım her bir harf, içindeki bastırılmaya ihtiyacı olan arzuyu daha da ayaklandırdığında diğer eli de belimi buldu. Zaten yakın olan yüzlerimizi daha da yaklaştırdı ve ardından yüzümü es geçerek kulağıma ulaştı. "Seni evine bırakalım bakalım." Yüzümdeki gülümseme daha da büyürken, bunun olacağını bildiğim için yakın olan bedenlerimizin arasına bir adım mesafe koydum. Tekrar yüzüne bakmadan çıkış kapısına ilerlediğimde, ağır kapıyı tek hamlede açtım ve etrafında bulunan emir kullarını aldırmadan dışarıya bir adım attım. Soğuk hava tenime çarptığında derin bir nefes aldım ve ciğerlerimin sızlamasını sağladım.

Adımlarım canlandı.

Sokağın başına doğru sert adımlarla ilerlemeye başladığımda, ayak izlerimin üzerine birinin adımları daha değmeye başladı. İçinde bulunduğumuz zamandan sıyrılmak adına adımlarımı hızlandırdım, İs neredeydi bilmiyordum lakin bunu ilk defa umursamamayı seçtim. Sonunda adımlarımın beni getirdiği yerin önünde öylece durmaya başladığımda, incelediğim dört duvarın bir köşesi bile devrim niteliğindeydi.

NEKROZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin