Bölüm 13 - ŞEKİLDEĞİŞTİREN

37 4 0
                                    

"Bilmiyorum tatlım." Dedi büyükannem, yüzüme endişeyle bakarak.

Kahvaltı ediyorduk ve az önce ona tiyatro görümden bahsetmiştim.

"Nasıl davranman gerektiği sana kalmış ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, eğer ortada bir ölüm kalım meselesi yoksa bir görüye müdahale edemezsin. Olayların oluş sırasını değiştiremezsin. Elbette, aynı şekilde ölüm kalım meseleleri haricinde, olmasını da engelleyemezsin. Görüyorsun ya, temelde farklı şeyler olsa da görülerin zaman yolculuğu gibi olduğunu söyleyebiliriz. Gelecekte bir şeyi değiştirdiğinde neyi tetiklemiş olabileceğini bilemezsin. Ve her şey bir anda senin tetiklediğin olaylar zincirine göre yönlenmeye başlar. Bunu kelebek etkisi gibi düşünebilirsin. Duymuş muydun?"

"Evet, duydum. Anladım büyükanne. Ama bir kere gördükten sonra, görüye göre davranmak zor olmuyor mu?"

"Zor. Hatta aslında bu yeteneğin getirdiği belki de en büyük külfet. Ayrıca yine bu yeteneğin tehlikeli oluş sebebi. Ama zamanla alışacaksın. Şu an için görülerindeki gibi konuşup davranmak zorunda olmayı zor bulman çok normal."

"Evet, gerçekten zor." Omuzlarım düştü.

"Özür dilerim, tatlım. Sana bunları çok daha önceden anlatmam gerekiyordu, sen bana sorduğun zaman değil. Sanırım gerçekten yaşlanıyorum."

............................................................

Şimdi bütün problemlerimi; Julian, büyükannemin tabiriyle yeteneğim, hallettiğim için sıra aklımın bir köşesinde durmaya devam eden bir başka konuyu çözmeye gelmişti. Gabriel. Düşündükçe daha fazla ikna oluyordum, onunla ilgili ciddi anlamda yanlış giden birşeyler vardı. Ve istersiniz cool tavırları, isterseniz albino olması deyin, kendimi bir şekilde ona çekiliyormuş gibi hissediyordum. Elbette ki bu durumda sırlarına da... O yüzden Julian'la telefonda konuşup bu akşam yapılması planlanan gurup buluşması hakkında bilgi aldıktan ve Tara'ya yürüyüşe çıkacağımı, bugün buluşup Julian'la geçirdiğimiz akşam hakkında konuşmak istediğini bildiğimi ama düşünmek için biraz yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu, yarın olanları bütün detaylarıyla anlatacağımı ve hayır her şeyin yolunda olduğunu söyledikten sonra çantamı kaptım ve planımı uygulamak üzere Gabriel'ın evinin yoluna koyuldum.

Şayet ki evden çıkarsa onu rahatça görebileceğim iyi bir noktaya yerleştiğimde neredeyse öğlen olmuştu. Belki de çoktan çıkmış olabileceği gerçeğiyle de yüz yüzeydim elbette ama şansımı denemek zorundaydım. Keşke bir dürbünüm olsaydı diye düşündüm zira geçen sefer olanlardan sonra bir daha o evin yakınlarına gitmeye hiç niyetim yoktu. İç çektim ve beklemeye başladım.

Yaklaşık bir saat sonra, tam belki de bunun iyi bir plan olmadığını düşünmeye başlıyordum ki yıkık dökük çitin kapısı açıldı ve dışarı, gözünde her zaman görmeye alışık olduğum siyah güneş gözlüğü ve üstünde füme bir sweatshirtle Gabriel çıktı. Muhtemelen ormana bir başka gezi yapmayı planlıyor diye düşündüğüm sırada benim bir saat önce geldiğim yöne doğru yürümeye başladı. Kasabanın bizim olan tarafına. İçimden arabasına binmemiş olduğu için sessizce şükrederken ileride bir otobüs durağının önünde durmasıyla donup kaldım. Kahretsin. Onun peşinden otobüse fark edilmeden binmemin imkânı yoktu. Şansıma sövüp beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra Gabriel'ın Meydan'a yani kızlarla buraya ilk geldiğim zaman alışveriş yapmaya gittiğimiz yere giden otobüse binmesini izledim. Hımm, eğer ufacık da olsa şansım varsa belki oraya gidiyordur, arada bir yerlerde otobüsten inmeyi planlamıyordur diye düşündüm. On, ıstırap dolu dakikadan sonra nihayet bir başka otobüs gelmişti de şimdi ben de Meydan'a giden yoldaydım.

Otobüsten iner inmez etrafta füme sweatshirt aramaya başladım. Biraz dolaştıktan sonra dükkânların oluşturduğu ve alışveriş merkezinin adını buradan aldığı meydanda duran banklardan birine oturmayı düşündüm fakat çok ortada duruyorlardı. Bu, olur da ortaya çıkmaya karar verirse Gabriel'e yakalanmamdan başka bir işe yaramazdı. 

AVAHERONA I Zosimos Günceleri I Kitap 1 HAVA I #Wattys2022 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin